Demokratik Eğitim Kurultayı sonuç bildirgesi açıklandı
Eğitim Sen, 5. Demokratik Eğitim Kurultayı’nın sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, “Eşit yurttaşlık temelinde tüm kültürel farklılıkların kabul gördüğü bir eğitim sistemi ve buna uygun bir öğretmen yetiştirme modeli hayata geçirilmelidir. Türkiye’nin dil hakları ve eğitimde anadilinin kullanılmasını öngören uluslararası sözleşmelere koyduğu tüm çekinceler kaldırılmalıdır” taleplerine yer verildi.
Eğitim Sen tarafından 3-7 Şubat günlerinde Ankara’da yapılan 5. Demokratik Eğitim Kurultayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesinde, Demokratik Eğitim Kurultayı’nın tespit etmiş olduğu sorunların çözümü ve talepleri şu şekilde sıralandı:
* Öğretmenlik mesleğinin piyasa kıskacına alınmasına izin verilmemeli, mesleğin özerkliği savunulmalıdır. Eğitim fakültelerinden mezun olan tüm öğretmenler güvenceli-kadrolu olarak atanmalıdır.
* Eşit yurttaşlık temelinde tüm kültürel farklılıkların kabul gördüğü bir eğitim sistemi ve buna uygun bir öğretmen yetiştirme modeli hayata geçirilmelidir.
* Bir yılı zorunlu olmak üzere iki yıllık okul öncesi eğitim tüm çağ nüfusu çocukları kapsayacak şekilde kamusal, parasız ve anadilinde sunulmalıdır.
* Çocuk emeği sömürüsüne yol açan her türlü eğitim uygulamasına ve eğitim çağındaki çocuklara uygulanan çıraklık eğitimine son verilmelidir.
* Eğitim hakkını garanti altına almak için her tür ve düzeydeki halk/yetişkin eğitimi kamusal ve parasız olarak sunulmalıdır.
* Eğitim, yurttaşların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri ve geliştirebilecekleri bir şekilde düzenlenmelidir. Bu açıdan yurttaşlar eğitimin tüm aşamasında anadillerini kullanabilmelidirler.
* Türkiye’nin dil hakları ve eğitimde anadilinin kullanılmasını öngören uluslararası sözleşmelere koyduğu tüm çekinceler kaldırılmalıdır. Türkiye’de azınlık okullarına yönelik tehdit algısı değişmeli ve bu okullara yönelik ayrımcı uygulamalara son verilmelidir. Anayasa toplumun çokkültürlü-çokkimlikli yapısı dikkate alınarak hazırlanmalı, Anayasanın vatandaşlık tanımında her hangi bir etnik vurgu olmamalıdır.
* Kapitalist anlayışlara paralel şekilde hazırlanan ve dayatılan programlara ve ders kitaplarına karşı bilimsel, demokratik, laik, bireyin yanı sıra aynı zamanda toplumsal faydayı da gözeten, insan hak ve özgürlüklerine dayalı düzenlemeler savunulmalıdır. Bu çerçevede yaratıcı ve eleştirel düşünen, üretici, çevre bilincini kazanmış, toplumsal sorunlara duyarlı, ekolojist, kendine güvenen, demokrasiyi özümsemiş, insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan, eşitlikçi, adalet duygusu gelişmiş bireylerin yetiştirilmesini hedeflenmeli, örgütümüz bu yönde üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmelidir.
* Bireyi nesneleştiren, ötekileştiren, görünmez kılan, kendine yabancılaştıran hiçbir eğitim uygulamasının varlığı kabul edilemez. Aynı zamanda ılımlı İslam ve neoliberal politikaların tahribatına tepkisiz bir toplum inşa etme ve toplumsal muhalefetin susturulması için dindar nesil yetiştirme amaçlı bir eğitim laik, demokratik, sosyal hukuk devletinde yer alamaz. Bu nedenle zorunlu ve seçmeli din dersi uygulamalarına son verilmelidir. Eğitim yapı, içerik ve pedagojik pratikler açısından bilimsel temele dayalı olmalıdır.
* Herkes sanatla uğraşabilir, herkes sanat yapabilir ilkesi temel alınmalıdır. Nitelikli ve çok boyutlu sanat eğitimi estetik eğitim odaklı ve kamusal olmalıdır.
* Ders kitaplarında gözlenen tek düzelik son bulmalı, ders kitapları içerik ve biçimsel özellikler açısından bilimsel, sistematik ve öğrenciye göre olmalıdır.
* İster özel güvenlik adı altında isterse polisin üniversiteye serbestçe girişi şeklinde oluşan sözde güvenlik önlemlerinden vazgeçilmelidir.
* YÖK derhal kapatılmalı, üniversitenin varlık nedenini güvence altına alan demokratik öz yönetim, öz denetim ile kamusal kaynaklı finansman modelli üniversite hayata geçirilmelidir.
* Son dönem kadın -erkek yurt binalarının birbirinden kilometrelerce uzağa taşınması gibi muhafazakâr uygulamalar derhal sonlandırılmalıdır.
* Kadınlara, LGBTİ’i bireylere, yok sayılan halk, kültür ve inançlara yönelik ayrımcı uygulamalar son bulmalı, pozitif yönde düzenlemeler yapılmalıdır.
* Güvenli internet sağlamak ya da başka görünen adlarla öğrencilerin erişimlerine getirilen kısıtlamalar konusunda yasaklamaya değil, bilinçlenmeye-bilinç artırmaya dayalı demokratik çözümler geliştirmelidir. Öğrencilerin, temel bilgi alma haklarını da kısıtlayan toptancı çözümlerden kaçınılmalıdır.
* Eğitim çalışanlarının erişimlerinin artırılması ve diğer olanaklar bahane edilerek tam zamanlı- 24 saat çalışan emekçilere dönüştürülmesi yönündeki gelişmelere dikkat çekilmeli ve emek sömürüsü yaratan ve kişilik bozulması ya da değişimini zorlayan denetim, çalışma usulleri yerine insanlaşma, özgürleşme potansiyellerini yok etmeyen bir çalışma koşulu ve emek kullanımı geliştirilmesi için mücadele edilmelidir.” (Ankara/DİHA)
Evrensel'i Takip Et