13 Haziran 2011 11:35

Üreticiyi duyan yok mu?

31 Mayıs günü Hopa da suyuna, çayına, yaşamına sahip çıkmak için daha düzel bir gelecek mücadelesi verdiği için polis darbeleri ve biber gazından etkilenerek hayatını kaybeden Metin Lokumcu Abimizi saygı ile anıyoruz…Bu yıl biraz geç başlayan çay sezonun ardından geçte olsa açıklanan ça

Paylaş
ÇAĞDAŞ ÇAVUŞOĞLU

Bu yıl biraz geç başlayan çay sezonun ardından geçte olsa açıklanan çay fiyatı üreticiyi yine mağdur durumda bıraktı. Çayın bu yıl ki fiyatı 98 kuruş taban fiyat 12 kuruş destekleme primi ile birlikte 1.10 Lira olarak belirlendi. Peki bu para ile kim nasıl geçimini sağlayacak veya sağlayabilecek mi? Bu tutar, çaydan geçimini sağlayan hiçbir aileye yetmeyecek ve de yetmemekte. Hele birde öğrenci okutan aileler için oldukça az bir rakam. Sabahın altısın da kalkıp akşam altıya kadar yağmur çamur demeden çay toplayan genç yaşlı herkes emeklerinin karşılığını alamamaktan şikayetçi. Çay fiyatını açıklayan Methi Eker %10 artış olduğunu söylerken acaba geçen yıl ki fiyatı biliyor muydu? Geçen yıldan sadece 10 kuruş bir artış oldu ve bu artışın çok büyük bir artış olduğunu söylemekte. Benzin ve mazot yüksek fiyatlarda artmışken çayın fiyatı geçen yıldan 10 kuruş daha fazla ve bunu müjde olarak halka söylüyorlar. Çay üreticilerini, bitirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Çay üreticilerinin önüne kota konarak üretimi arttırmaları engelleniyor. Üstelik her yıl üreticinin toplam çayından belirli bir oranda çay kesilmekte, çayı alınmamakta, kotası düşürülmektedir. Çayı satarken kontenjan kullanılmakta ve bu da çay hasadının uzun sürmesine neden olmaktadır. Şu anki durumda dönüm başına 10 kilo çay alınmakta ve bu oran daha da aşağıya düşebilir. Seçim propagandalarında bütün partilerin ağzında Çaykur'u özelleştirmeyeceğiz vaatleri olsa da her dönem olduğu gibi bu dönem de Çaykur'un özelleştirileceği kulaktan kulağa yayılıyor.  Gerçi şu haliyle de Çaykur, çay üreticisini özel sektörün eline mahkum etmektedir. Günlük çay alımını ve kotayı kısarak özel sektörün insafına bıraktı üreticileri. Özel sektöre çay satan üreticilere firmalar şunu demekte; çayının %40'na kuru çay yani içtiğimiz çay, %60'na ise para öderim. Böyle bir iş olur mu? Özel sektörün çaya biçtiği fiyat ise çok daha kötü. 60 kuruştan başlayıp 75 kuruşa kadar çıkmakta ve "ister çayını sat, istersen satma" denilerek üretici bu duruma mahkum edilmektedir. Sermayenin başbakanı 2002 seçimlerin de çayı 1,5 lira yapacağını söylüyordu. Üzerinden kocaman 9 yıl geçti ama hala daha çay fiyatı 1,5 lira olmadı. Tüm bu olumsuzlukların yanında iyi haberler de var. Birçok üretici köylü, Tüm Üretici Köylüleri Sendikası'nın çalışmasına katılıyor, kurultay düzenliyor, örgütlenme çalışmasını hızlandırıyor, sendikalarına sahip çıkıyor. Şimdi biz gençlerin de çayımıza gereken değerin verilmesini sağlamak için sendikaya, örgütlülüğe sahip çıkmamız gerekiyor. Yaşan sorunlardan şikayet etmek hiçbir işe yaramıyor. Örgütlenmekten başka çaremiz yok…
Tıpkı Metin Lokumcu gibi; çayımıza, suyumuza, doğamıza sahip çıkacağız. AKP'nin terörüne karşı Metin Öğretmenden öğrendiğimiz gibi yılmayacağız, sinmeyeceğiz. Karadeniz'in hırçınlığını, isyanını bastıramayacaklar!

ÖNCEKİ HABER

Yeni bir Anayasa, mümkün mü?

SONRAKİ HABER

Üvey evlat MYO'lar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...