09 Mart 2014 08:35

Özgürce ses çıkarmak varlığını duyurmaktır

İzmir’de sokak eylemlerinde, kadınlar için yapılan etkinliklerde öfkeli sloganlara neşeli sesler ekleniyor bir süredir. Zilli, tefli, gitarlı, kemanlı kadın sesleri… Biz de önce şarkılara eşlik ettik, sonra girdik kollarına, bir kadın etkinliğindeki performanslarının ardından söyleştik. melodiKAdın ile sohbetimize buyurun.

Özgürce ses çıkarmak varlığını duyurmaktır
Paylaş

Öznur OĞUZ
İzmir

İzmir’de sokak eylemlerinde, kadınlar için yapılan etkinliklerde öfkeli sloganlara neşeli sesler ekleniyor bir süredir. Zilli, tefli, gitarlı, kemanlı kadın sesleri… Biz de önce şarkılara eşlik ettik, sonra girdik kollarına, bir kadın etkinliğindeki performanslarının ardından söyleştik. Bankacı, öğretmen, sendikacı, iş güvenliği uzmanı, güvenlik çalışanı, işsiz ama acil iş bulması gereken kadınlardan oluşan melodiKA yani melodiKAdın ile çok sıcak ve şarkılı türkülü sohbetimize buyurun.

Biraz tanıyalım mı sizleri, grubu?
Sevgi: Kadınlardan oluşan bir kolektifiz. Profesyonel değiliz, amatörce ve kendimizi daha çok geliştirerek güzel şeyler yapmak istiyoruz, “melodiKA” ismini de “kadının melodisi” anlamında kullanıyoruz.

Ne kadar zamandır bir aradasınız?
Derya: Hep bir kadın grubu kurma fikrimiz vardı ve denemeler de oldu. 8 Mart veya 25 Kasım günlerine odaklı bir çalışma olarak kalıyordu girişimlerimiz. Gezi eylemleri döneminde kurulan kürsülerde de hep erkeklerden oluşan gruplar vardı. Gezi’de bu ihtiyaç daha da açığa çıktı. Özellikle kadınların kürsüsünün olduğu gün altı bıyıklı adam çıktı sahneye. O gün “Olmalı” dedik. Çalışmalara başladık, denedik olmadı, grup kurduk önce devam etmedi. O yüzden kolektif olsun dedik, yaşasın istedik. Ayrılanlar olsa da dağılmasın, devam etsin istedik.

Gezi direnişi süreci başlangıç o halde…
Başak: Gezi başlangıç değil ama ihtiyacı daha da ortaya çıkaran bir süreç oldu. Kadın hareketindeki kadınlar da zaten kendi etkinlik ve eylemlerinde erkek müzisyenlerin yer almasını tartışıyorlardı. Kadınlardan oluşan halk müziği, halk oyunları ve tiyatro grupları 3-4 yıldır vardı. Sürekliliği olamıyordu. Aslında melodiKA kadın hareketinin ve mücadelesinin bir ihtiyacı olarak kuruldu denebilir.
Özlem: Kolektifin mantığı da biraz bu; çok seslilik, herkesin kendini ifade edebilmesi, varlığını ortaya koyabilmesi… Birimiz kadın hareketinden, diğerimiz eşcinsel hareketten geliyoruz. Benim aklımda hep ‘feminist grubuz’ düşüncesi vardı ama kendi aramızda feminist olmayanların ya da anti militarist olanların ve olmayanların olduğunu gördük. Dolayısıyla kadın olmak ortaklığımız var. Kadın olarak aynı zamanda müzisyen, şair olarak kendi varlığımızı ortaya koymak zorundayız, çünkü kadınların söyleyecek sözü var. Bizim söyleyecek sözümüz, ortaya koyacak bir ruhumuz var ve gerçekten böyle bir sese ve nefese ihtiyacımız var. Biz aslında ne olduğunu belki şu an tam olarak anlayamayacağımız bu ruhu yakalamaya çalışıyoruz. Birbirimizin yanında durarak, dayanışarak, yeri geldiğinde tartışarak; farklı bir şey yaratmaya çalışıyoruz.

Hepiniz başka başka mesleklerde çalışıyorsunuz. Üstüne bir de MelodiKA. “Zamanım yok kendime vakit ayırmaya” diyenler kıskanıyordur şimdi sizi…
Aytül: Herkesin yoğun bir temposu var ve bu müthiş bir özveri demek. Bu özverinin sonunda da sonuç almak bizi heyecanlandırıyor. Ben Siyah Pembe Üçgen’de örgütlüyüm, üç vardiya çalışıyorum ve buna rağmen dâhil olabiliyorum. Bu yüzden müthiş bir özveri var diye düşünüyorum.  
Jiyan: Kadınlar beni ismimden dolayı severler. İlk etapta katılsam mı diye çok düşündüm çünkü ben daha önce de müzik gruplarında yer almıştım, sürekliliği olmadı. Şu an korodayım. Erkeklerle birlikte türkü söylemek de güzel bir şey ama bunu hemcinsinle aynı duygularla yapmak, söylemek çok daha güzel. Mahallede muhtar adaylık seçimlerinde kadınlara diyorum ki önce hemcinslerinizi tanıyın, onlar sizi daha kolay anlayacaklardır. Elimizden geldiği kadar müzik yapmak isteyen kadınları grubumuza dâhil etmek istiyoruz.
Arzu: Hepimiz çalıştığımız için haftada bir veya iki gün toplanmaya çalışıyoruz. Spor eğitmenliği yapıyorum bir belediyede, geç saatlere kadar çalıştığım oluyor, ama bir şekilde ayak uydurabiliyorum çalışmalara.

KADIN MÜCADELESİNİN ŞARKILARI OLSUN
Şu ana kadar neler yaptınız, kendi besteleriniz var mı?

Özlem: Öncelikle 8 Mart için bir şeyler üretmeye çalıştık. Bir şarkı uyarladık. “Namus Belası”nın sözlerini kadınca yazarak uyarladık. Kadının varlığını ortaya koyabildiği şarkılar olsun istiyoruz seçimlerimizde. Çünkü sesimiz çok çok az. Kadının sıkıntılarına ve mutluluklarına dair bir şeyler ifade etmesini istiyoruz şarkıların. Şimdilik amaç üst seviyede bir müzik yapmak değil, bizim en önemli yönümüz bence sosyal yönümüz. Kendimizi ifade etmek, çünkü bir derdimiz var. Çok eğlenerek ve sımsıkı sarılarak çalışıyoruz. Biri olmadığında diğeri yerini dolduruyor. O yüzden ne şarkı sözlerinde ne de düzenlemelerde ismimiz yok. Önemli olan ortaya çıkan ürün.
Derya: Kadının gündemi bizim gündemimiz. Yani günlük hayattaki her şey…  Kadın şarkıcıların kadınları anlatan şarkılarını söylüyoruz. Beste yapmak gibi planlarımız var, kendi şarkılarımızın tabii ki kadın mücadelesinin de şarkıları olmasını istiyoruz. Şimdilik uyarlamayla başladık.
Başak: 28 Ocak’ta Mustafa Suphilerin ölüm yıldönümünde, eşi Maria Suphi’yi ön plana çıkarmak istedik, onu anmak için “Hayali Gönlümde” adlı parçayı söyledik. Nazım Hikmet’in şiirinin sonuna kendi duygularımızı ekleyerek Maria’yı da anmak, görünür bilinir kılmak istedik. Hepimiz sorgulayan kadınlarız. Grup Yorum’a desteğe de gittik, Gezi’de vardık.

Yolsuzluk eylemlerinde de vardınız…
Derya: Alabildiğimiz müzik aletlerini elimize alıp katıldık eylemlere. Belki bir yolsuzluk şarkısı yaparız.

Sokak ve siyasetle bağınız kuvvetli…
Hepsi birden: Evet, kaçınılmaz bir bağ. “Gece bizim, sokak bizim, meydan bizim, ev bizim” (Ve şarkı başlar)

ENSTRÜMANINI, SESİNİ KAP GEL
Müzik yapmak kadınlara ne katacak?
Özlem: Kadınları müzik yapmaya teşvik etmek gibi bir derdimiz var. Enstrümanını kap gel, hiç önemli değil ne kadar iyi çaldığın, beraber öğreniriz. Ben de ilk kez elime melodika aldım, ama birinin çalması gerekiyordu, bana kaldı. Ne olursa olsun hayatın içinde yer alalım, haklarımızı bilelim, bunu müzikle de ifade edelim. Müzikte gerçekten sesinizi çıkarıyorsunuz. Ben ses çıkarmanın sembolik bir anlamı olduğunu düşünüyorum.
Derya: Söyleyecek sözümüz var diyoruz ve duyuruyoruz da sesimizi.
Özlem: Kimsenin profesyonel müzisyen olmasına gerek yok; sesini kap gel, bu kadar. Çünkü özgürce ses çıkarmak, varlığını duyurmaktır.
Sevgi: Hepimiz kadın mücadelesi ve kadının toplumsal mücadelesi ile ilgili bir bilince sahibiz fakat bunu neden müzikle yapıyoruz, bu önemli. Hepimiz hayatlarımızın çeşitli dönemlerinde bir müzik aletiyle buluşmuşuz. İki ay kursa gitmişiz, gitarımız kalmış bir yerde. Kadının sanatta görselliğinin ön planda tutulduğu aşikâr. Ben de küçüklüğümden beri hep sormuşumdur, çalgı çalan kadınların sayısı neden az?

Kadınlar genelde söylüyor, enstrüman kullanan kadın çok az.
Sevgi: Dünyada da böyle...
Derya: Kadınların çaldığını pek görmüyoruz. Keman, yan flüt… Daha naif, ‘kadınsı’, daha ince sesli çalgılara yönlendiriliyoruz daha çok. İlkokuldaki blok flütü saymazsak ben üniversiteye gelene kadar müzik aleti çalmadım, fırsatım olmadı ki birçok kadın için durum böyle. Erkekler bu konuda daha şanslı, daha erken yönlendiriliyorlar bağlamaya, gitara. Burada da fırsat eşitsizliği çıkıyor ortaya. Araba kullanmak gibi, kadınlar kötü araba kullanıyor diye yanlış bir önerme var ya, erkek çocuklara 10 yaşından itibaren ‘hadi bir otur bakalım direksiyona’ denir, kadınlar ancak ehliyet kursunda oturabilirler o koltuğa.  Müzikte de böyle. Virginia Woolf’un dediği gibi, ancak kendimize ait odalar yaratabildikten sonra sanatla, müzikle uğraşabiliyoruz.
Müzikle tanıştıktan sonra da, eve gidince yemek, temizlik, çamaşır gibi işleri yapmamız bekleniyor ve bunları yaptığımız takdirde müzik aletine ayıracak vaktimiz gerçekten çok azalıyor. Bu, kadınların eksikliğinden değil fazla iş yükünden kaynaklanıyor. Bir de, müzik endüstrisi erkeklerin hegemonyasında. Güçlü olan onlar, alan onların ve biz kıyısından köşesinden girmeye çalışıyoruz. Mesela müzik gruplarında kadınlar genelde vokal olur, rock gruplarında belki bas gitarist.
Başak: Teşvik edilme kelimesinin altını çizmek istiyorum ben de. Fırsat verilmeyle teşvik birbirini tamamlayan şeyler diye düşünüyorum. Ben kendimi ifade edebilmek için bu yolla diğer araçlardan daha başarılı olacağımı düşünüyorum. Ama bu gerçekten desteklenmeyi gerektiren bir konu.

Destek meselesini biraz açalım mı?
Başak: İki türlü desteğe ihtiyacımız var. Biri müzikal anlamda bizi güçlendirmek için, diğeri ise bizi var olmamız gereken alanlara yönlendirmek için... Yani Gezi’nin de öğrettiği gibi daha katılımcı desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Bize destek olan kardeş müzik toplulukları, İzmir Müzisyenler Derneği. Praksis’i belirtmemize zaten gerek yok. Kadınlar da beklenti içindeler bizden ve bu da bizi iten bir destek, ama müzik açısından da destekleyen arkadaşlarımızın olması bizi daha da cesaretlendiriyor.

Çiğli Organize Sanayi’de binlerce genç kadın işçi çalışıyor. Gitmek iyi olabilir…
Özlem: Hemen gidelim
Sevgi: Kadın işçilerin mücadelesi ve çalışma koşulları da bizim şarkı ve uyarlamalarımızda yer alacak. Onların sesi de olacak bu çabamızda.

HER YER KADIN, HER YER MÜZİK!
8 Mart’ta alanda olacaksınız, yakın tarihli hedefler neler?
Özlem: Kadın şarkılarını bir toplayalım istiyoruz aslında, çok dilli de söylemek istiyoruz. Bu anlamda fikre ve önerilere ihtiyacımız var mesela.
Derya: Bu çalışmayı sadece şarkı listesi oluşturmak için değil, kadın şarkılarının notalarını çıkarmak, herkesle paylaşmak için de yapmak istiyoruz. Arşiv çalışması aslında.
Özlem: Ben ayrıca Türkiye’nin her yerinde kadın grupları kurulsun istiyorum. Kadınlar birlikte müzik yapsınlar.
Aytül: Bu topluluğun sürekliliği olmasını ve daha iyi müzik yapmayı istiyorum.
Jiyan: Aslında müzik kadınların yaşamının her yerinde. Çorbayı karıştırırken çıkan sesler bile ritim. Çalgı yok diye geri durmamak lazım, evdeki herhangi bir eşya bazen çalgı olabilir. Eylemlerde kullandığımız, içine bakliyat koyduğumuz kavanozlar gibi.
Derya: Bir müzik kolektifi olarak bütün kadınları aramıza bekliyoruz. Bize katılan herkes söylemenin yanında bir şey çalsın da istiyoruz. Biz hep alanlardayız ve olacağız!

BU ŞARKI BURADA BİTMEZ
Söyleşiyi ‘şimdilik’ bitirdik. Enstrümanları kılıflarından çıkardık, melodiKA’nın 8 Mart için sözlerini değiştirerek uyarlama yaptığı “Namus Belası”nı hep birlikte söyledik. Biz de dâhil olduk kolektife oracıkta. Çok kolaymış, siz de sesinizi kapın gelin! Müzik kadınlara iyi gelecek!

Fotoğraf: Diyar Saraçoğlu

ÖNCEKİ HABER

İlk fonograftan günümüze…

SONRAKİ HABER

Beddua özgürlüğümüz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...