03 Mart 2014 06:00

Bu bizim başlangıcımız

Yerinde duramayan melodilerin renklerine boyadığı hikayesini anlatmaya, sahneleri şenlik havasına sokmaya ve müzik adına Renkli Şeyler’i üretmeye devam eden Eski Bando’yla kurulduğundan bu yana en çok çaldıkları yerde, Kumbara Kafe’de buluştuk. Ben ilk röportajımı onlarla yaptım. Onlar da albümle ilgili ilk röportajlarını benle yapmış oldular.

Bu bizim başlangıcımız
Paylaş

M. Berat SAYMADİ
İstanbul


Eski Bando’nun ilk albümü Renkli Şeyler bu hafta çıktı. Davul, gitar ve bas gitar üçlüsü üzerine trompet ve keman gibi enstrümanların renklendirdiği, vokallerle tamamlanan Türkçe sözlü, alternatif bir müzik tarzını işleyen grup, ilk albümüne dek bir konser grubu olarak İstanbul başta olmak üzere muhtelif şehirlerde verdiği 250’ye yakın konserle adını duyurmuştu. Bunu albümle de tescillemiş oldular.

Yerinde duramayan melodilerin renklerine boyadığı hikayesini anlatmaya, sahneleri şenlik havasına sokmaya ve müzik adına Renkli Şeyler’i üretmeye devam eden Eski Bando’yla kurulduğundan bu yana en çok çaldıkları yerde, Kumbara Kafe’de buluştuk. Ben ilk röportajımı onlarla yaptım. Onlar da albümle ilgili ilk röportajlarını benle yapmış oldular.

Eski Bando müzik yolculuğu nasıl başladı?

Eda Baba: Güney ve ben ayrı ayrı müzik yapan insanlardık. 2008’de bir araya geldik, çaldık ve sonraki dönemde bir grup kurmaya karar verdik. Ağırlıklı olarak Güney’in fikriydi bu. Yani bir grup kurma fikri vardı ama ne yapsak diye düşünüyorduk. Sonra bir kıvılcım diyebilir miyiz (Güney’e dönerek) biraz da onun etkisiyle kafamızda bir şeyler şekillendi. Kafamızda oluşan dans müziği gibi bir şeydi belki de. İnsanları ya hüznünle etkilersin, ya da mutluluğunu paylaşır eğlendirirsin. Biraz o bizi cezbetti. Buna karşılık olarak 45’liklere olan düşkünlüğümüz de vardı. İşte bu ortak fikirle, bir yerden de başlamak gerekliliğini düşününce birbirimize ısınma turlarını atlattıktan sonra 45’lik parçaları çalarak başlayalım dedik. Çalışmalara başladık. 2010 yılında grup Eski Bando ismini aldı.

Güney Marlen:  Tabii 2008’de başladığımızda sadece bu 45’lik diye adlandırılan ‘60’ların ve ‘70’lerin hafif batı müziklerini çalmıyorduk. Sevdiğimiz her şeyi çalıyorduk, zamanla kalbimiz o parçalara kaydı tamamen.

Bu soruyu kesinlikle sormam lazım: Neden Eski Bando?
Eda: İsmin çıkışı tarzdan etkilendi tabii.
Güney: Eski parçaları önemsediğimiz için eski soundların kökeninden yeni bir sounda istemli bir şekilde yuvarlandık. Eski kelimesi çıktı böylece. Bando kelimesi de, hem birden fazla müzisyenin birlikteliğini karşıladığı için hem de bize eğlenceli bir çağrışım yaptığı için seçildi. Böylece isim tamlamamız bulundu; Eski Bando.

Nasıl geçiyor o dinletiler veya konserler?
Güney: Biz bir konser grubuyuz. Konserlerde aşırı şevkle çalıyoruz. Bu durum da seyirci ile bütünleşmemizi ve birlikte dans etmemizi, yeri geldiğinde birlikte hüzünlenmemizi sağlıyor. Konserin geçtiği mekanda bir bütünlük sağlıyoruz. Bize göre çok keyifli geçiyor canlı performanslarımız. Tabii öncelikle seyircilere sormak gerekir.

DEMLENMEYİ BEKLEDİK

Gelelim Renkli Şeyler’e...
Güney: Albümün tamamı Eski Bando’nun kendi şarkılarından oluşuyor. Albümde cover şarkı yapmadık. Belki biraz idealist yaklaştık ve tamamen kendi üretimimiz olsun, ortaya yeni bir şey koyalım istedik. İçimiz böyle daha rahat. Albümde şöyle bir bütünsüzlük var. On parçanın altısı efkarlı dans müziği diyebileceğimiz cinsten. İki parça, rock soundunda. Tabi burada keman ve trompet gibi renk sazları devreye giriyor. Onun dışında vals parçamız var. Ve  bir parça de sadece akustik gitar ve vokallerden oluşuyor.
Eda: Albümde bize trombonuyla eşlik eden Seçkin Özmutlu’ya, saksafonu ve klarneti ile albüme renk katan Ceyhun Soso Kaya’ya da teşekkürü bir borç biliriz.

Her grubun ilerde bir albüm yapma hayali vardır. Siz de albüm yapmak için mi çıktınız yola yoksa bir kuralım su akar yatağını bulur mu dediniz?
Eda: Güney’le grubu kurduğumuz andan itibaren kendi parçalarımızla devam etme fikri vardı zaten. Sadece pratik olarak bir yerden başlamak lazımdı. Eninde sonunda yapacaktık kendi şarkılarımızdan oluşan bir albüm, ama hep daha iyi olsun istedik ve demlendik.
Güney :  Nasıl bir müzik yaparsak yapalım bizim üretmemiz önemliydi. 2011 nisanından ilk albüme kadar 250’ye yakın performans sergilemişiz. Artık bir albümü hak ettiğimizi düşünerek ve tamamen kendi yağımızda pişerek sponsorsuz şirketsiz bu albümü yaptık.

Tabii ağırlıklı 45’lik şarkılar çalan bir gruptunuz sahnede, bu durumda besteleriniz nasıl karşılanıyor?
Eda: Bahsettiğimiz gibi biz eski parçaları ve kendi parçalarımızı kendi soundumuzda ortaklaştırdık. Bu sebeple kendi bestelerimizi çaldığımızda bu durum hiç yadırganmadı. Tam tersi yeni bir şarkı duymanın heyecanı ile izledi dinleyicilerimiz bizi. Bizi sürekli takip eden dinleyicilerimiz, albüm çıkmadan ezberledi hatta şarkılarımızı.

Anadolu Pop tarihinde politik sanatçılar da var olmayanlar da... Siz neredesiniz?
Eda: Görünürde politik bir grup değiliz. Görünürde tabii.
Güney: Ama dünya görüşü olan bir grubuz. Altı kişiyiz ve olması gerektiği gibi zaman zaman farklı düşünebiliriz. Fakat genel olarak hassasiyetlerimiz bellidir. Bu toplumun fikir ve kültür anlamında bütün farklılarının birlikte yaşayabileceği özgür bir ortamı düşlüyoruz. Mesela Tutuklu Öğrenciler İnisiyatifinin düzenlediği konser etkinliğinde çaldık. Düşünmek ve bunu ifade etmek diktatoryal bir rejimde yaşamıyorsanız çok meşru eylemlerdir. Hiçbir gazetecinin ya da öğrencinin haksız yere tutuklanmasına sessiz kalamayız. Tam tersi ayıptır!

Genç bir ekipsiniz ve ilk albüm var önümüzde. Gelecek için en çok neyi düşlüyorsunuz?
Eda: Her daim kendimizi ve grubumuzu daha da geliştirmek, güzel konserler vermek ve güzel şarkılar üretip albümler yapmak diyebiliriz
Güney:  Aynen katılıyorum. Şarkılarımızın her kesimden insana ulaşmasının hayalini kuruyoruz. Bu albüm bir başlangıç anlamı taşıyor. Gelecekte çeşitli projeler ve albümler üretmeye devam edeceğiz.

FARKLILARIN BİRLİKTELİĞİNDEN VAROLUYORUZ
İleride aynı tarzda ama farklı dillerde bir şey yapmak ister miydiniz? Kürtçe, Ermenice, Rumca gibi...
Eda: O iş için dile biraz hakim olmak gerekiyor. Ama çok isteriz. Neden olmasın? Zaten biz bu farklıların birlikteliğinden var ediyoruz kendimizi.
Güney: Kesinlikle bize uygun bir şey olur. Bu tarz bir çalışmayı hayal etmişliğimiz de var.

DEVLETİN HALK İÇİN OLDUĞUNU HATIRLADIK
Gezi direnişinin herkesin hayatına önemli etkileri oldu. Siz de oradaydınız. Gözlemleriniz neler?
Güney:  Salt müzik yaşamı olarak bakmazsak o dönemde çoğu bireyin hayatında muhtelif değişiklikler oldu. Bu toplum için çok önemli bir deneyimdi o süreç. Politikacıların yastık kavgalarında yastık olarak kullanılmaması gereken bir değerdir Gezi Parkı direnişi. Hayat durduğu için birkaç ay konserleri epey azalttık, herkes gibi. Ama tabii önemli olan kardeşlik ve empati duygusunun, hoşgörü kültürünün bireylerin vicdanında yer etmesiydi. Devletin halk için olduğunu hatırlamamız gerekiyordu. Bu süreç tüm geleneksel sorunlarımıza bir başlangıç ilacı oldu diyebiliriz.

7 MART CUMA GÜNÜ BKM’DEYİZ

Yakın zamanda nelerde çalıyorsunuz?

Eda: En yakın konserimiz 7 Mart Cuma günü BKM Mutfak Sahne’de. 8 Mart’ta Çanakkale’de Kadınlar Günü etkinliğinde çalacağız. 21 Mart’ta yine BKM Mutfak Sahne’de çalacağız. Şimdilik kesinleşenler bunlar, fakat diğer konserleri de yakın zamanda sitemizden, Facebook sayfamızdan ve Twitter’dan ilan edeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Mısır’da hükümeti grevler ve kötü ekonomi götürdü

SONRAKİ HABER

Yeni dünyanın Robin Hood’u

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...