Sahi sizler 28 Şubatlarda neredeydiniz?
MARX'ın belirttiği gibi maddi üretim araçlarına sahip olanların aynı zamanda zihinsel üretim araçlarına sahip olması beraberinde egemen sınıfların ideolojilerinin toplumda egemen olmasını getirir. Bu noktadan hareketle 28 Şubat 1997'den günümüze medyaya dair kelam edebilmek için ana akım medyanın geleneksel kodlarını dolayısı ile medyanın sermaye- iktidar ilişkisini ortaya koymak gerekmektedir.
Barış DAĞLI*
MARX'ın belirttiği gibi maddi üretim araçlarına sahip olanların aynı zamanda zihinsel üretim araçlarına sahip olması beraberinde egemen sınıfların ideolojilerinin toplumda egemen olmasını getirir. Bu noktadan hareketle 28 Şubat 1997'den günümüze medyaya dair kelam edebilmek için ana akım medyanın geleneksel kodlarını dolayısı ile medyanın sermaye- iktidar ilişkisini ortaya koymak gerekmektedir.
Bu sürecin ışığında 14 yıl içinde sahiplik ilişkisi sürekli değişen Sabah Gazetesi'nin manşetlerine ve izlediği politikaya göz attığımız vakit ana akım medyanın iktidar ile olan sermaye ilişkisini ve değişen / değişmeyen yayın politikasını özetlemek mümkün olacaktır.
28 Şubat 1997 sonrasında Sabah Gazetesi 28 Şubat sürecinde izlediği politikayı devam ettirerek "Gergin MGK", Yeni Dönem", "Ürperten yemin", "Hoca'ya cevap", "Kim yalancı?", "Yumuşatma yok", "Hoca yine ateşle oynuyor" manşetleri ile Refah-Yol hükümetini eleştirmekte ve MGK kararlarından yana tavır almaktaydı.
28 Şubat 2014 tarihinde ise"Aynı Senaryo Aynı Kumpas" manşeti ile 28 Şubat sürecinde orduya yakın duran Fettullah Gülen ile 17 Aralık yolsuzluk operasyonu arasındaki ilişkiyi "darbe senaryosu" olarak okuyucularıyla paylaşırken 1 Mart 2014 tarihinde RTE'nin "Paralel yapı hep darbecilerle kol kola." sözlerini ilk sayfadan görüp MGK'nin oy birliği ile aldığı yeni kararı da "Paralel yapıyla topyekûn savaş" manşeti ile vermiştir.
Peki, 14 yıl sonra ne değişti?
Bir gazetenin 14 sene içinde değişen yayın politikası ebetteki sahiplik ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bilindiği gibi Dinç Bilgin'in kurduğu ve sahibi olduğu Sabah Gazetesi 3 Mayıs 2005 tarihinde Ciner'in de ortak olduğu Merkez Grubu tarafından satın alınmıştır. 2 Nisan 2007 tarihinde TMSF tarafından el konulan Sabah Gazetesi 22 Nisan 2008 tarihinde Ahmet Çalık'ın sahibi olduğu Çalık Holding'e ve 23 Ağustos 2013'te Sabah Gazetesi Kalyon İnşaat'ın bağlı olduğu Zirve Holding'e satılmıştır. Görüldüğü gibi değişen sahipler ile dönemlerin egemen sınıfları arasındaki sermaye - iktidar ilişkisi bir gazetenin yayın politikasını değiştirmektedir.
Peki, 14 sene sonra ne değişmedi?
Sabah Gazetesi, 28 Şubat 1997 sonrası "yeni dönem" olarak adlandırdığı Ecevit Hükümeti döneminde gerçekleşen Hayata Dönüş Katliamında "Ölüm Koridorları"", Terörün Beyni F Tipinde", "Örgütten Kaçış" manşetleri ile yine egemenlerden yana tavır alarak geleneksel ana akım medyanın kodlarını gözler önüne sermiştir.
Yıllar içinde sahiplik yapısı değişmesine rağmen Sabah Gazetesi,Gezi direnişinin 19. gününde yaşanan polis müdahalesiyle ilgili "Günaydın Gezi" manşeti atarken, "polis kimsenin can güvenliğini tehlikeye atmadan Gezi Parkı'nı boşalttı" diyerek bizlere sermaye - iktidar arasındaki ilişkinin hükümetler üstü olduğunu göstermekle kalmamış burjuva yasalarla mülkiyeti garanti altına alınmış medyanın egemen sınıfın en önemli iktidar aracı olduğunu da ortaya koymuştur.
28 Şubat'ta neredeydin?
Bazıları sermayenin hizmetinde egemen sınıfların sesi olmak için yayın politikası değiştiredursunbirileri Darbelere, Hayata Dönüş Katliamına, Roboski Katliamına, Gezi Direnişinde yitirilen canlara rağmen "mağdur edebiyatı" yapmadan yine ötekilerin yanındaydı…Sokaklarda başörtülü, başörtüsüz kitleler egemen sınıfın baskı araçlarına karşı direnirken bir yandan da egemenlerin ideolojik aygıtı medyaya alternatif yaratabilmek için kendi medyalarını kuruyorlar… Sahi sizler 28 Şubatlarda neredeydiniz?
*Öğretim Görevlisi
tvvitter.com/BarisDagli
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
