13 Haziran 2011 11:23

Böyleyken böyle…

Bugün televizyonu açamaz gazetelere bakamaz olduk. Tüm haberlerde, tüm manşetlerde AKP-MHP-CHP'nin birbirlerine ağza alınmayacak sözler söylemesini duymaya korkar olduk. Başka sorunlarımız yokmuşçasına, bunları görmezden gelerek, böyle ahlaksızca davranmaları, bu seçim döneminin en büyük fiyaskosudur. Gör

Paylaş


Eğitim

Eğitim sistemi skandal sınavlarla delik deşik olmuştur. Sınavların adı değişirken içeriği hep aynı kalmaktadır. Yandaşsan kopyalar şifreler ayağına kadar gelmekte, yandaş değilsen sınava çalışsan bile kar etmemektedir. Hatta gençler biraz hakkını aramak isterlerse, bizzat Başbakan tarafından azarlanıp, tehdit edilmektedirler. Yine Başbakan sokağa çıkanların karşısına da beş bin on bin yandaş genç dikeceğini söylemiştir.

Sınavlardaki şifreler kopyalar yetmiyormuş gibi okullar/üniversiteler ticarethaneye çevrilmektedir. Öğrencilere müşteri gözüyle bakmaktadırlar. Öğretim görevlilerine, öğretmenlere tüccar gözüyle bakmaktadırlar. Bu ticarethanelerde rekabet ortamı kurularak en çok kâr edenin en iyi üniversite/okul olacağı düşünülüyor. Tüm bunlar ortadayken zenginin okuyacağı yoksul emekçinin okuyamayacağı bir sistem yapılmaktadır. Yani paran varsa en iyi ticarethane de en iyi tüccardan en iyi eğitimi görürsün.

İşsizlik/Yoksulluk

Bugün genç nüfus işsizlik oranına baktığımızda %20,6 olarak görüyoruz. Yani her dört gençten biri işsiz… Bugün istihdam yaratmak yerine saçma sapan 'çılgın projelerle' halkın gözünü boyuyorlar. Bizim bundan daha önemli sorunlarımız olduğunu bilmezlikten geliyorlar.

Kendisine üniversite mezunlarının iş bulamadığı söylenince 'her üniversiteli iş bulacak diye bir kaide mi var.' diyor Başbakan. Yine bilindik kabadayı tutumlarını devam ettiriyor.
Gün geçtikçe yoksulluk sınırında olan insanlarımız da açlık sınırının altına iniyor. AKP'nin iktidar olduğu 2002'den bu yıla kadar değişen hiçbir şeyin olmadığı ortadadır. 2011 yılı Mayıs ayı itibariyle açlık sınırı 881 TL, yoksulluk sınırı 2.871 TL buna karşın asgari ücret 629 TL'dir. Diğer düzen partileri gibi AKP'nin karnesine baktığımızda asgari ücret açlık sınırını dahi karşılayamıyor. Ancak bu düzen partileri ve düzen partilerinin politikaları devam ettikçe zenginin daha zengin yoksulun da daha yoksul olacağı aşikârdır.

İnanç

AKP-MHP-CHP 'nin inanç konusunda somut hiçbir adım atmadıklarını görüyoruz.
Başbakan, yine kendi dönemlerinde inanç özgürlüğünün en iyi şekilde sağlandığını söylemektedir. 'Cemevleri cümbüş evleridir.' diyerek Alevilik inancını dışlamaktadır. Bu sözler kendisiyle çeliştiğini ortaya çıkarmaktadır.

Kılıçdaroğlu, inanç konusunda kendinin alevi olduğunu söyleyerek inanç özgürlüğünün iktidar olması halinde çözüleceğini söylemektedir. Kılıçdaroğlu alevi olduğunu her yerde gururla söylüyor fakat Tunceli'ye gittiğinde 'Seyid Rıza'nın adını telaffuz dahi etmiyor. Ne kadar samimi olduğunu alenen ortaya koyuyor.

Özgürlük

Karikatür dergilerine müstehcen bulunduğu için +18 yaş sınırı getiriliyor, basılmamış kitaplar toplatılıyor, yandaş olmayan basının sürekli üstüne gidilip köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor, parasız eğitim isteklerini pankart açıp dile getiren gençler aylarca ceza evinde tutuluyor… Ve tüm bunlar varken AKP'liler meydanlarda mitinglerde kendi dönemlerinde özgürlüklerin arttığını söylüyorlar.

Demokrasi - Demokrasi sorunu…

Bugün AKP ülkede demokrasinin olduğunu, Kürt sorunun çözdüklerini iddia ediyor. 'Mem û Zîn' inin yasağını kendi dönemlerinde kaldırdıklarını, TRT 6'yı kurduklarını ve bugün Kürtçenin serbestçe konuşulduğunu söylüyorlar. Fakat; KCK davasında gözaltına alınan belediye başkanları, taş atan çocukların TMK mağduru olarak ceza evlerine atılması, faili meçhullerin aydınlatılamaması ve bunların üstüne Şerzan KURT, Uğur KAYMAZ, Ceylan ÖNKOL gibi gençlerin faili meçhule kurban gitmesi… Bu ülkedeki demokrasi sorununun çözülemediğinin kanıtıdır.

CHP yeni yeni bir demokrasi sorunu olduğunu ve bunu çözeceğini iddia ediyor. Ve hatta bu iddiasını daha da ileri götürerek 66. maddeyi yani 'Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.' maddesini değiştireceğini seçim vaadi olarak söylüyor. Kılıçdaroğlu başkan olduktan 330 gün sonra 'Kürt' kelimesini ağzına alarak ne kadar samimi olduğunu gösteriyor.

Bir diğer parti MHP'yi konuşmaya bile gerek yok. Her zaman olduğu gibi kafatasçı, milliyetçi anlayışından taviz vermiyor.

Bir başka konu ise seçim barajı… Antidemokratik bir uygulama olmasına rağmen %10 seçim barajı hala kaldırılmamaktadır.

Tüm bu sorunlar ortadayken sermaye partilerinin hiçbir meseleye samimice ve çözüm getirecek bir şekilde yaklaşmadığı görülmektedir. Anadilde eğitim hakkına ve özerklik meselesine sürekli karşı çıkmaktadırlar. Uzlaşmacı müzakereci bir tutum sergilememektedirler. Hala savaşla, şiddetle sorunları çözme eğilimindedirler.
Hal böyleyken AKP-MHP-CHP sadece oy verin iktidar olalım derdindedirler. Fakat bu patron partilerine karşı, halkın ve tüm emekçilerin birlikteliğiyle kurulan EMEK, DEMOKRASİ ÖZGÜRLÜK BLOK'u tek alternatiftir.

Blok adaylarının yanında, bağımsız adayların olmadığı bölgelerde ise EMEK PARTİSİ çatı parti olarak seçimlere girecektir. Kayseri'de de EMEK PARTİSİ'nden bir metal işçisi 1.sıra milletvekili adayıdır. Emekçilerin, işçilerin, gençlerin, ezilenlerin sesinin duyurulması için EMEK PARTİSİ milletvekilli adaylarına desteğe çağırıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Demokrasi denemeleri

SONRAKİ HABER

Balkon yalanları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...