01 Mart 2014 06:00

Ölmek, uyumak sadece

Tracy Letts’in Pulitzer ödüllü tiyatro oyunundan John Wells’in yönetmenliğinde beyazperdeye taşınan hikayenin merkezinde yer alan ve daha filmin hemen başında Violet Weston’un kayıplara karışan kocası Beverly rolünde Sam Shephard’i görür görmez, nasıl bir referansın bizi teslim alabileceğine dair fikir yürütmeye de koyuluyoruz.

Ölmek, uyumak sadece
Paylaş

Kadir AKBULUT
İstanbul


Tracy Letts’in Pulitzer ödüllü tiyatro oyunundan John Wells’in yönetmenliğinde beyazperdeye taşınan hikayenin merkezinde yer alan ve daha filmin hemen başında Violet Weston’un kayıplara karışan kocası Beverly rolünde Sam Shephard’i görür görmez, nasıl bir referansın bizi teslim alabileceğine dair fikir yürütmeye de koyuluyoruz. Öyle ki, yetmişlerin sonunda ‘Gömülü Çocuk’ oyunuyla pulitzer ödülü almış olan Shephard’ın, sözünü sakınmayan ve Amerikan kültürüne dair önemli tespitlerle bezeli eserlerinin varlığı, -bilhassa, ülkemizde de sahnelenmiş olan ‘Aşk Delisi’oyunu-  böylesi bir bakış açısı üretmenin haklı gerekçesi oluyor. Geriye de, Gustavo Santoalalla’nın müziği eşliğinde Weston ailesinin uzun hayatlarının kısa izdüşümünü; Meryl Streep ve eşlikçilerinin usta işi teknik oyunculuklarından oluşan ‘Aile Sırları’ filmi boyunca izlemek kalıyor.
Filmin henüz başında, Beverly, hizmetçiyle şiirsel bir edayla işe alım öncesi konuşması yaparken, Violet’le olan ilişkisine ve yaşamlarına ait ipuçlarını da vermiş oluyor. Anlıyoruz ki, kendi görevini yapacak birini bularak gönül rahatlığıyla çekip gitme düşüncesinde. Her ne kadar gidişine herkes aynı yorumu getirse de, o yıllarca içki şişeleriyle paylaştığı dertlerine artık ihtiyacı da kalmadığından olacak, başka bir tercihin arifesinde…

TAŞLAR MASAYA DÖKÜLÜYOR

Weston’ların üç kızı, her birinin de bambaşka hayatları vardır. Babanın gidişinin, göçme ile neticelendiğini anlamaları, teyzelerinin de dahil olmasıyla cenaze yemeğinde onları bir araya getirir. Masa, yemeklerin içinde saklı korku ve kırılganlıkların yanında yeterince eşhas çeşitliliği de barındırır. Karen Weston, çapkın nişanlısıyla, Barbara Weston, ayrıldığı eşi ve kızıyla, Ivy Weston, kuzenleri Küçük Charles’in yanı sıra teyzeleri ve eniştelerinin de iştirakiyle her telden insan. Kadınların fevri tutumlarına karşıtlık oluşturan daha naif erkekleriyle taşların ardı ardına ortaya döküldüğü bir yemek masası. Beverly, geride bıraktığı ailesine kötü bir sürpriz, bir oyun hazırlamış da, onlar bir araya gelip kendi gizli kapaklı meselelerini ifşa etsinler istemiş gibi. Ama bilemediği bir şey de vardır hani. Karısı, bilgelik tahtına oturmuş ailede olup biten ne varsa gözlemiş durmuş. Ama geçmişi unutup, uzanmak, uyumak istiyor. Ağzına hapları birer birer tıkarken de bunu içten içe kızları için kızları adına yapıyor.
Aile bireylerinin kendi aralarındaki tüm konuşmaları, yaşanmışlıklarının karakutusunun ele geçirilip dinlenmesini andırırcasına filmi ilmik ilmik dokuyor. Beverly’nin kutusu bu. Bir nevi ondan arda kalan kanıt deposu hüviyetinde. Bıraktığı onlarca kitabının aksine.  Bütün o kütüphanesinin hiçbir rafında yer almayan ama aile fertlerinin dimağında yer bulmuş kanıtlar. Biriktirdiği raflar dolusu kitabına suç atan da oluyor, yazdığı kitabı adamış olduğu kişinin kinayeli bir kahkahayla onu yâd etmesi de. Barbara’nın sözleri de ailenin karamsarlığına ayna tutuyor: “Şükürler olsun, geleceği bilmiyoruz. Yoksa kimse yataktan çıkmazdı.”

ÖNCEKİ HABER

Dönüşüm Muhteşem Olacak!

SONRAKİ HABER

Şenlikçi’nin peşinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...