09 Mart 2014 08:23

Her darbe mağduru demokrat mıdır?

'Adnan Menderes’i astınız, Turgut Özal’ı öldürdünüz, Recep Tayyip Erdoğan’ı yedirtmeyiz' vecizesi ilk olarak Gezi eylemleri sırasında, Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan tarafından ifade edildi.

Her darbe mağduru demokrat mıdır?
Paylaş

İsmail AFACAN

“Adnan Menderes’i astınız, Turgut Özal’ı öldürdünüz, Recep Tayyip Erdoğan’ı yedirtmeyiz” vecizesi ilk olarak Gezi eylemleri sırasında, Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan tarafından ifade edildi. Bu söz çok geçmeden billboardlarda ve miting alanlarında yerini aldı. İlk iktidara geldiği yıllarda kendilerinden önce hükümet kuran partilere ve liderlerine benzemediklerini sık sık dile getiren AKP’li yöneticiler, son dönemde siyasi propaganda malzemesi olarak geçmiş iktidarları ve yöneticilerini siyasal propaganda amacıyla dillerinden düşürmüyor.
Özellikle Adnan Menderes figürü ilk olarak siyasal propaganda malzemesi olarak Ergenekon Operasyonu’nun başladığı dönemlerde kullanıldı. Henüz “milli orduya” kumpas kurulmadığı, Ergenekon’un savcıları oldukları dönemde, bir darbe mağduru olarak Adnan Menderes ismi zikredildi. Çünkü Menderes darbecilere karşı savaşan “demokrasi kahramanıydı.”
Gezi Eylemleri sırasında Adnan Menderes’in yanına Turgut Özal da eklendi. AKP’nin; Demokrat Parti ve Anavatan Partisi’yle politik alanda çok fazla benzerlikleri olmasına rağmen AKP’li siyasetçiler propagandalarını Menderes ve Özal’ın ‘mağduriyetleri’ üzerinden yürüttü, yürütüyor. Menderes’in asılmasına ve Özal’ın ‘zehirlenmesine’ atıfta bulunan AKP’liler Tayyip Erdoğan’ın korunması ve kollanması gereken bir lider olarak lanse ediyor. Anti-demokratik uygulamalar, hakaret içerikli sözler  “milli irade” kılıfı adı altında gizlenirken; en ufak hak arayışı, milyonların özgürlük ve adalet isteği darbecilik yaftasıyla itibarsızlaştırılıyor. Çünkü Menderes’i astılar, Özal’ı zehirlediler! Tayyip’i kim bilir ne yaparlar! AKP mağdur olan taraf olmaktan çok en iyi yaptığı iş: mağduru oynamak.
Menderes’in asılması ve Özal’ın zehirlenmesi (eğer zehirlendiyse) elbette kabul edilemez. Darbecilerle hesaplaşmayı bile beceremeyen iktidar partisi, Menderes’in ve Özal’ın katilleriyle nasıl yüzleşecek. Yolsuzluk Operasyonundan sonra “demokratlığını” unutan iktidar partisi, yarım yapıldak hesaplaşmaya girdiği darbecilerle bile “düşmanımın düşmanı dostumdur” diyerek ittifak yapmaktan bile geri durmazken…  Makyevellist siyaseti iliklerine kadar yerleştiren AKP’li propagandacılar, mağduriyetleri suiistimal ederek siyasi iktidarını sürdürmek için gayret gösteriyor.
Her darbe mağduru demokrat mıdır? AKP’li propagandacılar her darbe mağdurunu demokrat olarak gösteriyor. Özellikle Adnan Menderes’i… 1950 ve 1952 yılları arasında Demokrat Parti Gençlik Kolları Başkanlığını yapan Hüsamettin Cindoruk verdiği bir röportajda,  “Adnan Menderes’i sayar severim, çünkü liderimdir; vatanperver, milliyetçi ve laiktir. Bu manada, o ölçütler içerisinde bir model olarak alınabilir. Ama demokrattır demek için siyasi tarih bize müsaade vermez” diyor. Evet bir darbe sonucu devrilmesi Menderes’in 10 yıllık iktidarı boyunca uyguladığı politikaları aklar mı? Elbette aklamaz.   
Menderes’in Amerikancılığını bilmeyen yoktur…  Marshall Planı çerçevesinden ABD’den krediler aldığını, devlet kuruluşlarını yabancı şirketlere peşkeş çektiği yazılır çizilir… Emperyalist NATO’ya girmek için Kore Savaşı’na asker gönderilmesi tarihe not düşülmüştür. Anadolu topraklarında inşa edilen ABD’ye ait askeri üsler cabası. Yine Demokrat Parti iktidarı döneminde Cezayir Bağımsızlık mücadelesinin karşısında Fransız emperyalizminden  yana tutum alınmıştır.
Dış politikada bu politikalar uygulanırken iç politikada ise, baskıcı bir yönetim sergilendi. En meşhuru ise Meclis çatısı altında kurulan Tahkikat Komisyonudur. Bu komisyonla Demokrat Parti iktidarını korumak için, basını ve muhalefeti baskı altına almayı demokratlığına helal getirecek bir yasa olarak bile görmedi. Yine polislere geniş yetkiler verilerek, eylemlerde halkın üzerine ateş açmasını yasalaştırdı. Ki buna örnek Demokrat Parti döneminde 28 Nisan eylemi sırasında polis kurşunuyla şehit edilen Turan Emeksiz’dir.  
Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Bu anti-demokratik uygulamaların çözümünü anti-demokratik yöntemlerde bulunamaz. Ki bugüne kadar yapılan darbelerin demokratikleşme talebiyle hiçbir alakası olamadığını herkes bilir. Darbeler halkı güçlendirmemiş başka bir egemen kliğin iktidarını pekiştirmiştir.
Şu verdiğimiz birkaç örnekte bile AKP ile Demokrat Parti; Erdoğan ile Menderes’in birbirine ne kadar benzediğini gösteriyor. AKP’li propagandacılar boşuna birbirlerini benzetmiyorlar olsa gerek. Tayyip Erdoğan’ın sonu ustası gibi olmayacak. Erdoğan’ı işçiler ve emekçiler tarihin çöplüğüne atacaktır… Çünkü halk darbe değil devrim yapar…

DÜNYA şairimiz Nazım Hikmet, Menderes’in “demokratlığını” Diyet şiirinde şöyle anlatıyor:

Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki gözünüzle bakarsınız,
iki kurnaz,
   iki hayın,
         ve zeytini yağlı iki gözünüzle
                 bakarsınız kürsüden Meclis’e kibirli kibirli
                   ve topraklarına çiftliklerinizin
                                     ve çek defterinize.
Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki elinizle okşarsınız,
iki tombul,
   iki ak,
        vıcık vıcık terli iki elinizle
            okşarsınız pomadalı saçlarınızı,
                    dövizlerinizi,
                  ve memelerini metreslerinizin.
İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,
iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower’in,
ve bütün kaygınız
      iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri
              halkın tekmesinden korumaktır.

ÖNCEKİ HABER

Yanlış olmasın; Hevsel, Gezi’den yana düşer!

SONRAKİ HABER

Tarif etmekle yetinmiyor değiştirmeye de çağırıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...