07 Mart 2014 06:00

Gezi, Hevsel’le geri döndü

Hevsel Bahçeleri’nde ağaç kıyımına karşı gençlerin başlattığı direniş ilk haftasını dolduruyor. Her geçen gün daha da kitleselleşen Hevsel’de, Gezi direnişinin izlerine rastlamak şaşırtıcı değil. Gezi Parkı direnişini anımsatan pankartların da açıldığı Hevsel’de, ‘Gezi’den Hevsel’e Dicle direniyor’ sloganı çok sık duyuluyor.

Gezi, Hevsel’le geri döndü
Paylaş

Faruk AYYILDIZ
Diyarbakır


Hevsel Bahçeleri’nde ağaç kıyımına karşı gençlerin başlattığı direniş ilk haftasını dolduruyor. Her geçen gün daha da kitleselleşen Hevsel’de, Gezi direnişinin izlerine rastlamak şaşırtıcı değil. Gezi Parkı direnişini anımsatan pankartların da açıldığı Hevsel’de, ‘Gezi’den Hevsel’e Dicle direniyor’ sloganı çok sık duyuluyor. Özellikle sosyal medyada süren farklı tartışmalar da olmuyor değil. ‘Kürtler Gezi’de yoktu’ ile başlayıp, ‘Gezi’ye sahip çıkanlar Hevsel Bahçeleri’ni neden önemsemiyor’ şeklinde karşılık bulan tartışmaları direnişteki gençlerle konuştuk. Direniş alanında sohbet ettiğimiz Metin Adıyaman ve Mehmet Okay, “Bu tartışmaların kimseye faydası yok, artık bitmesi gerek. Biz Hevsel’i Gezi’nin devamı olarak görüyoruz. Artık mücadeleyi ortaklaştırmalıyız” diyor.

ETHEM VE ALİ İSMAİL HEVSEL’DE YAŞAYACAK

Direniş alanına dikilen fidanlara, Gezi direnişinde öldürülen Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük isimleri verildi. Mehmet Okay’a “Gezi direnişinin Hevsel’e ne gibi yansımaları oldu” diye soruyoruz. “Gezi süreci ekolojik bir mücadele üzerinden gelişti. Daha sonra farklı kesimleri de içerisine alan demokratik bir eyleme dönüştü” diyen Mehmet Okay şunları söylüyor; “Gezi’yi Gezi yapan farklı kesimlerin orada bulunması ve mücadeleyi birlikte yürütmesiydi. Biz Hevsel direniş alanını Gezi’den farklı görmüyoruz. Burada da ekolojik anlamda ciddi bir tahribat söz konusu. Tekelci, sermaye burayı rant alanına çevirmek adına katliam yapıyor. Her iki mücadele de birbiriyle bağlantılı. O yüzden Hevsel direnişinde Gezi’den parçalar görmek şaşırtıcı olmamalı.”

GEZİ’DE VARDIK


Mehmet Okay’a “Sosyal medyada ‘Kürtler Gezi’ye katılmamıştı şimdi ne oldu’ ya da tersten, ‘Gezi’deki ağaçlara herkes sahip çıkarken Hevsel yalnız bırakılıyor’ tartışmaları da oluyor. Bu tartışmaları nasıl yorumluyorsunuz” diye soruyoruz. Okay’ın yanıtı; “Yurtsever gençlik olarak Gezi’de vardık. Biz ilk başladığı günden itibaren oradaydık. Hareket tarafından birkaç günlük gecikmeden sonra özeleştiri de verildi ve demokratik bir eylemdir, yükseltilmesi gerekir denildi. Kürtler yoktu demek biraz eksik ve haksız bir eleştiri olur. Biz Gezi’de vardık” oluyor.

HEVSEL, GEZİ’NİN DEVAMI

 

Aynı tartışmaya ilişkin Metin Adıyaman da konuşuyor. “Kürtler Gezi’ye katılmadığı eleştirisine ben de katılmıyorum” diyor. Hevsel’deki direnişin öncülüğünü yapan bazı arkadaşlarının İstanbul’da, Gezi sürecinin başından sonuna kadar içinde yer aldığını belirten Adıyaman “Ama bu tartışmaların artık mücadeleye bir katkısı yok. Bu tartışmaların mahkum edilmesi gerekiyor. Hevsel’deki mücadele Gezi direnişinin devamıdır. Bizim buraya astığımız ilk pankart; ‘Hevsel’den Gezi’ye Dicle direniyor’ oldu. Kürtler, Gezi’nin Türk siyasetinde önemli bir kırılmaya sebep olduğunu söylüyor. Ayrıca Kürtler, Gezi Parkı konusunda öz eleştirisini vermiştir. Bu düşüncelerin, söylemlerin artık bitmesi gerekiyor. Şu an Hevsel’de bir mücadele varsa bunun İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ses bulması gerekiyor. Bu mücadelenin başarıya ulaşmasının ölçütlerinden birisi de budur” diyerek, her iki kesime de bu tartışmaya son verip, dayanışmayı büyütme çağrısı yapıyor. Gezi direnişinden sonra batının Kürtlere yönelik baskılara bakışında bir değişim olduğunu hatırlatan Adıyaman, “Medeni (Yıldırım) arkadaşımız katledildiği zaman İstanbul’da bir pankart açılmıştı; ‘Kürt sorununa yeni başlayanlar için Lice’ diye. Gezi’yle birlikte birçok insan Kürt sorununa yeniden başladı” diyor.

MÜCADELE ORTAKLAŞMALI


Söze tekrar giren Mehmet Okay da karşılıklı süren ‘Gezi’de siz yoktunuz’, ‘Gezi’ye katılanlar Hevsel için niye susuyor’ şeklindeki tartışmadan çıkmak gerektiğini belirtiyor. “Bu tartışmalar doğal alanların kapitalistlerce talan edilmesi gerçeğini geride bırakıyor bazen. Bundan çıkmak lazım ve sistemin tüm aygıtlarına karşı mücadeleyi nasıl sürdürebileceğimizi tartışmalıyız” diyor. “Bunun yerine kim vardı kim yoktu tartışması yersiz. Mücadeleyi ortaklaştırmak gerek” diyen Okay, “Sistem mağduru olan her kesim Gezi’de vardı ve aktif şekilde mücadele ettiler. Metin’in de söylediği gibi İstanbul’da direnişe katılmış arkadaşımızın şimdi Hevsel Bahçeleri’nde olması bu tartışmaları çürütüyor” diyor.  
Metin, bir yazarın ‘Gezi geri dönecek’ dediğini hatırlatarak, “Hevsel direnişi, Gezi’nin geri dönmesidir. İstanbul’da değiliz ama biz burayı da Gezi olarak görüyoruz, Gezi’nin devamıdır diyoruz. Aynı ruhla, aynı pratikle buraya sahip çıkılmalı. Gezi çok değerli bir örnektir. Buradan yola çıkarak tüm şehirlerdeki mücadeleleri sahiplenmeliyiz” diyor.

HEVSEL ÖZGÜR KALANA KADAR BURADAYIZ

 “Neden buradasınız” sorumuza yanıt verirken, söze “Kapitalist sömürü sistemi dünyanın her yerinde doğal yaşam alanlarını talan etme peşinde” diyerek başalayan Metin Adıyaman, AKP’nin neoliberal politikalarının bu talana hizmet ettiğini vurguluyor. “Hevsel Bahçeleri üst sınıflara peşkeş çekilmek isteniyor. Bu talana karşı buradayız” diyor. Direnişe katılanların sayısının ve destek veren bileşenlerin çeşitliliğinin her geçen gün arttığını ifade eden Metin, “Bu sadece Hevsel meselesi değil. Amed ve Kürdistan’da bu tarz tüm politikalara karşı buradayız. Kim tarafından yapılırsa yapılsın, doğanın katledilmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu direniş Kürdistan’da bu tarz mücadelelerin yükseltilmesi açısından da önemli” diyor. 30 yıllık savaşta insanların katledilmesinden başka bir şey düşünemez hale geldiklerini ama bu direnişle farklı mücadele tarzlarını da hayata geçirdiklerini söyleyen Metin, “Bütün değerlerimize sahip çıkmamız gerektiğine dair iyi bir örnek bu mücadele. Bizim bütün varlığımız sadece canımız değildir; dilimiz, kentlerimiz, doğamız da bizi var ediyor” diyor.
Direnişten nasıl bir sonuç beklediğini, öngörüsünün ne olduğunu da sorduğumuz Metin Adıyaman, “Çadır eylemini başlatırken bir hafta diye süre belirlemiştik ama ille bir hafta olacak diye kesin bir kural koymadık. Bu sömürgeciliğe karşı verilen bir direniş ve diğer mücadele alanlarından kopuk değildir. Ana dili için verilen mücadelemizden farklı görmüyoruz bunu. Direnişin sonlanması için şartlarımız var. Bu alana dair alınan tüm kararların iptali, kesilen ağaçların yerine fidan dikilmesi gibi. Şu an çadırların kaldırılması gündemde bile değil. Direniş günden güne büyüyor, halkın ilgisi arttı. İstanbul ve diğer illerden de gelmek isteyenlerin olduğu haberini aldık. Sosyal medyayı da aktif kullanmaya çalışıyoruz” diyor.

EGE’DEN DESTEK

Hevsel Bahçeleri’nde süren eyleme bir destek de Ege’den geldi.
Turgutlu Çevre Platformu Sözcüsü Hasan Namak, “Hevsel’in talanına karşı başlayan direniş sadece ağaç katliamına karşı bir duruş değil, yok edilmek istenen yaşam kaynağını sahiplenmek, dolayısıyla yaşamı savunma refleksidir. Doların yeşilini sevenler doğanın yeşilinden nefret ediyor” dedi.
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Yürütme Kurulu Üyesi, Erhan İçöz ise “Hevsel’in imara açılması kabul edilemez. Sonuna kadar Hevsel’de direnenlerin yanında olacağız” dedi. (İzmir/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Seçim geldi, AKP hatırladı

SONRAKİ HABER

Demirören\'i ağlatan konuşmaya ait ses kayıtları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...