06 Mart 2014 06:00

Şiirin ustasının gönül evine davetiye

Sevgi ile gözlerinden öperim…,’ ‘Mektubunu bekler, gözlerinden öperim…’ ‘Hasretle kucaklar, iyi haberlerini beklerim…’ ‘Mektubunu, seni bekliyorum sevgilim…

Şiirin ustasının gönül evine davetiye
Paylaş

Sevda AYDIN

Sevgi ile gözlerinden öperim…,’ ‘Mektubunu bekler, gözlerinden öperim…’ ‘Hasretle kucaklar, iyi haberlerini beklerim…’ ‘Mektubunu, seni bekliyorum sevgilim…
Orhan Veli, sevgilisi Nahit Gelenbevi’ye yazdığı onca mektubunu hep bu özlem dolu sözlerle bitirir. 36 yıllık kısacık hayatının önemli bir bölümü ‘sevdiceğine’ satırlar dizerek geçer.  Orhan Veli’nin 1947 - 1950 yılları arasında Nahit Hanım’a yazdığı mektupları, eski harfli el yazılı nüshaları ile kitaplaştırıldı. Yazarın doğumunun 100. yılında Yapı Kredi Yayınları bu özel çalışmayı yayımladı. Kitapta biri telgraf toplam 62 mektup bulunuyor.
CEMAL SÜREYA, NAHİT
HANIM’I ANLATIYOR
Mevzu bir şairden, Orhan Veli’den sevgiliye yazılmış aşk mektupları olunca kimmiş bu kadın demekten geri duramıyorsunuz. İşte bu noktada başka bir şair giriyor hemen devreye; Cemal Süreya. Süreya 16 Ekim 1988 tarihli yazısında Nahit Hanım’ı anlatıyor. ‘Samet Ağaoğlu anılarında Nahit Hanım için “Rönesans gibi kadın” sözlerini kullanır. “Bin dokuz yüz yirmi üç gibi kadın” da diyebiliriz. Ya da “Cumhuriyet gibi kadın”. Bu onun mistik kişilerden hoşlanmasına hiçbir zaman engel olmamıştır. Söz gelimi ilk kavalyelerinden biri Necip Fazıl.
Kaç kuşak geçmiş Cumhuriyet’in ilanından bu yana? Nahit Hanım bunların hepsinde sanatçılarla, aydınlarla içli dışlı olmuş. 1930’larda da, 1940’larda da, 1950’lerde de, 1960’larda da, 1970’lerde de, 1980’lerde de... Yine de 1940 ve 1950 kuşaklarının temsilcileri ile daha bir yakınlık kurduğu görülüyor.
Sofranın başında “Rönesans gibi” açılır. Ertesi gün o geceden bir şey kalacak: Şuranızda bütün insanlara uzanan sıcak bir iletişim gereksinimi... Ortak tarihinizi yaşadınız. Kendinizdeki bir ışığı fark ettiniz. En azından öyle bir ışık varsayımı içindesiniz. Bir şey üretiyor. Yoksa gençlik duygusu mu üretiyor Nahit Hanım?
Anılar? Anlatmaz anılarını. O konuda bütün girişimleri boşa çıkarır, hiçbir tuzağa düşmez; çok şeyi incelikle geçiştirmeyi bilir. Kimi zaman da öfkelenir. Ama kısa sürer bu. “Geliyorum” yerine “geliyom” dediği anda bunalım atlatılmıştır. Geçmişe dayanmaz; kimseyle paylaşmaz da onu. An’ın içindedir. An’ın değil de, an’lar yumağı olarak capcanlı bir şimdiki zamanın ortasında.’
Bu uzun alıntı boşa değil. Nahit Hanım tıpkı Cemal Süreya’nın dediği gibi anlatmamış anılarını, yıllarca saklamış bu mektupları. Orhan Veli’nin ölümünün ardından tam 52 yıl ‘bir define’ gibi gömmüş hayatının en güzel köşesine.

BİR GARİP ORHAN VELİ

Sözün başında söylediğim gibi Orhan Veli’nin mektuplarının sonunda söylediği gibi mektuplar uzun zamanları sığdıran hasretle yazılıyor. Şair mektupları yazdığı dönemde İstanbul’da yaşıyor. Nahit Hanım ise Ankara’da. Bir Edebiyat Öğretmeni Nahit Hanım. Orhan Veli için İstanbul, Nahit Hanım’dan bahsedildiğinde güzelleşiyor. Ankara ise zaten Nahit Hanım demek onun için.
Mektuplardan anlaşılıyor ki Orhan Veli, aynı haftada bazen iki bazen üç kere mektuplarını göndermiş. Dolayısıyla şairin o yıllardaki günlüğü niteliğinde bu mektuplar. Sevgilisini nasıl özlediğini, nasıl peş parasız olduğunu, dostlarla yapılan akşam sohbetlerinden anlattıklarını okurken o dönemin edebiyat sofrasına da kulak misafiri oluyoruz.
Veli İstanbul’da yaşadığı pek çok sıkıntıya rağmen şiirlerini yazmayı sürdürmek için çabasını da anlatır satırlarında. Temize çektiği şiirlerini ilk olarak Nahit Hanım’a yazdığı mektuplara iliştirir. Nahit Hanım’ın şiirleri için yaptığı değerlendirmelere büyük önem verir.
Her bir mektup Orhan Veli’yi yakından, kendi ağzından dinlememizi sağlıyor, o günlerdeki yaşamı üzerine pek çok detayı, kendi eliyle önümüze seriyor. Son mektubun tarihi ise dikkatlice baktığımızda içimizi burkuyor. Çünkü şairin ölümünden tam 1 ay öncesine rastlıyor bu tarih. 12 Ekim 1950. Yine günlerini anlatıyor sevdiğine ve yine aynı hasretle bitiyor; ‘Sevgilim mektuplarını bekliyorum. Hasretle gözlerinden öperim.’
Bir sevdanın belgesi ‘Yalnız Seni Arıyorum’. Şiirin ustasının gönül evine misafir olmak isteyene davetiye olsun bu yazı.

ÖNCEKİ HABER

İsrail’in FIFA’daki geleceği belirsiz

SONRAKİ HABER

Yazdık, yine yazarız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...