24 Şubat 2014 06:00

1920’ler Almanya’sı ile korkutan benzerlik

Ukrayna’da 23 Kasım 2013’ten beri Kiev merkezli süregelen olaylar uzunca bir süredir toprağın altında gömülü bulunan savaş baltalarının tekrar gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Sürecin ana dinamiklerini kavramak açısından, başından beri olaylara katılanların ezici çoğunluğunu oluşturan bölgelere tarihsel, demografik ve siyasi açıdan mercek tutmakta fayda var.

1920’ler Almanya’sı ile korkutan benzerlik
Paylaş

Okay DEPREM
Kiev


Ukrayna’da 23 Kasım 2013’ten beri Kiev merkezli süregelen olaylar uzunca bir süredir toprağın altında gömülü bulunan savaş baltalarının tekrar gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Sürecin ana dinamiklerini kavramak açısından, başından beri olaylara katılanların ezici çoğunluğunu oluşturan bölgelere tarihsel, demografik ve siyasi açıdan mercek tutmakta fayda var. Gösteriler uzunca bir süre sadece Kiev’in ana meydanında devam ederken, yapılan araştırma ve kamuoyu yoklamaları katılımcıların yüzde 88’inin Kiev dışından olduğuna, başkentin dışından geldiğine işaret ediyordu. Diğer bir taraftan, sokak gösterileri ve meydandaki protestolara iştirak edenlerin yaş ortalaması ise 37’ydi. Yine meydandaki barikatların ardında duranların sadece yüzde 6’sı öğrenci ve yalnızca yüzde 7’si emeklilerden oluşuyordu. Peki Kiev’in merkezini haftalar hatta aylar boyunca kendilerine mesken edenler ülkenin hangi bölgelerinden ve şehirlerinden gelmekteydi?

ÜLKE İÇİNDE SUNİ-ZORLAMA BİR PARÇA: BATI UKRAYNA

Gerek 2004 sonlarındaki turuncu renkli sivil darbe sırasında gerekse en sonraki hadiselerde, görünürdeki protestocuların ve “meydancıların” hatırı sayılır oranı ülkenin batısından ve çok azı da orta kesimlerindeki ufak kent, kasaba ve köylerden gelmekteydi. Bugünkü Ukrayna’nın, Lvov, Lutsk, Rovno, Ternopol, Ujgorod, Çernovtsi, İvana Frankovsk ve Hmelnitkiy gibi batı oblastları (eyaletleri) 2. Dünya Savaşı’nın hemen öncesindeki Sovyet Alman Saldırmazlık Paktı’ndan çıkan Polonya’nın bölüşülmesi kararı uyarınca Sovyetler Birliği’ne geçmişti. Çünkü bu toprakların önemli bir bölümü, o zamana kadar 2 savaş arası dönemde Polonya Krallığı’nın sınırlarına dâhil, bir kısmı ise 1. Dünya Savaşı sonrası varlığı sonra eren Avusturya Macaristan İmparatorluğu’na aitti. Kısacası, günümüzün Batı Ukrayna toprakları aslında yüzyıllar boyunca Polonya ve Habsburg devletleri arasında zamana ve konjonktüre göre, değişik oranlarda paylaşılmıştı. Bundan dolayı da buranın halkı; dilsel, dini (mezhepsel olarak), siyasi, duygusal, tarihsel ve geleneksel olarak Ukrayna’nın başta doğu ve güney eyaletleri olmak üzere, geri kalan bölgelerinde yaşayan ve ağırlıklı olarak Rusça konuşan / etnik olarak Rus olan veya Rusya ile akrabalık bağı bulunan Ukraynalılarla tamamen ayrışmakta, farklılık göstermektedir.

Ukrayna’nın bu, nevi şahsına münhasır bölgesini ülkenin geri kalan kısmından her açıdan ayıran derin farklılığı açıkçası Sovyet dönemi boyunca pek hissedilmedi ve tabiri caiz ise bir nebze örtbas edilmiş oldu. En nihayetinde, savaş sırasında birkaç seneliğine geçici olarak Alman işgali altına girse de, Sovyetler bu toprakları, aynen Baltık ülkelerinde olduğu gibi savaş ganimeti olarak sınırlarına katmıştı. Nasıl ki, Letonya, Litvanya ve Estonya’dan oluşan Baltık ülkeleri Sovyetler Birliği’ni dağılmaya götüren sürecin son ateşleyicileri işlevini görmüşlerse; hem 2004’teki hem de bugünlerde tanık olduğumuz süreçte ülkeyi iç savaş pahasına parçalanmaya götürecek volan kayışları görevini yerine getiren bölgeler de ülkenin batısının söz konusu vilayetleri. 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyet toprakları bünyesinde düşman Alman faşist işgalcileri ile yapılan en büyük işbirliği yine bu topraklarda Stepan Bandera’nın önderliğindeki “Ukrayna Kurtuluş Ordusu” bünyesinde örgütlenmiş Nazi hayranı aşırı milliyetçi sağcılar tarafından gerçekleştirilmişti.  

TARİHSEL OLARAK ANTİ-KOMÜNİZMİN ÜSSÜ

Kısacası tarihsel olarak bugünün Batı Ukrayna’sı anti-komünizmin, anti- Sovyetizmin, anti-Rusçuluğun ve de tabii ki Anti-Rusyacılığın merkezidir ve ana damarını teşkil etmektedir. Bundan dolayıdır ki, 2004 senesindeki Turuncu Darbe’den aldıkları güç ve rüzgârla belli başlı Batı Ukrayna kentleri Stepan Bandera’nın heykelleri ile donatılır, sokak ve cadde isimleri ona göre re-organize edilirken; son üç aydaki gösteri ve olaylarda Kiev’in merkezinde dalgalanan bayraklardan biri de 2. Dünya Savaşı’nda Ukraynalı faşistlerin kırmızı siyahlı bayrağı oldu. Sonuç olarak Baltık ülkelerini konjonktürel olarak topraklarına katmak Sovyetler Birliği’ne nasıl ki tarihsel olarak ölümcül bir bedel ödettiyse, yine aynı yıllarda Batı Ukrayna’yı almış olmak da, bugünün Ukrayna’sına benzer bir fatura çıkarmaktadır.  

BU FİLMİ 1920 VE 30’LARDA ALMANYA’DA GÖRDÜK

Gelin şimdi de, 23 Kasım 2013’ten beri Ukrayna’da şahit olmakta olduğumuz olaylara en çok ve düzenli katılımı sağlayan belirli gençlik kesimlerine mercek tutalım.
Bugün, Ukrayna’nın en azılı faşist, aşırı sağcı ve sağ-popülist fraksiyon ve gruplarının peşine kolaylıkla katılabilen batı ve kısmen orta Ukraynalı gençlik yığınları bizleri ister istemez 1920’li ve 1930’lu yıllar Almanya’sında sonradan Hitler-Jugend (Hitler Gençliği), SA ve SS’lerin ana gövdesini meydana getirecek Alman ergen ve gençlik yığınlarını getirdi. Hatırlanacağı gibi o sıralar ülkenin Bavyera ve Baden Würtemberg gibi en yoksul ve geri kalmış bölgelerinde palazlanmaya başlayan Naziler; fakirlik, açlık, işsizlik, eğitimsizlik kıskacı ve girdabındaki Alman gençlik kesimlerini, her türlü demagojik ve popülist söylemleri ile kandırarak kuyruklarına takabilmişlerdi.

Dahası, moralman ve etik olarak çökmüş ve dejenere olmuş olan küçük burjuva orta yaş kesimleri de; aynı zamanda kendilerine sosyal bir karakter bulmak ve yeni bir aidiyet duygusuyla toplumsal yaşama katılabilmek beklenti ve histerisiyle faşizmin ikinci ana dinamiğini teşkil etmişti.

Bugünün Ukrayna’sının geneli de, özel olarak da daha çok batı kısmının kırsal bölgeleri ve ufak yerleşim birimlerinin gençlik kesimleri uzun yıllardır, çok ağır yoksulluk ve işsizlik baskısı altında fazlasıyla bunalmıştı. De facto devrik iktidar partisi olan Bölgeler Partisi’nin pek umrunda olmayan söz konusu genç nüfus, Ukrayna Komünist Partisi, Marksist Leninist Parti, İlerici Sosyalist Parti gibi oluşumların tarihsel ve ideolojik misyonlarını yerine getirmemeleri neticesinde; “Özgürlük Partisi” başta olmak üzere, muhalefetin sözcüleri pozundaki sağcı faşistler; çok kısa bir süre içinde sayıları on binleri hatta olayların zirve yaptığı son 1 haftada birkaç yüz bin kişiye çıkan kitlesellikteki yığınları siyasi olarak yedekleyip sonra da militarize edebildiler.

Bu benzerlik gelecek adına da endişe verici.

ÖNCEKİ HABER

Esenyurt’ta açılış şenliğe dönüştü

SONRAKİ HABER

Suriye; Hesapları değiştiren ülke

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...