18 Şubat 2014 07:46

Müzik tiyatrosu bu mu?: 'Çinka'

Her zaman başarılı işlere imza atan Altıdan Sonra Tiyatro, Theater Der Ruhr ile partnerlik ilişkisini bu sezon da sürdürmüş, 2013-2014 sezonu için ortak bir projede birleşmişler.“Müzik tiyatrosu” olarak değerlendirdikleri/belirledikleri türde Lazca “peri” anlamına gelen “Çinka” adlı bir oyun hazırlamışlar.

Müzik tiyatrosu bu mu?: \'Çinka\'
Paylaş

Üstün AKMEN

Her zaman başarılı işlere imza atan Altıdan Sonra Tiyatro, Theater Der Ruhr ile partnerlik ilişkisini bu sezon da sürdürmüş, 2013-2014 sezonu için ortak bir projede birleşmişler.
“Müzik tiyatrosu” olarak değerlendirdikleri/belirledikleri türde Lazca “peri” anlamına gelen “Çinka” adlı bir oyun hazırlamışlar.
Yaratıcı Yazar, Başarılı Yönetmen Yiğit Sertdemir (1979), Koreograf İlyas Odman ve Candan Seda Balaban ile birlikte tasarlamış ve bizzat yönetmiş.  
Karadeniz müziğinin önemli araştırmacılarından olan Arhavili Birol Topaloğlu müzikleri, Yüksel Aymaz ışık düzenini hazır etmiş.  

SERTDEMİR’İ SEVERİM

Anlaşılabileceği gibi, Yiğit Sertdemir benim sevdiğim, takdir ederek izlediğim bir tiyatrocu.
Onun genç yaşta Türk tiyatrosunda marka haline gelişini bugüne değin övünerek izledim ve izlemekteyim.
Gel gelelim, bu kere yaptığı işi (sevmedim demeyeyim, ama) anlamadım.

SESLER VE ŞARKILAR

Tiyatro farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıysa “Çinka” ne anlatmaktadır, anlayamadım.
Tanıtımlarında sözü edildiği gibi “Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nin doğası ve bu doğanın içinde yaşayan insanların sesi, tavrı, yaşamı” anlatılmak isteniliyorsa, anlatılmak istenileni bulamadım.
Topaloğlu’nun Karadeniz coğrafyasından topladığı gerçek sesler ve şarkılar, bu şarkıların Topaloğlu’nun kullandığı beş enstrümanın sesiyle öyküleniyorsa, ben o anlatılan öykülerden hiçbirinin içinden çıkamadım.
Laz mitolojisinin önemli karakterlerinden olduğunu öğrendiğim Çinka ile bir saat on beş dakikalık süreçte bir türlü karşılaşamadım.

NE BİÇİM ORMAN CİNİ BU

Laz masallarında sözü edilen Çinka, bir orman ciniyse; cin dere kenarlarında, mağaralarda ve değirmenlerde dolaşmayı seviyorsa, sahnede devinenlerin fındık çubuğundan üretilmiş çay sepetleri üzerine yatıp, deniz dalgası sesi oluşturmaları dışında masalsı tat alamadım.
Laz halk dansı horonu, bir tabloda nasılsa şöyle bir yakaladım.
Trabzon horonu gibi oynadılar.
İlyas Odman ve Birol Topaloğlu Laz horonlarını Trabzon horonlarından ayıran başlıca farkın horonlara sözlü iştirak edilmesi ve omuz silkme figürünün olmaması olduğunu bilmiyorlar mıydı, şaştım kaldım.
Yüksel Aymaz’ın devingen ışık tasarımını alkışladım.

PERFORMANS SANATI

Performans sanatı, sahne ve gösteri sanatları ile ortak yönler taşımalı, öyle değil mi ama?
Dans, müzik, tiyatro, sirk, jimnastik gibi etkinliklerden, tiyatro performanslarından farklı olmalı, yalan mı?
Anlatılan olaylar (ki Çinka’da bana göre anlatılan bir şey yoktu), illüzyonu değil, olduğu şekliyle olayın kendisini anlatmalı.
Müzik aletlerinin ürettiği seslerin insan kulak duyarlılık bölgesinin büyük bölümünü oluşturduğu düşünülürse, Birol Topaloğlu’nun guda (tulum) ve kemençeden bilerek ürettiği detone (perdesiz anlamında kullanıyorum) seslerin izleyicilerin kulak zevklerini iğdiş etmesi Allah’tan reva mı?
Canım ciğerim Yiğit Sertdemir’in bana bu zulmü yaşatmaya hakkı var mı?

ÖNCEKİ HABER

‘Kutularımızda barış var’

SONRAKİ HABER

Öykü yazarları Diyarbakır’daydı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...