22 Şubat 2014 06:00

Kayseri’ye sendika gelmiş ama hep patronlar getirmiş

Sendika, Kayserili işçiler için yabancı bir kelime değil. Önemli fabrikaların hemen hepsinde sendika var. İşçiler çoğu Hak-İş’e bağlı bu sendikaları patronların getirdiğini söylüyor. Ancak mücadele eğilimi geliştikçe, işçilerin kendi sendikalarını örgütleme çabası da artıyor.

Kayseri’ye sendika gelmiş ama hep patronlar getirmiş
Paylaş

DOSYA: KAYSERİ'NİN İŞÇİ YÜZÜ

Hazırlayanlar: Muzaffer Özkurt/Ümit Kartal

Sendika, Kayserili işçiler için çok da yabancı bir kelime değil. Çünkü başta Boydaklar olmak üzere Kayseri’nin önde gelen fabrikalarının hemen hepsinde sendika var. Çoğu Hak-İş’e bağlı sendikalar: Öz Ağaç-İş, Çelik-İş, Öz İplik-İş... “Neden Hak-İş?​” diye sorduğumuz işçiler, istisnasız “Çünkü Boydak böyle istedi” yanıtını veriyor. Kimi testil fabrikalarında ise Türk-İş’e bağlı TEKSİF örgütlü. Bazı büyük metal fabrikalarında da Türk Metal var.

“Ancak işçiler bu sendikaları kendi sendikası olarak görmüyor” diyor Öz Ağaç-İş üyesi bir işçi, “İşçiler sendikacıları ve işyeri temsilcilerini patronun ustabaşısı olarak görüyor.” 

İYİ ÇALIŞANA SENDİKA ÖDÜLÜ

Böyle düşünmekte haksız değiller. Asgari ücret seviyesini geçmeyen sözleşmelere, ağır koşullara, iş kazalarına ses çıkarılmaması bir yana, üretimin patronun istediği gibi gitmesi için dahi sendika kullanılıyor. Çelik-İş’in olduğu Kumtel’de yaşananlar oldukça çarpıcı. Sendikalı işçilere daha yüksek ücret ödenen Kumtel’de işçilere “İyi çalışırsanız siz de sendikalı olursunuz” deniyor. Sendikalı işçilerin Çelik-İş’le ilişkisi ise vahim. 10 yıllık bir işçi “Sendikaya sadece üye olurken gittim bir daha da görmedim” diyor.

KARA LİSTE TEHDİDİ

Karsu’da çalışan işçilerin anlattıkları da benzer. Fabrikada örgütlü TEKSİF’in Şube Başkanı 40 yıllık bir sendikacı. 15 yıllık bir işçi onu görebilme şansına sadece 4 kez erişmiş. Tepkisini şöyle dile getiriyor: “Temsilciler bile fabrikadan yana. Girdi çıktılara karşı dava açıp hakkını alan işçiler işten atıldı, aralarında iş bulamayanlar oldu. Kimse sendikaya gitmiyor, daha doğrusu gitmeye cesaret edemiyor. Bazen diyorum keşke sendikalı olmasaydık da bizi satan olmasaydı. Kendi işimizi kendimiz görseydik.”

İŞÇİNİN DEĞERİ BİR ÖĞÜN YEMEK

Patronların izin vermediği bir sendikal örgütlülüğe imkansız gözüyle bakılıyor. “Biz isteriz ama Boydaklar izin vermez” diyor çoğu işçi. Zaten “Boydakların seçtiği sendikalar” bile patrondan habersiz geldiğinde işçi kıyımı yaşanıyor. İşçiler de tazminatını, haklarını kaybetmek, işsiz kalmak kaygısıyla sendikalaşmaya mesafeli duruyor. Çünkü Kayseri’de işçiler için hep aynı kural işliyor: “1 ay işsiz kalırsan 1 yıl geriye gidersin.” Sendikalar da bu anlayışı kırmak için dayanışma göstermiyor.
Ama ne yaparsa yapsın işçinin durumu düzelmiyor. Mobilya fabrikasında çalışan bir işçinin şu sözleri sömürüyü özetliyor: “Sen 5 dakikada mobilya üretiyorsun ama yarısı kadar ücret alıyorsun. Kalanı patrona… Anlayacağın bir insanın değeri 800 lira. Bu para bir patronun dışarıda bir öğünde yediği yemek kadar.”

İŞÇİ UYANIYOR

İş değiştirmenin, dükkân açmanın, türlü yöntemlerle borç döndürmenin, ek işlerin hatta patronun ve ustabaşının her istediğini yapmanın sorunu çözmediğini giderek daha fazla fark ediyor Kayserili işçiler. Bu uyanış hali beraberinde mücadeleyi de getiriyor.
Düşük ücrete ve yaşanan iş kazalarına karşı iş durdurma, dayak ve hakaretlere karşı ayağa kalkma, birlik olma çabası ve mücadeleci sendika arayışına son dönemde daha sık rastlanır olmuş.
Yaşadıkları hayatı esir hayatına benzeten Kaysu işçisinin çözüm önerisi de bu yönde: “Bütün işçiler hep beraber 1 gün değil 1 saat iş bıraksa her şey yoluna girer. İşçiler bir araya gelse, birlikte çalışsa sadece Kayseri değil Türkiye de değişir.”


İŞÇİNİN SENDİKASI İŞÇİNİN SÖZÜ

Kayseri’de 2008’den itibaren belli aralıklarla üç işçi kurultayı düzenlendi. Bir öncekine göre daha fazla fabrikadan daha fazla işçinin katıldığı her kurultaydan sonra somut adımlar atıldı. “Kurultaylar uyanış içinde olan, MHP’lisinden tarikatçısına işçiler içinde önemli bir birikim sağladı” değerlendirmesi, bu çalışmaya öncülük eden işçilerin ortak görüşü.
Başından bu yana bu çalışmanın içinde olan Birleşik Metal-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Yakup Aslandoğan’ın kurultaylar ve biriktirdikleriyle ilgili verdiği bilgiler şöyle:

KRİZ TETİKLEYİCİ OLDU

İlk kurultaya Kayseri’deki küçük çaplı işçi kıpırdanmaları, eylemleri ve örgütlenme istekleri üzerinden gidildi. 2006-07 yıllarında bazı fabrikalarda zamlara, AS Royal Metal, Saygın Tekstil gibi fabrikalarda ise işten atmalara karşı işçi yürüyüşleri yapılmıştı. Harb-İş üyesi işçiler içinde sendikal muhalefet yürüten kesimlerin katılımı, Ergün ve Ladin mobilya işçilerinin Türk-İş’e bağlı Ağaç-İş’te örgütlenme çabaları, 150 kişinin izlediği işçi tiyatrosu, 200 işçinin katıldığı TEKEL’e destek toplantıları da bunlara eklenebilir.
Krizin de katılıma etkisi oldu. Başta Boydaklar olmak üzere ikramiyelerin ücrete bölünmesi, kriz döneminde sıfır zam verilmesi, 1000 işçiyi sokağa atan Boydak Holding’in yüzde 13 civarında büyüme açıklaması tepkiyi artırdı. İşçilerin kendi çıkardı ve deneyimlerini aktardığı İşçinin Gündemi gazetesinin de kurultay çalışmasındaki etkisi yadsınamaz. 250 kişinin katıldığı ilk kurultayda TÜMTİS üye ambar işçilerinin örgütlenme ve mücadele deneyimleri diğer işçiler tarafından ilgiyle karşılandı.
CEHA işçileriyle kurultay çalışmaları sırasında kurulan bağ burada perçinlendi. Kurultay sonrasında örgütlenme talebiyle daha çok işçi aramaya başladı, yapılan işçi toplantılarına katılımlar arttı. Örneğin, İpek Mobilya işçilerinin Öz Ağaç-İş’te örgütlenmesi kurultay sonrasında oldu. Bu iş kolunda mücadeleci bir sendika olmadığı için işçiler zorunlu olarak oraya gitti. Hatta sonrasında sendikacıların tutumuna ve imzalanan sözleşmelere tepki gösteren işçiler, bir kaç kez sendikayı bastı.

İŞÇİLER KONUŞACAK VEKİLLER DİNLEYECEK

İkinci kurultay 2011 yılında yapıldı. Mondi işçilerinin zamma karşı oturma eylemi yaptığı, CEHA işçilerinin örgütlenme çalışmasına başladığı ve Kayserili işçilerin ileri kuşaklarının örgütlenme arayışında olduğu bir dönemde yapılan kurultaya 300 işçi katıldı. Bu kurultayın diğerinden farkı şuydu: Evet, mücadeleci sendikacılık ihtiyacı vardı ama işçiler bunun yanı sıra asgari ücret gibi acil ihtiyaçlarına da yanıt verilmesini istiyordu. Bu kez “İşçiler konuşacak vekiller dinleyecek” diye hazırlandık kurultaya. CHP ve AKP’nin Kayseri milletvekillerine ve bugün HDP İstanbul Milletvekili olan Levent Tüzel’e çağrı yapıldı. Sadece Levent Tüzel geldi. Asgari ücret kampanyası için toplanan imzalar Tüzel vasıtasıyla Meclise gönderildi.
Kurultaylar patronların dolayısıyla hükümetin de dikkatini çekti. İkinci kurultay sonrası Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın sekreteri arayıp “Kusura bakmayın katılamadık ama bundan sonra muhakkak katılacağız” açıklamasında bulundu. Tabii bu İşçi Kurultayı’nı patronların hedefi haline getirdi. Nerede örgütlenme çalışması olsa karşısına Öz Ağaç-İş çıkarıldı. CEHA’da olduğu gibi. Metal iş kolu olmasına karşın patronların da desteğiyle üye yapmaya başladı.
Ama bu işçilerin patron yanlısı sendikalara tepkisini artırdı, işçiler içinde mücadeleci sendikalarda örgütlenme eğilimi arttı. Patron yanlısı sendikaların örgütlü olduğu yerlerde de sendika değiştirme eğilimi gelişmeye başladı.

PATRON YANLISI SENDİKALARA ÖFKE

Kurultayların üçüncüsü ise geçen yıl yapıldı. Bu kez sendikasız işçilerin yanı sıra Hak-İş ve Türk-İş üyesi işçilerin de içinde olduğu 450 kişi katıldı. Kayseri bu kurultay öncesinde de önemli eylemlere sahne oldu.
Bunların en öne çıkanı ev aletleri üreten Simfer’de yaşandı. Simfer’in KOSB, serbest bölge ve Kumarlı’da kurulu 3 fabrikası var. İş kazalarının eksik olmadığı fabrikalar, özellikle taşeron firma sahibinin işçilere ettiği hakaret ve dayaklarla anılıyor. Kumarlı’daki fabrikada elektrikçilik yapan bir işçi 100 lira zam isteyince işten atılıyor. Onun yerine ustabaşıyı elektrik işine veriyorlar. Ustabaşıyı elektrik çarpıyor, ölüyor. Bu bardağı taşıran son damla oldu. Yolu kesen işçiler bir buçuk gün çalışmadı. Patron işçilere ‘Ne istiyorsunuz’ diye sormak zorunda kaldı. Simfer’in KOSB’deki fabrikası da bunu duyunca yarı zamanlı iş durdurdu. Taşeron firma sahibi bu kez Simfer’in serbest bölgedeki fabrikasında çalışan bir işçiye, eşinin gözü önünde ana avrat küfür etti. Bunu duyan işçiler ayağa kalktı. 700-800 işçi taşeron firma sahibini linç etmeye kalktı.
Sonuçta hem örgütlenme talebi hem de patron yanlısı sendikacıların tutumu nedeniyle üçüncü kurultaya “İşçiler konuşacak patronlar ve patron yanlısı sendikalar dinleyecek” yaklaşımıyla hazırlandık. “Kurultayın başarılı geçmesinde bu yaklaşımın yanı sıra işçilerin DİSK Genel Başkanının kurultaya gelecek olmasına duyduğu ilginin etkisi var. 


CEHA İŞÇİSİ YENİ BİR YOL AÇTI

DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasının metal büro mobilyaları üretiminde önde gelen firmalardan olan CEHA’da örgütlenmesi Kayseri’de ‘80 sonrası en önemli ve büyük işçi hareketlerinden biri olarak kayıtlara geçti.
İşçi kurultaylarıyla bağlantılı olarak gerçekleşen örgütlenme 2009–10 yılına dayanıyor. Ama CEHA işçilerinin daha öncesinde de örgütlenme deneyimi var. İlk önce Hak-İş’e bağlı Çelik-İş Sendikasını seçmişler. Hemen ardından işçilerle toplantı yapan patron, “Sendikalaşma hakkınız ama yanlış hedef vurdunuz. 3-5 kuruş verip isim listesini satın aldım. Bir daha satılmayacak yere gidin. Şimdi hepinizi işten atacağım” demiş. Dediği gibi listedeki tüm isimler kapı önüne konmuş. Daha sonra olumsuz bir Çelik-İş deneyimi daha yaşayan CEHA işçileri, İşçi Kurultayı’yla birlikte Birleşik Metal-İş Sendikasıyla bağ kurdu. 

3 YIL SÜREN GİZLİ BİR ÇALIŞMA

Böylece 3 yıl süren gizli bir örgütlenme çalışması başladı. Her bölümdeki işçilerin temsiliyle 25 kişilik bir komite kuruldu. Çoğunluk yakalanınca yetki başvurusu yapıldı. CEHA’daki sendikalaşma sürecinde atılan işçilerin 50 gün boyunca OSB içindeki fabrika önünde yaptığı direniş, Kayseri’de büyük ses getirmiş ve ileri işçi kesimi içinde Birleşik Metal-İş’in dolayısıyla DİSK’in bir seçenek haline gelmesini sağlamış.
Patron son olarak, Birleşik Metal-İş’in örgütlülüğünü kırmak için iş kolunda olmadığı halde Hak-İş’e bağlı Öz Ağaç-İş’i işçilerin karşısına çıkardı. “Patronun sendikasına karşı işçinin sendikası” diyen OSB işçileri, şu an hukuk alanında süren mücadelenin sonucunu bekliyor.

TOPLU OLSUN HERKES MUTLU OLSUN

CEHA örgütlenmesine ve direnişine öncülük eden işçilerden biri neden örgütlendiklerini şöyle anlatıyor: “Özellikle boyahane toz duman. Patronun kardeşi gece vardiyasına bakardı, ağzınla kuş tutsan yaranamazdın. Havalandırma istedik ama oralı olunmadı. 8 yıllık işçiyim 780 lira para alıyordum. Ücretlerin en az 1200-1300 lira olması gerekiyordu. Ama sadece kendime istemiyorum. Ben hep ‘toplu olsun herkes mutlu olsun’ diye düşünürüm.” Sendikalaşma mücadelesinin onun için bir anlamı da “geriden gelenlere, evlatlarına bir şey bırakmak.”
Başka bir CEHA işçisi ise birlik olmanın önemine dikkat çekiyor: “Yukarıda birleşen patronlar aşağıda birlik istemiyor. Çünkü biz aşağıda birleşsek bu kez onlar ayrılacak.”

KAZANIM YETKİDEN ÖNCE GELDİ

CEHA örgütlenmesi işçiler açısından henüz mutlu sonla bitmese de şimdiden kazanımları olmuş. “Kayseri’de hiçbir şey aniden olmuyor. Yavaş ilerliyor. Ama olmaz diye bir şey yok. Bu mücadeleden öğrendiğimiz; sadece fabrikada sendikalaşmak yetmiyor, mahallelere gideceksin, ev ziyaretleri yapacaksın. İşçilerle iç içe olman gerek. Birliği tabanda sağlayabilirsen devamı gelir” diyen işçiler, kazanımlarını şöyle sıralıyor:
* Patron Çerkesdi ve işçilerin çoğu Çerkesdi. Çerkeslerde örf adet baskın olduğu için olmaz deniyordu. Örgütlülüğü ilk bu işçiler başlattı.
* Kötü yemekler iyileşti, hatta balık bile verdiler.
* Ustaların işçilere davranışı değişti.
* 12 saat olan gece vardiyası 7 saate düşürüldü.
* Artık işyerimizde problem yaşadığımızda nereye gideceğimizi biliyoruz.
* Haklarımızdan haberdar olduk.
* Biz birlikte hareket ettiğimizde patronun hareketleri sınırlanıyor. Sana her istediğini yaptıramıyor.

Yarın: Kayseri’de siyaset kazanı kaynıyor

ÖNCEKİ HABER

Ukrayna, Avrupa’nın yeni muharebe alanı mı?

SONRAKİ HABER

AKP yargıda elini rahatlattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa