24 Şubat 2014 14:40

Askerden AİHM'e 'savaş suçu' itirazı

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde 26 Mart 1994'te 38 kişinin ölümüyle sonuçlanan hava bombardımanı nedeniyle verdiği tazminat cezasını temyiz etti.

Askerden AİHM\'e \'savaş suçu\' itirazı
Paylaş

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde 26 Mart 1994'te 38 kişinin ölümüyle sonuçlanan hava bombardımanı nedeniyle verdiği tazminat cezasını temyiz etti. AİHM'nin tarihinde bir ülkeye verdiği en yüksek ceza olan 2 milyon 305 bin Euro tazminata yapılan itirazın gerekçesi ise dava dosyasında Cenevre Sözleşmesi'ne yapılan atıf ve PKK'lilerden "özgürlük savaşçısı" olarak söz edilmesi oldu. Diğer yandan Genelkurmay'ın AİHM'nin kararına yaptığı itiraza ek olarak, "Terörle mücadele eden komutanlarımız ileride savaş hukuku ihlalinden yargılanır" uyarısı yapması dikkat çekti.

ADALET BAKANLIĞI TALEP GENELKURMAY'DAN GELDİ

AİHM cezasının ardından geçmişle hesaplaşma atmosferi nedeniyle Türkiye'nin cezayı kabullenip tazminatı ödemesi bekleniyordu. Ancak geçen hafta Adalet Bakanlığı karara itiraz ederek dosyayı Büyük Daire'ye taşıdı. Adalet Bakanlığı yetkililerinin ise itiraz talebi Genelkurmay Başkanlığı'ndan geldiği öğrenildi. Genelkurmay'ın itirazının da 2 nedeni olduğu bunların; dava dosyasında PKK'lilerden "özgürlük savaşçısı" olarak söz edilmesi, AİHM'nin kararında savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmesi'nin ilk 3 maddesine atıfta bulunulması; sıcak çatışmalarda uyulması gereken asgari kurallara işaret edilmesi. Genelkurmay hukukçularına göre bu atıf "Gelecekte terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uluslararası ceza mahkemelerinde sanık yapılmasının önünü açabilir" olduğu ve bunun da kabul edilemez olduğu belirtildi.

BOMBARDIMAN'DA 38 KÖYLÜ KATLEDİLDİ


Şırnak'a bağlı Kuşkonar ve Koçağılı köylerine 26 Mart 1994 günü Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait F-16 uçaklarıyla yapılan bombardımanda 38 kişi katledildi, onlarca kişi yaralandı. Köyler gördüğü büyük hasar nedeniyle yaşanılamaz hale gelirken, çok sayıda hayvan da telef oldu. Göç eden köylüler, bir daha köylerine dönemedi. Konu mahkemeye taşındı. 2004 yılında köylüler bombalamanın askeri uçaklardan yapıldığını bildirdi ve soruşturmanın bu şekilde derinleştirilmesini istedi. Ancak dosya 10 yıl, Şırnak Savcılığı, Diyarbakır Askeri Savcılığı ve Özel Yetkili Mahkeme arasında gidip geldi ve sonuç alınamadı. Köylüler, konuyu 2006'da AİHM'ye taşıdı.

HÜKÜMET'TEN 'PKK YAPTI' SAVUNMASI

AİHM'de savunma yapan hükümet, köyün Newroz'u kutlamaya karşı çıktıkları için PKK tarafından bombalandığını ileri sürdü. Ancak köylülerin avukatı bombardımandan az önce uçak sesleri duyulduğunu ve o sırada köylerde PKK'lilerin bulunmadığını iddia etti. 2012'de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, olayın yaşandığı saatte, 2 uçağın bölgede olduğunu kanıtlayan belgeleri de AİHM'e gönderdi. AİHM, 11 Kasım 2013 günü davayı karara bağladı ve Türkiye'ye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2'nci (Yaşam Hakkı), 3'üncü (İnsanlık Dışı ve Aşağılayıcı Muamelenin Önlenmesi), 38'inci (Davanın Esasının İncelenmesi ve Dostane Çözüm) ve 46'ncı (Yargının Uygulanması) maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle tarihi bir ceza kesti. Başvuru sahibi 38 kişiye toplam 2 milyon 305 bin Euro tazminat ve 5 bin 700 Euro mahkeme masrafı ödeme cezası, AİHM tarihinde bir ülkeye verilen en yüksek cezaydı.

ZAMANAŞIMINA 32 GÜN VAR

AİHM kararında trajik olayda rolü olan dönemin aktörlerinin tamamına işaret etmişti. Davanın zaman aşımına, olayın üzerinden 20 yıl geçmesine de 32 gün var. Dava dosyası hâlâ Diyarbakır'da.

ELÇİ: ASKERİ YETKİLİLER SAVAŞ SUÇUNDAN CEZALANDIRILMALIDIR

Türkiye'nin AİHM'in kararına itirazı değerlendiren dava avukatlarından Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, AİHM 12 Kasım 2013 tarihinde Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde 26 Mart 1994'te 38 kişinin ölümüyle sonuçlanan hava bombardımanına ilişkin verdiği kararın çok önemli olduğunu ifade ederek, "Öncelikle ihlali tespit etti. Savaş uçakları sırasında yapılan bombardıman sonucu 38 yurttaşın kasten öldürüldüğünü ve bunun AİHM sözleşmesinin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesi çerçevesinde ağır bir ihlali oluşturduğuna hükmetti. Bir diğer önemli karar da aynı zamanda bu durumun insani bir hukuk olarak ya da çatışma hukuku olarak bilinen Cenevre Sözleşmesi'nin ortak 3. maddesi çerçevesinde olmasıydı. Bu da uluslararası niteliği olmayan bölgesel çatışmalarda bile tarafların sorumluluklarını düzenleyen bir maddedir. Hiç bir şekilde sivillerin, çocukların, kadınların, yaşlıların sivillerin yaşadığı yerleşim birimlerinin askerler tarafından hedef olamayacağını düzenliyor. Bu insancıl hukukun temelidir. Aynı zamanda Cenevre sözleşmelerinin ortak 3. maddesi'nin ürünüdür" dedi.

'TÜRKİYE'NİN YAPMASI GEREKEN ASKERİ YETKİLERİ SAVAŞ SUÇUNDA CEZALANDIRMAKTIR'

AİHM'in normal şartlarda ihlalleri tespit ettiğini, bu ihlallerin nasıl giderileceğinin taktir yetkisinin de ulusal makamlara ait olduğunu aktaran Elçi, "Ancak bu davada mahkeme farklı bir yol seçti. Hükümetin bu kararın icrası bakımında uçuş faaliyetini gerçekleştiren ve bu talimatı verenlerin personelin tespiti ile onların cezalandırılması için haklarında dava açılması gerektiğine karar verdi. Aynı kararda insancıl hukuku ve çatışma hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmesi'ni de ihlal edildiğini belirttiğine göre o zaman normal şartlarda bunlar savaş suçu işlemişlerdir. Böyle bir anlam çıkıyor. Ve Türkiye uluslararası bir toplumun üyesi olduğuna göre, Cenevre Sözleşmesi Türkiye'yi de bağladığına göre aslında Türkiye'nin yapması gereken öncelikle bu eylemi gerçekleştiren askeri yetkileri etkili bir şekilde savaş suçundan dolayı cezalandırmaktır. Sözleşmeye taraf olan bir ülke bunu yapmadığı zaman uluslararası mekanizmaların yetkisi ortaya çıkar" dedi.

'HÜKÜMET VE GENELKURMAY YARGILANMAKTAN KAYGI DUYUYOR'

Türkiye'nin askerlerin yargılanmasından kaynaklı derin bir kaygı duyduğunu belirten Elçi, "Bana göre bu kişiler ya Türkiye'de bu cezadan yargılanmalı ve cezalandırılmalı ya da yargılanıp cezalandırılmasalar o zaman da uluslararası toplumun rolü ortaya çıkar. BM kriterleri çerçevesinde yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerekiyor. Ama öyle anlaşılıyor ki hükümet ve Genelkurmay bundan derin kaygı duyuyor. Ne yazık ki 90'lı yıllarda bunun gibi savaş suçu oluşturan ağır suçlar işlendi ama ne yazık ki bu suçları işleyen failler yargı önüne çıkarılmadı. Bu karara karşı itiraza gidileceğini biliyorduk. Bunun için bizim de çalışmalarımız var" şeklinde konuştu. (DİHA)

 

ÖNCEKİ HABER

Soçi 2014\'ün iz bırakanları

SONRAKİ HABER

Maraş\'ta MİT Emniyeti bastı iddiası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa