28 Şubat 2014 06:00

Hakkımızı alana kadar!

Bayrampaşa’da bulunan Narin Tekstil Karaca Fabrikası önünde 17 gündür hareketlilik var. İki işçi, Ramazan Turhan ve Yusuf Ceviz üzerlerinde önlüklerle fabrika önüne kurulu direniş çadırında bekliyor. TEKSİF’e üye oldukları için işten atılan işçiler, sendikalı çalışma hakkını alana kadar direnmekte kararlı. Turhan ve Ceviz’le direnişi ve yaşamlarını konuştuk.

Hakkımızı alana kadar!
Paylaş

Özgür ÖZDEMİR
İstanbul

Bayrampaşa’da bulunan Narin Tekstil Karaca Fabrikası önünde 17 gündür hareketlilik var. İki işçi, Ramazan Turhan ve Yusuf Ceviz üzerlerinde önlüklerle fabrika önüne kurulu direniş çadırında bekliyor. TEKSİF’e üye oldukları için işten atılan işçiler, sendikalı çalışma hakkını alana kadar direnmekte kararlı. Turhan ve Ceviz’le direnişi ve yaşamlarını konuştuk.

Hep İstanbul’da mıydınız?
Ramazan Turhan: Küçük yaşta Kayseri’den İstanbul’a göçtük. İstanbul’a ilk geldiğimde çeşitli işlerde çalıştım sonra triko sektörüne başladım. Yaklaşık 20 yıldır triko sektöründeyim. Son 10 yıldır da Karaca’da dokumacı olarak çalışıyordum.
Yusuf Ceviz: Giresunluyum ama doğma büyüme İstanbulluyum. 41 yaşımdayım, 25 yıldır işçilik yapıyorum.Son 6 yıldır Karacada dokumacılık yapıyordum.

Eşiniz çalışıyor mu?
R.T: Eşim bir okulda hademe olarak çalışıyor. Ama şu anda o da işsiz. Taşeronda çalıştığı için 3 ay çalışıyor 2 ay çalışmıyor. Üç de çocuğumuz var.
Y.C: Eşim de 15 yaşından beri işçilik yapıyor, römeyözcü. Son 2 yıldır çalışmıyor, 15 aylık bir çocuğumuz var. Üç yıl önce eşim işten atıldı. Şahit bulamadığımız için dava açamadık. İşçilik bizim için ücretli kölelik aslında. Bazen de böyle ücretsiz kölelik.

Neden sendikaya üye oldunuz?
R.T: 2010’da sendika ile tanışmadan önce çalışma koşullarımız gündüz 10, akşam vardiyası 14 saatti. Ücretlerimiz maaş bordrolarında eksik gösteriliyordu. Biz içerde sendikalaşmaya başlayınca Merter’de de Teksim fabrikasında sendikalaşma mücadelesi başlamıştı. Bizde o dönemde baskılar arttı. Teksim işçileri bizim fabrikanın önüne gelmişlerdi destek için o dönemde. İşveren kendini daha iyi göstermek için fabrikayı 8 saate döndürmek zorunda kaldı.
Y.C: Birçok şey gördük. Sigorta primleri eksik yattı, eksik ücret aldık.

Daha önce bir direnişte bulundunuz mu?

R.T.: Ben daha önceleri bir fabrikada direniş gördüğümde bunlar ateist, dinsiz, komünist diyordum. Ama şimdi ben direniyorum. Bunu bize öğreten patronlar oldu. Sağ gelenekten geldiğimiz için nerede direniş hak alma mücadelesi olsa patronlar, bunlar dinsiz, komünist diye anlattılardı. Desteğe gittiğim ilk direniş Teksim direnişiydi. Orada rkadaşlarım olduğu için ziyarete gitmiştim. Dayanışmayı ve arkadaşlığı gördüm.
Y.C: Daha önceleri ben de direnen işçilere farklı gözle bakıyordum, “bölücüler” gibi. Şimdi patronların gözünde biz bölücü olduk.

Direnişe işten atıldıktan bir hafta sonra çıktınız. Neden?

R.T: Bunun nedeni sendikanın ilk etapta çadır kurmak istemeyişiydi. Biz baskı yaptık, çadır kurmak istediğimizi ve direneceğimizi söyledik. Bizden önce de bir çok arkadaşımız işten atıldı. Birçoğunun mahkemeleri sonuçlandı. En son aldığımız iyi bir haber de, daha önce atılan iki arkadaşımız işe iade davalarını kazandılar. Patron 15 gün içinde onları işe almak zorunda, pazartesi günü işbaşı yapmak için gelecekler.

ÖNCEKİ HABER

İşçilerden Başbakana özel karşılama

SONRAKİ HABER

Altyapı iki yıldır neden sağlanmadı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...