01 Mart 2014 16:20

Ben bir kadınım ve bir kadını seviyorum ne olmuş?

Yaşamın her alanında ötekileştirmeye, baskı, taciz ve şiddete maruz kalan, öldürülen eşcinsel, biseksüel, travesti, transseksüel (LGBT) bireylerin mücadelesi ile ne kadar yan yanayız? Ya da ne kadar biliyoruz neler yaşandığını? Ne yapıyoruz ya da en azından neler yaşandığından haberdar mıyız sorduk mu kendimize? Ben kendi adıma bu soruları yeteri kadar sormamış olduğumu fark ettim.

Ben bir kadınım ve bir kadını seviyorum ne olmuş?
Paylaş

Duygu Boyraz

Yaşamın her alanında ötekileştirmeye, baskı, taciz ve şiddete maruz kalan, öldürülen eşcinsel, biseksüel, travesti, transseksüel (LGBT) bireylerin mücadelesi ile ne kadar yan yanayız? Ya da ne kadar biliyoruz neler yaşandığını? Ne yapıyoruz ya da en azından neler yaşandığından haberdar mıyız sorduk mu kendimize? Ben kendi adıma bu soruları yeteri kadar sormamış olduğumu fark ettim.
Ne oldu da bunu fark ettin ve sorularını çoğaltmaya başladın derseniz, bu mücadelenin içinde olanlarla temas ettim diyebilirim. Temas ettim, dinledim, duydum ve daha iyi anlamaya başladım. Buna vesile olansa  Hebûn LGBTİ Derneğinin Diyarbakır'da düzenlediği konferansa katılmam oldu. Konferansa katılanların kendi hayatlarından aktardıkları gerçeklikler, toplum, aile, devlet baskısının her çeşidi, ama bu baskıya rağmen var olma mücadeleleri beni oldukça etkiledi.

TANIMAK, DİNLEMEK, ANLAMAK
Yanlış anlaşılmasın, bundan önce de LGBTİ bireylere yönelik ayrımcılığın farkında ve karşısındaydım. Önyargılarım epeydir yıkılmıştı. Verilen mücadeleyi de biliyordum. Ama uzaktan bilmek ve haklı görmek ile gerçekten anlamak, hissetmek ve bağ kurmak arasındaki fark burada bahsetmeye çalıştığım.  
LGBTİ bireylerin örgütlenerek cinsel kimliklerini özgürce ifade edebilmek ve en basitinden hayatta kalabilmek için verdikleri mücadele artık kimsenin arkasını dönüp görmezden gelemeyeceği bir gerçeklik. Üstelik Gezi direnişi ile birlikte, yan yana durabilmenin sayesinde daha yakından tanıyoruz bu mücadeleyi.  
Katıldığım bu konferanstan sonra ve kendime de sorduğum yeni sorularla birlikte yıllardır tanıdığım ama yaşam öyküsünü neredeyse hiç dinlemediğim Özgür ile hayatı üzerine sohbet etmek istedim. Ve bu sohbetle birlikte yaşam öyküsünden kesitleri sizlerle paylaşmak istediğimi söylediğimde bundan mutluluk duyacağını söyledi.  
Özgür fabrikada çalışan bir eşcinsel.  Bir  fabrika işçisi olarak hem emek sömürüsü altında yaşayan bir emekçi, hem de gerek fabrikada gerekse gündelik hayatında ayrımcılık ve ötekileştirmeyle karşı karşıya kalan bir eşcinsel birey...

‘ÖRGÜTLENEREK SORULARIMA CEVAPLAR BULDUM’  
Çocukluğunu küçük bir sehirde geçirmiş Özgür. Cinsel yönelimini bilen yahut fark eden kişiler tarafından ‘hastalıklı’ ya da ‘öcü’ olarak görüldüğünü söylüyor. Yaşadıklarının etkisiyle kimliği ile ilgili kafasında sorular belirmiş Özgür’ün, kendine sorduğu sorulara cevaplarını ise LGBTİ Derneğinde örgütlendikten sonra bulabildiğini ifade ediyor. Yaşamın her alanında örgütlülüğün ne kadar önemli olduğunu da vurguluyor bu nedenle.  
Fabrikalarda çalışma koşullarını, karşılaşılan sorunları, baskıların envai çeşidini biliyoruz. Ama söz konusu eşcinsel bir birey olduğunda, ki bunu açıkça ifade etmiyor olsanız bile, karşılaşılan baskılara ve sorunlara bir dolusu daha ekleniyor. Özgür, çalıştığı fabrikada kendisinin bulunduğu ortamlarda bilinçli olarak “benim çocugum i...ne olsa yemin ederim evlat demem keserim” gibi çirkin imalar yapıldığını anlatıyor.  “Doğru düzgün giyin kadın mısın erkek misin belli değil. Buranın kuralları var” diyen bir patronu var. Ve patronu tarafından sık sık psikolojik tacize uğradığını anlatıyor. Hatta sırf patronun istediği gibi giyinmediği için fazla mesai ücretleri verilmeyerek bir nevi cezalandırıldığını anlatıyor Özgür.
Cinsel yönelimini ailesi ile paylaşamamış. Ailesine bunu anlatmaya çalışması ya da ailesinin bir şekilde cinsel kimliğinin fark etmesi durumunda bunu asla kabul etmeyeceklerini söylüyor. İşyerinde de bu nedenle işinden olacağı endişesini taşıyor.
Sohbetimiz sırasında hiç unutamadığı anılarından birini de paylaşıyor Özgür. Lise yıllarında annesi Özgür’ü düğüne götürmek istemiş, ama kendi istediği şekilde giyinmeye de zorlamış onu. Özgür de annesinin istediklerini giymek zorunda kalmış giderken. Gelen geçen herkesin kendisine imalı iltifatlar ettiğini söylüyor. Üstelik hoşlandığı kişi de o düğündeymiş.  O gün yaşadığı utanç nedeniyle sabaha kadar yatakta ağladığını anlatıyor.  “Bunun ne kadar acı veren bir durum olduğunu kimse anlayamaz” diyor. Hala sevgilisi ile sokakta yürürken sürekli tacize uğradıklarını anlatıyor. Hatta bu tacizlerin birinde kendisine bir erkekle cinsel ilişkiye girerse 'düzeleceği' söylenerek darp edilmiş.  
LGBTİ bireylerin yaşadıkları sorunlar da kadın sorunu, Kürt sorunu, inanç özgürlüğü sorunu gibi bütün güncelliği ve yakıcılığı ile karşımızda. Bütün bu sorunlar birbirinden ayrı gibi gözükse de aslında birbiriyle bağlantılı. Bunun temelinde egemen sistemin kendisi gibi olmayanı ötekileştirme yok sayma politikası yatıyor. Örgütlenmek, tüm bu sorunlara duyarlılık ve dayanışma ruhu ile yaklaşmak için farkında olmak anlamaya çalışmak kadar, daha çok öğrenmeli, temas etmeli ve tanımalıyız da...

Aileler buluşuyor, mücadele ediyor
LGBTİ bireylerin yaşadıkları sorunların başında kimliklerinin aileleri tarafından kabul edilmeme sorunu geliyor. Hatta bizzat aileler tarafından işlenen ya da azmettirilen birçok cinayet var. Kimi ailelerse cinsel kimliğini açıklayan çocuğunu reddediyor.  Fakat bir taraftan da bazı aileler var ki çocuklarının cinsel kimliklerini kabul edip sahiplenerek kendi aralarında örgütleniyorlar, LGBTİ mücadelesinin çok önemli bir parçası oluyorlar. Başta sadece bir gönüllü annenin başlattığı bu örgütlenme mücadelesi, annenin Lgbti dayanışma derneklerinin etkinliklerine katılmasıyla genişlemiş. Bu etkinliklerde bir çok aile birbiriyle buluşma şansı yakalıyor ve aileler  Listag (LGBTİ aileleri) çatısı altında örgütleniyorlar. LGBTİ bireylerin aileleri bu sorunlarla ilgili olarak neredeyse ülke ülke geziyor ve diğer ülkelerdeki LGBTİ aileleriyle temas kuruyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Öğrenilmiş çaresizlik

SONRAKİ HABER

Partiler anlaştı, bayrak asılmayacak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa