Ateşimiz renkli bizim
Hava soğuk. Depremden sonra yıkılan bir binanın enkazının yanından geçiyoruz. Enkazın üzerinde renkli bir ateş yanıyor. Üç çocuk ateşin başında hem ısınıyor hem de elleriyle bir şeyleri ayıklıyor. Yaklaşıyoruz yanlarına. Gözlerindeki endişeyi fark ediyoruz. Ateşin neden renkli olduğu anlaşılıyor.
Veysel ÇELİK
Umut YEĞİN
Van
Hava soğuk. Depremden sonra yıkılan bir binanın enkazının yanından geçiyoruz. Enkazın üzerinde renkli bir ateş yanıyor. Üç çocuk ateşin başında hem ısınıyor hem de elleriyle bir şeyleri ayıklıyor. Yaklaşıyoruz yanlarına. Gözlerindeki endişeyi fark ediyoruz. Ateşin neden renkli olduğu anlaşılıyor.
BEDİRHAN... NEÇİRVAN...BEDRAN
Enkazlardan topladıkları kabloları yakıyorlar. Bakırın üzerinde bulunan izoleyi yaktıktan sonra kilosunu sekiz liradan satarak okul harçlıklarını çıkarıyorlar. Üç kardeş. Büyüğü Muhammet Bedirhan. Sekizinci sınıfta “Büyüyünce inşaat mühendisi olacağım” diyor. Ortanca kardeşin adı Neçirvan. Adının anlamının avcı olduğunu söylüyor hemen. Neçirvan ise doktor olmak istiyor. Küçüğü ise Bedran. Altıncı sınıfa gidiyor. Bedran resim yapma konusunda oldukça yetenekli. “Resim öğretmeni olacağım” diyor. Bedran, “ilk devrimci” olarak belirttiği Che Guevara’yı, Abdullah Öcalan’ı ve Kemal Sunal’ı çizdiğini söylüyor. Babaları cezaevinde. Bu vesileyle sadece okul masraflarını değil evlerinin geçimini de sağladıklarını öğreniyoruz. Kaç kardeş olduklarını soruyoruz. Dört diyorlar. Diğer kardeşiniz kız mı diye sorduğumuzda, “Hayır. İki kız kardeşimiz var ama onları saymıyoruz. Diğer kardeşimiz de erkek” diyorlar. Kadını saymamamak bu yaştan çocuklara işlemiş.
Çocukların gözleri, bir gün daha evlerine para götürecek olmanın sevinciyle, ışıl ışıl parlıyor.