09 Mart 2014 08:29

‘Demirören yıkılsın, Tayyip altında kalsın!’

Kim derdi ki 'Demirören yıkılsın, Tayyip altında kalsın' sloganı, Erdoğan Demirören’i göz yaşlarına boğan Başbakan Erdoğan’la ses kaydına bu kadar yakışacak!

‘Demirören yıkılsın, Tayyip altında kalsın!’
Paylaş

Ayşen GÜVEN

Kim derdi ki “Demirören yıkılsın, Tayyip altında kalsın” sloganı, Erdoğan Demirören’i göz yaşlarına boğan Başbakan Erdoğan’la ses kaydına bu kadar yakışacak! “Apartman tabelasını” andıran isim işlemesiyle, kör göze parmak tadındaki Demirören AVM’sinin hikayesi, Başbakan’ın Demirören’e böyle bol kepçeden fırça atmasıyla ilgili olabilir mi? Yani yanı başındaki tarihi yapıları “kaçak katlarla” geçen, iki kez hakkında yıkım kararı verilen Demirören, İstiklal caddesinin ortasında bir “ucube” olarak ısrarla ve “beraatle” nasıl durabiliyor? Peki Demirören, İstiklal’in tarihi, kültürel dokusu, kendine has çarşısı içine sermayenin oyuncak reyonu AVMsini, “kitabına, hukukuna uydurup” nasıl dikiyor? Ya da Emek Sineması davasında Danıştay’ın yıkım kararını bozmasına rağmen, canım sinemanın yerle bir edilmesini kitap nasıl alıyor? Şu son soru da geçtiğimiz pazartesi Mimarlar Odası’nın Emek Sineması davasının son durumunu aktaran basın toplantısından “Bütün bunlardan kim menfaat sağlıyor?​” Eminim bütün bu süreçlere dair sizin çok daha sıkı sorularınız vardır. Yanıtını bildiğiniz, bildiğimiz.

GÖZ YAŞLARI BOŞA DEĞİL
Sorular için malum ses kaydındaki Demirörenli Başbakanlı görüşmeye dönelim. Boğuk sesiyle hıçkırıkları duyulan Demirören, “Nasıl girdim bu işe ya... Kim için” diyerek ağlıyor. Hadi bu sorular da Demirören’in çelişkisi olsun diyeceğim de, dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın “Soruşturma başlattım. Müfettişler yanlışlık bulursa gereği yapılır” dediği ve AKP’li Beyoğlu Belediyesi’nin iki kez yıkım kararı verdiği AVM “anıt” gibi yerinde. Sen bu işlere boşa girmedin Demirören, boşa Kadir Topbaş ailesinin Saray Muhallebicisi’ni restore ettiğin söylenmedi, boşa AVM’ni yaparken zarar verdiğin tarihi Ağa Camii’nin restorasyonu yıllarca sürmedi...

FERFORJE, AHŞAP, CUMBA…
Emek Sineması davası, aslında bütün bir kentin yerel yönetimler ve bürokrasi mekanizmaları eliyle yağmalanmasının; yani ayakkabı kutularına, odalara, evlere sığmayan milyon eurolarının kaynağının farkına vardığımız anların en güçlü simgesi. Mimarlar Odası’nın son açıklamasına bakılırsa, yine “kurul kararlarına” aykırı olarak sürdürülen Emek Sineması yerindeki inşaat çevresindeki diğer tarihi ve kültürel yapıları da tehdit eder durumda. Yıkımındaki hukuksuzluğun sürdüğü sinemada yapılan kazı uygulaması sırasında gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle başta Cerle D’orient,  İsketinc Apartmanı ve Melek apartmanı olmak üzere kültür varlıklarına zarar verilmiş ve çevre binalar can ve mal sağlığı açısından tehlike çanlarını büyük bir hızla çalıyor.    
Vaziyet buyken Beyoğlu Belediyesi “şiişşşştt” iğne düşse sesi duyulur yani o kadar sessiz. Daha 2 hafta önce seçim propagandası vesilesiyle bir televizyon programına çıkan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan Okmeydanı, Tarlabaşı, Beyoğlu ile ilgili “icraatlarını” ve kentsel dönüşüm adına vaatlerini anlatıyor: “Olmazsa olmazımız taş bina, ferforje, ahşap cumba ve çiçektir”, diyor. Lafı yineDemirören AVM’sine getircem; estetikten, mimariden, paralelden bu kadar anlayanlar maşallah Demirören’i ne eninden ne boyundan bir geometriye uyduramamışlar, etrafındaki binalarla boyu boyuna bile değil. Niye her kat “kâr” tabi. “Post modern” kafalarından çıkan arkaik şehirleşme projelerinden anlaşılıyorki yaptıkları yapacaklarının teminatı. Ve iktidarın karşısında süklüm püklüm “evet efendim, sepet efendimden” başka çareniz yoksa efendim, eh o ihalelerin, hukuka rağmen yürüyen gemilerinizin diyetidir sanırız.

YEDİRTMEYİZ
Velhasıl Demiören diyince aklımıza önce bir Beyoğlu talanı geliyor demek. Bir ekşi sözlük kullanıcısının aklına da şöyle gelmiş mesela; “ Bıyıklarım terlemeden inşasına başlanan, askerliğimi yaptıktan 4 yıl sonra açılan AVM, bir Yıldırım Demirören klasiği”. Galiba artık bir de başbakanın karşısında, arkasında duramadığı gazete yayıncılığının ardından döktüğü gözyaşları gelecek. Futbol kısmına hiç girmiyorum, orası ayrı netameli.  

AVM’sinin bu küçük özeti bize, Başbakan Erdoğan’la gazetecilik adına mesleğimizin utanç hanesine eklenen o diyaloğun o biatın ipuçlarını da sunuyor olabilir. Değil mi ki o AVM kaçak katlarıyla boy gösterdiğinden bu yana, bütün bir semtin dokusunu tırmalayan yapılara dönüşüyor Beyoğlu da.
Demirören şirketler grubu enerji, inşaat derken medyaya el attı atmasına ama görünen o ki “emir telakki ederiz” gazeteciliği de pek dışardan göründüğü gibi değilmiş.  Bundan sonrası için Erdoğan Demirören’e gözyaşlarınız karşısında şaşıran Başbakan gibi “hayırlısı olur inşallah” diyoruz . “Emek’in yerine daha güzelini” yaparız diyen mimarlara da güvenimiz tam çok şükür. Belki Demirören’i örnek alan Kamer İnşaat’ın insafına sinemamızı terk etmeyiz yani. Sizlerin iyi bildiği şekilde ifade edersek Emek’i “yedirtmeyiz”.

ÖNCEKİ HABER

Tarif etmekle yetinmiyor değiştirmeye de çağırıyor

SONRAKİ HABER

İlk fonograftan günümüze…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...