01 Mart 2014 16:26

Cadının oyununa gelmek yok

Rengarenk masalların dünyasında dişiyle tırnağıyla çalışan bir kadın Pınar Karaman. Her gün onlarca çocukla gülüp oynarken kendi kızından ayrı olmak zor ama hikayedeki küçük kız gibi, cadının oyununu bozmaya da kararlı...

Cadının oyununa gelmek yok
Paylaş

Ekmek ve Gül okuru

Bir alışveriş merkezinde şekerden evin önünde çocuklara komik suratlı heykeller yaptıran Gretel kostümlü kadının masal kahramanlarından daha cesur olacağı gelir mi aklınıza? Animatör Pınar Karaman, “Benim burada topluma açık alanda çalışıyor olmam bile büyük risk ama çalışacağım elbette” diyor. Anne ve kadın olmanın tüm “bedellerini” ödeyen Karaman’ın cesaret ettiği şey ise kendi sıradan hayatını yaşamak!

KADINLIĞIYLA ANNELİĞİ ARASINDA
Açık alanda çalışması risk çünkü eski eşinin nerde olduklarına bakmasızın kendisine şiddet uygulayabileceğini biliyor Pınar. Ameliyat olmasına neden olacak kadar büyük bir şiddet gördüğü erkekten boşanma davası açması  kolay olmamış. Çünkü 18 yaşında evlendiği eski eşi, “kızını bırakır öyle çıkarsın bu evden” diye tehdit etmiş yıllarca. Kadınlık onuruyla evlat sevgisi arasına hapsetmek istemiş Pınar’ı. Fiziksel ve psikolojik şiddet dayanılmaz boyuta geldiğinden Pınar eşinden tek bir şey talep ederek boşanmış: Özgürlüğünü. 7 yaşındaki kızıyla bir hayat kurmaya kararlı genç kadın kendine ve kızına olan sevgisine güvenmiş. Ama Karaman’ın yola serptiği ekmek kırıntılarını kargalar yemiş sık sık. Boşandıktan sonra bile devam eden şiddetten şikayetçi olmak için gittiği karakolda polisler tarafından dalga geçilmiş sözlü tacize uğramış. Eski eşi, kızını yaşadıkları ilin dışına kaçırmak, görüşmemeleri için kırk dereden su getirmiş. En son mahkemede kızının velayetini alarak hepsine cevaplarına vermiş Pınar Karaman.

İŞ YERİNDE AYRI SAVAŞ
Süreç kolay işlememiş elbette. Bitmek bilmeyen dava boyunca 3 kez psikoloğa gönderilmiş. Şiddet uyguladığı hastane raporları ile kanıtlanmış bir erkekten kızının velayetini alabilmek için onu akıl sağlığını sorgulamışlar. Zaten adliyeye de şiddete uğradığında çağırdığı halde gelmeyen polislere de hiç güveni kalmamış: “Polislere güvenmiyorum. Onların bana değil ama benim onlara yardımcı olabileceğime inanıyorum.”
Biz bunları konuşurken şekerden evin önünde çocuklar birikmiş bile. Cadıyı kazana atmışlar, dört gözle Pınar’ın gelip onlara kutlama yaptırmasını bekliyorlar. İlk yıllar sigortası yapılmamış, maaşı doğru düzgün ödenmemiş, yaptığı iş ciddiye alınmamış. Tüm bunlar için, kendini ispatlamak için mücadele etmek zorunda kalmış genç kadın.

BİR KIZIM, BİR DE HUZURUM
Eski eşinin, velayetin anneye verilmesine kolay kolay razı olmayacağı düşüncesinde Pınar, kızıyla beraber yeni bir hayata başlamasının yine de 2 seneyi bulacağını söylüyor. Ama o genç yaşından beklenmeyecek kadar kararlı ve sabırlı. Kızının  bu süreçten ciddi şekilde etkilenmesi sürpriz bir sonuç değil elbette. Anne ve babanın arasında kalma duygusu Pınar ’ın kızında en çok gözlemlediği sorun. İçine kapanmış Eylül, ne söylese annesine karşı kullanılacağını bildiğinden pek konuşmamayı tercih eder olmuş. Karaman, kızını yanına aldığında bu sıkıntıları aşacaklarından emin. Babası izin verirse şayet! Pınar çocuğunu aldıktan sonra eski eşinin baskısının daha çok artmasından endişeli. Eylül’le babasından saklanmak zorunda olduğu kaçamak bir hayat yaşamak istemiyor, kızına her çocuğun hak ettiği o güven dolu ortamı sağlamak bütün  hayali.  Onun her cümlesini umutla bağlamasından etkilenip soruyoruz: Hiç mi vazgeçmiyorsun? Yanıt net: “Vazgeçmem. Çünkü beni hayata bağlayan o. Eylül’den vazgeçmek demek hayattan, yaşamaktan vazgeçmek demek ve ben ne yaşamımdan ne de Eylülden vazgeçmeyeceğim. Tek isteğim kızım ile mutlu ve huzurlu bir yaşam.”

ÖNCEKİ HABER

Meclis, Salı günü tatile giriyor

SONRAKİ HABER

Şehir senin, şehir kadınların !

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...