05 Mart 2014 06:00

157 yıl sonra yine direniyoruz

ABD’de çalıştıkları fabrikada 1857 yılında hakları için direnişe geçen ve katledilen kadınların anısına ilan edilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 157’inci yıldönümüne, kadın emekçiler, yine fabrikalarda hakları için direnerek giriyor. 24 gündür direnişte olan Greif işçilerinden Emel Özyön, “Kadınlar 157 yıl önce de direniyorlardı şimdi de direniyor” dedi.

157 yıl sonra yine direniyoruz
Paylaş

ABD’de çalıştıkları fabrikada 1857 yılında hakları için direnişe geçen ve katledilen kadınların anısına ilan edilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 157’inci yıldönümüne, kadın emekçiler, yine fabrikalarda hakları için direnerek giriyor. 24 gündür direnişte olan Greif işçilerinden Emel Özyön, “Kadınlar 157 yıl önce de direniyorlardı şimdi de direniyor” dedi.

Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde talepleri karşılık bulmadığı için önce fabrikayı işgal eden, ardından da direnişe başlayan ve 24 gündür direnişte olan Greif işçilerinden Emel Özyön, senelerdir çalıştıkları fabrikada Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ne kendilerine izin verildiğini ne de bir etkinlik düzenleyebildiklerini ifade etti. Fabrikada çalışan çoğu kadının 8 Mart’ın anlamını bile bilmediğini söyleyen Özyön, “ABD’de kadınlar, fabrikada direniyordu geçen 157 yılın ardından bizlerde şimdi haklarımızı almak için fabrikada direniyoruz” dedi.
Greif direnişinin başlamasının ardından kadınların yoğun olarak direnişe destek vererek emeklerine sahip çıktıklarını kaydeden Özyön, direnişle beraber kadınların sömürüye uğradıklarının daha çok farkına vardıklarını ifade etti. Her sektörde kadınların tacize, tecavüze ve mobbinge maruz kaldığını söyleyen Özyön, buna kaşı kadınların etkin bir biçimde direnişte olduklarını vurguladı.

Kadınların aile içine hapsedilmesinin ardından direnişle beraber bunun sona erdiğini kaydeden Özyön, baskılara karşı kadınların direnişlerde yer alması gerektiğini altını çizdi.
Özyön, “Direnişin başlamasının ardından bizlere burada olmamızın nedenini sordular. Burada bir birlik var biz de bu birliği içinde sesimizi yükselteceğiz. Bir kadının direnişin öncüsü olması daha da önemli” dedi. Özyön, son olarak 8 Mart’ın ücretli izin günü olması gerektiğini vurguladı. (İstanbul/DİHA)


EKMEK, GÜL VE KADINLAR

Beyar ÖZALP
Van

 
VanYüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat, Sinema ve Sosyoloji Toplulukları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutladı. Prof. Dr.Cengiz Andiç Kültür Merkezinde yapılan etkinlikte Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sinema-TV bölümü öğrencilerinin çektiği ‘Bir gün, Bir Kadın’ adlı kısa filmin ve yönetmenliğini Ken Loach’ın yaptığı ve göç ettiği ABD’de işçilik yapan ve hakları için mücadele eden Meksikalı işçi bir kadını ve yaşadıklarını anlatan “Ekmek ve Güller” filminin gösterimleri gerçekleştirildi.

Filmlerin ardından öğrenciler adına bir konuşma yapan Edebiyat Topluluğu Başkanı Hazal Kar, sözlerine Ekmek ve Gül şiirini okuyarak başladı. Kar, “Yüceltilen ve kutsallaştırılan aile, kadınların doğaları gereği evin merkezinde yer alması gerektiğini söylüyor. Kadının yeri evdir, anlayışını hakim kılmaya çalışıyor” dedi. Bu anlayışın kadınların fabrikalarda, atölyelerde ucuz iş gücü olarak görülmesine neden olduğunu söyleyen Kar, kadınların evlerindeki, iş yerlerindeki,sokaktaki mücadelesinin tek bir tanım altına sığdırılamayacağını belirtti.

‘KADININ ÖRGÜTLENMESİ HEPİMİZE İLHAM KAYNAĞI’

Bölgede uzun yıllardır devam eden savaşın getirdiği genç ölümlerinin anaları beyaz tülbentleriyle sokağa ittiğini söyleyen Kar, üniversiteli kadın ve erkek öğrencilerin de en az anneler kadar bu durumu anlayacak kesim olduklarını belirtti. Kar, dünyanın dört bir yanındaki ezilmişliğe dur demek için üniversiteli genç kadınlara 8 Martta Van’da yapılacak olan mitinge katılmaya çağırdı. Kar, üniversiteli genç kadınlara kendi pankartları altında birleşme çağrısı yaparak konuşmasını sonlandırdı.

Etkinlikten sonra görüştüğümüz üniversiteli kadınlardan Suay Abak, “Ekmek ve Güller” filmini değerlendirerek, “Filmde kadınların hayatta tek başlarına kaldıklarında nasıl sorunlarla karşılaştıklarına değiniliyor. Erkek tacizi, sömürü, ucuz iş gücü olarak görülmek ve sağlık sorunları... Tüm bu sorunlar içinde en çarpıcı olanı ise kadınların insanca yaşama haklarının ellerinden alınmış olmasıydı” dedi. Filmde işçilerin sendika ile tanışmaları  sayesinde artık düzenin çürümeye yüz tutmuş olduğunu anlamaları ve bunu değiştirmek için örgütlenmeleri kendisi ile beraber filmi izleyen bir çok kadına ilham kaynağı olduğunu söyleyen Abak, filmde kendisini en çok etkileyen olayın  kadın ve erkek işçilerin birlik beraberlik duygusu içinde olmaları ve baskılara rağmen mücadeleden vazgeçmemeleri olduğunu belirtti.

BİRLİKTE YÜRÜMEYE OLAN İNANCIM ARTTI

Van Yüzüncü YIl öğrencilerinden Berivan Baran ise sözlerine  8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe itafen düzenlenen gösterimin kadın ve erkek öğrencilerin içinde bir silkelenmeye yol açtığını söyleyerek başladı. Filmi izledikten sonra yan yana, birlikte yürümeye olan inancının bir kat daha arttığını söyleyen Baran, “Ekmek ve Güller...İçinde ne çok şey barındıran iki kelime.. Birbirine bir yap boz parçasıymışçasına bağlı gibi, biri kalksa diğeri eksik kalır” diye konuştu. Sinema-TV öğrencileri tarafından çekilen “Bir gün, Bir Kadın” adlı kısa filmi de çok başarılı bulduğunu söyleyen Baran, kadın oyuncunun kara bantla bağlanmasına rağmen birçok şeyi gözleri ile kendilerine anlattığını belirtti.


DTK 8 MART'A ÇAĞIRIYOR

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Kadın Meclisi, 8 Mart etkinliklerine katılım çağrısı yaptı. Meclisten yapılan açıklamada, “DTK Kadın Meclisi Kürdistanlı kadınları kendi toplumumuzun öncüleri, örgütleyenleri olarak görüyoruz. İşte bu sorumluluğumuzdan dolayı daha fazla bilinçlenmeye, yol göstericilerimizi mücadele gerekçemiz yaparak yol yürüyüşümüzü daha fazla cins bilinciyle, donanmanın özgün özerk örgütlenmemizin yoğunlaşmasıyla 8 Mart haftasına girdiğimizi belirtiyoruz” denildi. (DİYARBAKIR)


DİKASUM’DAN KADINLARA MİKROFON

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİKASUM) 8 Mart nedeniyle slayt gösterisi hazırladı. Slaytta kadınların 8 Mart ve kadınlarla ilgili beklentilerine yer verildi. “Yakılan bedenlerden çıkan ateşin isyanı 8 Mart” cümlesiyle başlayan slaytta, 8 Mart’ın sadece bir kutlama olmadığı bir direniş ve mücadeleyi yükseltme günü olduğuna vurgu yaptı. Kadın kırımına dikkat çekilen slaytta, kadınların her yerde var olduğunu var olmaya devam edeceği mesajı verildi. (DİYARBAKIR)


KADINLAR 'SINIRI' AŞMAK İSTİYOR

Yüksekova'da, İran sınırının sıfır noktasında bulunan köylerde yaşayan kadınlar, 8 Mart’ı televizyondan izledikleri ile biliyor. DİHA’ya konuşan Nadiya Şen, “Bir tarafta, İran ve Türk devletinin askeri, bir yandan erkek baskısı ile hareket alanımız daraltılmış. Özgür bir ortam istiyoruz” diyor. Baran Atilla, “Yaşamım boyunca hep acı çektim. Bir yandan evlat bir yandan eşten çektim” diye anlatırken, Nuran Fırat ise 8 Mart için talebini, “Kadın nasırlı elleri ile ağaç kesiyor, koyun sağıyor adeta erkeğe yaşamı hazırlıyoruz. Kadının özgürlüğünü, kimliğinin tanınmasını istiyoruz” sözleriyle anlatıyor. (HAKKARİ)

ÖNCEKİ HABER

Grizu faciasında ölen işçiler anıldı

SONRAKİ HABER

Hırsızlara karşı HDP’ye

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...