23 Şubat 2014 06:00

Komplo ve iktidar

Biz bütün bir ülke olarak komplo teorilerinin aşığıyız. Komplocu bir neslin ahfadıyızdır, kimse kusura bakmasın. Komplocu düşünce yeni değil; cumhuriyet tarihi boyunca devletin temel politikası oldu.

Komplo ve iktidar
Paylaş

Hakan ERDOĞAN
 

Biz bütün bir ülke olarak komplo teorilerinin aşığıyız. Komplocu bir neslin ahfadıyızdır, kimse kusura bakmasın. Komplocu düşünce yeni değil; cumhuriyet tarihi boyunca devletin temel politikası oldu. Sürekli “şu vatan haini”, “bu bölücü”, “o şeriatçı”, “şu komünist” şeklindeki bazı yaftalamaları uygulamaya koymak üzere her düzeyde halkın karşısına çıktı komplo teorileri. Daha küçücük çocuklarken okul kitaplarında, müfredatta bile hiç eksik olmayan faşizan fikirlerle, son derece tehlikeli duygularla büyüdük. Faşizan akımlara, despotik, sınırlayıcı akımlara eşlik eden paranoyak akımların sadece devlet tarafından üretildiğini iddia etmek yetersiz kalacaktır. Bunlar, toplumlarda çoğu kez sürekli seyir halinde olan bitimsiz şekilde devam eden bir yapı oluştururlar. Mesela bizim toplumumuza bakacak olursak, zaten düşünce akışımızın komplo teorilerinden kurulu bir dizge içinde seyrettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz: Karım beni aldatıyor mu? Bu çocuk benden mi? Çekilen dizilere, filmlere bakın, her gün gazete manşetlerine çıkan tuhaf haberlere. Devamlı kurduğu paranoyak teorilerle ilerleyen, güven duygusundan uzakta kurulan komplo teorileri yabancı düşmanlıkları, inanç kavgaları ile birleşip incelip kopması imkansız koca bir sarmala dönüşüyor.

DAR BİR TAHAYYÜL EVRENİ

Esas olan, yeni olanakların keşfedilmesi, gerçekte açabildiğimiz bir yırtıktan dışarı çıkarak farklı deneyimler elde etmemizdir. Ancak, komplo teorileri yeni olanaklar üretmezler. Olanakları kısıtlarlar, bizleri dar bir tahayyül evrenine hapsederler. Komplo teorisi denilen şeyin özelliği öyle göründüğü halde hayali, tuhaf, insan zihnini zorlayan bir fikir örgüsü halinde seyretmesi değil, aksine bizleri üretimine katkıda bulunabileceğimiz yeni yaratımlardan alıkoymaktır. Burada en çarpıcı örneği tekrar ele almak gerekirse, Tayyip Erdoğan’ın söylediği “Gezi Parkı eylemlerini faiz lobisi yaptı” sözlerine geri dönelim. Eğer kendisi, “Gezi Parkı’ndakiler uzaylıydı, bunların hepsini onlar yaptı” deseydi yine fark etmezdi. Çünkü birbirlerinden çok farklı insanların bir araya gelerek haklarına sahip çıkmaları, eşitlikçi bir ortamda hiçbir menfaat ilişkisi olmaksızın dayanışma içine girmeleri uzaylı olmalarından daha tuhaf bir durumdu başbakan için. İvedilikle toplumun tasavvur sınırlarını, hayallerini zorlayan Gezi Parkı gibi bir hareketten daha kabul edilebilir bir komplo içine mahkum edilmemiz lazımdı. Komplo teorileri, kitlelerin hep örselenmiş, umudunu kaybetmiş yanlarına seslenir. Yığınların tasavvur dünyası ne kadar kısırlaştırılmış, ne kadar yozlaştırılmışsa o kadar etkili olurlar. İnsanların yorgunluklarını, yılmışlıklarını, mücadele yeteneklerini kaybetmelerini, “bunlar hep zaten büyük güçlerin oyunu” veya “her şey gizli güçlerin kontrolünde, biz hiçbir şey yapamayız” şeklinde tezahür eden paranoyak eğilimleri kuvvetlendirirler, onları siyasal alanın dışına iterek, eylemsiz kılarlar.

GERÇEĞİN HAYALİ OLANLA BİRLEŞMESİ

Somut kavramaları, katı bir rasyonalizmi savunmak doğru değil. Bilakis, insanın üç temel düşünce yaratımını temsil eden felsefe, bilim ve sanat da hakikatin ötesindeki arayışlar içindir. Gerçeğin hayali olanla birleşmesi ve bunun bizi sürükleyeceği bir öte-dünyadır önemli olan. Zira, her insanın gerçeklikle ilgili sorunu vardır. Platon’un idealleri, Lacan’ın simgesel sistemi, Baudrillard’ın simulakrası ve daha sayısız kavram, hiç bitmeyecek olan gerçeklik soruşturmasının ürünleridir. Doğal olarak, toplumların da gerçekle ilgili meselesi sürer gider. Öyle olması da gerekir. Öyle olması iyidir. Fantazmalar, hayaller, geleceğe yönelik tasavvurlar her katmanda, her zümrede varlıklarını devam ettirmelidir çünkü. Dinamik, canlılığını koruyabilen bir toplum için bunlar şarttır. Mesela dindar insanlar, İslam peygamberinin zamanında sahabenin nasıl yaşadığı ile ilgili eski söylenceleri taze tutmaya devam ederler. Komünist olan kişiler bir devrim sonrasını hayal etmeyi sürdürürler. Ezilmiş, hor görülmüş kesimler, örneğin eşcinseller saklanmak zorunda kaldıkları halde toplumsal cinsiyetin tartışma konusu olmaktan çıktığı bir ortamda yaşama umudunu taşımayı bırakmazlar. Bütün koşulların yoğun bir gerçeklik içinde netleşebileceği düşüncesi ancak Stalin’ler yaratır. Fakat  her kavramı oluşturduğu etkiyle birlikte değerlendirmek gerekir. Bir sanatçının yazdığı roman, bir ressamın ortaya koyduğu eser bizi özgürleştirmek, yeni düşünce ve duygu üretimlerine davet etmek üzere tasarlanmıştır. Mitoloji, eski destanlar veya geleceğe dönük fütüristik eserler yeni olanaklara dair ilham verdikleri için kitleleri peşlerinden sürüklerler. Oysa ki, komplo teorileri böyle çalışmazlar. Komplo teorileri, gerçeğin sınırlarının genişlemesine, bilincin kendi çeperlerinin dışına taşarak özgürleşmesine izin vermezler. Kitlelerin güvenlerini kırarak, onları aslında sürekli tekrardan ibaret olan korkutucu senaryolara hapsederek iktidarın denetimini güçlendirirler.
Peki, komplo teorileri iktidarlara karşı muhalefet aracı olarak da kullanılmazlar mı? Evet, bazen belirsizliğin toplumlara verdiği zafiyet muktediri yerinden etmek için fırsat oluşturabilir; ama yine sağlıklı bir cemiyeti olanaksız kılarak. İktidarın çok nadir olarak elinden bıraktığı komplocu zihniyet, ancak muhalefetin sonsuza kadar öyle kalacağı düşünülerek hoş görülebilir.

ÖNCEKİ HABER

Aşk’ın değişen yüzü ve her filmine dair

SONRAKİ HABER

Parıldayan metalara inat \'aşk örgütlenmektir*\'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...