21 Şubat 2014 18:12

‘İsteğimiz barışa katkı sunmak’

Yoğurtçu Forumu düzenlediği ‘Sanat ve Barış’ adlı söyleşi ile, Sanatçı İlkay Akkaya, Feryal Öney ve Özcan Alper’i Kadıköylülerle buluşturdu.

‘İsteğimiz barışa katkı sunmak’
Paylaş

İlyas COŞKUN
İstanbul


Yoğurtçu Forumu düzenlediği ‘Sanat ve Barış’ adlı söyleşi ile, Sanatçı İlkay Akkaya, Feryal Öney ve Özcan Alper’i Kadıköylülerle buluşturdu.

Barış Manço Kültür Merkezinde Perşembe akşamı gerçekleşen etkinlikte sanatçılar, barış adına sanat yaparken karşı karşıya kaldıkları ilginç anıları dinleyicilerle paylaştı. İki saati aşan etkinlik boyunca Kadıköylüler de birçok soru ve katkıyla söyleşiyi renklendirdi. Söyleşide ortak nokta ise Gezi direnişinin toplum algısında yarattığı değişim oldu.

‘AMAN KOCANIZ DUYMASIN!’

İlkay Akkaya, ilk defa 1988’deki CHP’li bir belediyenin konserinde Kürtçe şarkı söylemeye başladığını, ardından da davaların peş peşe geldiğini söyleyerek sözlerine başladı. Bir defasında yine Kürtçe şarkı söylemesinin ardından şikayet üzerine eşiyle karakola gittiklerini anlatan Akkaya sözlerini şöyle sürdürdü:  “Karakola vardık, kendimizi tanıttık. Ardından benle görüşen polis eşimi dışarı çıkarttı ve kulağıma eğilerek, ‘İlkay Hanım Kürtçe şarkı söylemişsiniz. Belki kocanızın haberi yoktur diye ifade sırasında onu dışarı çıkarttım’ dedi.”

‘UNATAMADIĞIM BİR ACI’


Şimdi dönüp bakınca gülünç durumlar olduğu kadar acı veren olaylarla da karşılaştığını belirten Akkaya başka bir anısını ise şöyle aktardı: “Bir gün konser sonrası, bir dinleyici yanıma gelerek çay içip sohbet etmek istediğini söyledi. Oturduk bir yere, askerden yeni geldiğini söyleyerek unutamadığı ve o günden beri benim de unutamadığım bir olayı anlattı. Benim kül albümüm yeni çıkmış ve bu kişi de askerde albümü dinliyormuş. Bir gün operasyona götürmüşler. Çatışma sonlandıktan sonra ölen gerillaları incelerken birinin çantasında yine benim kül albümüm çıkmış. Bunu dağılmış bir vaziyette bana anlatmıştı.”

‘GEZİ ÖNEMLİ BİR KIRILMA YARATTI’

Kürtlerin yok sayılmadan, bugünkü duruma geldiğini ifade eden Akkaya, zaman içinde bir Türk olarak Kürtçe şarkılar söylemesinden dolayı ayrıca hakaretlere maruz kaldığını belirtti. Bölgedeki hukuksuzlukları yakından takip ettiğini belirten Akkaya ardından sözü Gezi direnişine getirdi. Akkaya, “Gezi, bu ülkede birçok şeyi görünür ve tartışılır hale getirdi” dedi.

Savaşı toplumun var olduğu duruma bir yabancılaşması olarak gördüğünü belirten Akkaya, gerçeklerle tam olarak yüzleşmenin Kürt sorununun çözümü için önemli olduğunu belirtti.

‘İSTEĞİMİZ BARIŞA KATKI SUNMAK’


Daha sonra söz alan Feryal Önel de savaş dönemlerinde basının gerçekleri ne kadar halkla buluşturduğunun da sorgulanması gerektiğini belirtti. Öney, son günlerde okuduğu Kemal Varol’un Haw isimli kitabını örnek vererek, edebiyatın gerçeği çarpıcı bir şekilde sunabileceğini belirtti.

Dinleyicilere Kardeş Türkülerin serüvenini anlatan Öney, hala ‘Nasıl barışacağız?​’ sorusunu sormaya devam ettiklerini, barışa yapabildikleri en ufak bir katkıyı bile önemsediklerini söyledi.

‘MAĞDURUN DA MAĞDURU OLABİLİYOR’

Ön yargılardan arınmanın, dilimizi arındırmanın önemli olduğunu belirten Öney, Diyarbakır’da karşılaştığı bir anıyı paylaştı: Diyarbakır’da bir okula davet üzerine gittik, ilk okul öğrencileriyle buluştuk. Kardeş Türküleri, yaptığı müzikleri anlatırken ne zaman ‘Çingene’ desek ön sıralardan birkaç çocuk kahkahayla gülüyordu. En sonunda ‘Niye gülüyorsun?​’ diye sorduğumuzda, ‘Çingene diyorsunuz ya’ diyip bir daha kahkahayı patlattılar. Yani bu çocukların ailesi Çingenelerle ilgili olumsuz bir şey demese bu çocuklar da bu önyargılarla dolu olmazdı. Mağdurun da mağduru olabiliyor.”

Son olarak söz alan Özcan Alper ise barış meselesinde sanatçılar içinde müzisyenlerin, daha hızlı reaksiyon gösterebilmesi açısından ayrı bir yerde durduğunu belirtti. Alper, “90’lı yıllara nazaran video kamera gibi teknik imkanlar daha da gelişti. Bu, zamanla sinemada da hızlı reaksiyonlar verilebilmesini sağladığı” dedi.

‘KÜRT MESELESİ SİNEMADA NE KADAR GÖRÜLDÜ?​’

Zaman zaman Kürt sorununa değinen sinemaların ‘Yeter artık hala mı bu sorun’ şeklinde eleştirmenler tarafından eleştirilmesine itirazı olduğunu söyleyen Alper, “Mesela 2. Dünya Savaşı sonrası onlarca, yüzlerce film çekilmiştir. Kürt sorununa değinen çalışma sayısı ise 15’i geçmez” dedi.

Kürt meselesine dönük toplumsal algının değişebilmesi adına sanatsal üretimlerin önemli olduğunu belirten Alper, şunları söyledi: “Diğer yandan şunu da söylemek gerekir ki, o acıları gün yüzüne çıkarmak da güç. Gelecek Uzun Sürer filmi için dinlediğim gerçek hikayeleri paylaşmak, hem anlatanlar hem de benim için duygusal açıdan oldukça zordu.” Yaşanan sorunların toplum üzerinde büyük travmalara yol açtığını kaydeden Alper, “Vietnam Sendromunu aşan sonuçlar ortaya çıktı” dedi. Geçmişle yüzleşmenin önemine dikkat çeken Alper, “Geçmişle yüzleşip, gelecek kurmak için bütün politik tahakkümlerden arınarak cesurca meselelerin konuşulması gerektiğini” vurguladı.

‘SİSTEMİN DEĞİŞMESİNİ Mİ BEKLEYECEĞİZ?​’

‘Barış için toplumsal sistem değişmeli mi?​’ sorusu üzerine söz alan Alper bir Kürt çocuğunun kendi anadiliyle eğitim almasının hiçte sistem değişikliğine gerek duyulmadan kolaylıkla çözülebileceğini söyleyerek yanıt verdi. Alper, aynı şekilde Andımızın kaldırılmasını da örnek vererek, yakıcı sorunların ötelenmeden veya geçiştirilmeden çözülebileceğini ifade etti.
 

ÖNCEKİ HABER

İMO Adana Şube görev dağılımını yaptı

SONRAKİ HABER

BES: Fişleme 12 Eylül’ün devamı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...