26 Ocak 2014 06:00

Darbe kendini göstermeye başladı

Kendi elleriyle yaptıkları devrimi çaldırmamakta kararlı olan Mısır halkı, iktidara gelen Müslüman Kardeşlerin oyununu bozmaya karar verdiler. Anayasa hazırlık sürecinde, Mursi anayasanın feshedilmesine karşı aldığı önlemlerle bütün yetkileri elinde topladı.

Darbe kendini göstermeye başladı
Paylaş

SUNU

Kendi elleriyle yaptıkları devrimi çaldırmamakta kararlı olan Mısır halkı, iktidara gelen Müslüman Kardeşlerin oyununu bozmaya karar verdiler. Anayasa hazırlık sürecinde, Mursi anayasanın feshedilmesine karşı aldığı önlemlerle bütün yetkileri elinde topladı. Mursi, Mısırlılar tarafından yeni Firavun ilan edildi. Yeni firavunu tahtından indirmeye kararlı olan Mısır halkı, Mursi’nin sarayına dayandı. Ülkedeki krizin iyice içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamasıyla İhvan giderek yalnızlaşmaya başlamıştı. Muhalefetin bir araya gelerek oluşturduğu Tammarud Hareketi Mursi karşıtı binlerce istifa dilekçesi toplayarak, Mursiyi istafaya çağırmaya başladı. Meydanlarda milyonlarca Mısırlı Mursi’nin istifasını bekliyordu. Mısır ikinci devrimine hazırlanırken, ordu devrimi gölgeleyerek Mursi'yi devirdi. Bir özgürlük rüzgarıyla ortaya çıkan geçici yönetim, askerin uygulamaları, ve çıkardığı yasalarla darbe yönetiminin baskıcı yüzünü açıkça ortaya koymaya başladı.

Devrim Çalışkan

*Ortadoğu’da gazetecilik yaptı ve halen Ortadoğu üzerine çalışmaktadır.

Anayasa çalışmaları devam ederken çok kritik bir dava yaklaşmıştı. Anayasa Mahkemesi, mevcut anayasa komisyonunun durumunu karara bağlayacaktı. Komisyon feshedilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Mursi buna karşı anayasal düzenlemeler yaparak yargının önünü kesti. Kendi yetkilerini olağanüstü bir şekilde artıran Mursi, Mısırlılar tarafından yeni Firavun ilan edildi.
Öfkenin sokağa sıçramasıyla beraber şiddet olayları yaşanmaya başlandı. Mısırlılar Mursi’yi istifaya davet etmeye başladı. Halk sokaktayken Mursi’nin cumhurbaşkanlığı sarayı önünde kendisine destek için toplanan kalabalığa hitap etmesi de ülkedeki toplumsal kutuplaşmayı yükseltti.
Halkın daha sonra cumhurbaşkanlığı sarayı önünde gösteri yapacağını ilan etmesi de ülkedeki gerginliği tırmandırdı.

KUTUPLAŞMA BÜYÜYOR

Bu olaylarla beraber Mursi ve İhvan karşıtı muhalefet de birleşme kararı aldı. Laik, liberal, solcu, sosyalist, milliyetçi ve Nasırcı parti ve hareketler birleşme kararı aldı. Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) adı verilen çatı oluşumunun koordinatörlüğüne ise laik kimliğiyle bilinen Muhammed El Baradey getirildi.
Mursi yanlıları da boş durmadı ve ‘’İslamcı Güçler Koalisyonu’’ adı altında birleşme kararı aldı. Koalisyonun oluşturulmasının arkasındaki isim ise İhvan’ın beyni ve başfinansmanı Hayrat Şatır’dı.
Bu yapılaşmalarla birlikte Mısır toplumu adeta ikiye bölünmüştü.  İki kesim de meydanlardaydı. Yönetimin diyalog çağrıları da kar etmiyordu. Bu arada diğer grupların anayasa komisyonundan çekilmesine rağmen İhvan ve diğer İslamcı kesimler anayasayı tek başlarına tamamladılar. Muhalefetin itirazlarına rağmen referandum gerçekleşti ve katılımın az olduğu referandumda anayasa evet oyu aldı.
Kötü ekonomik koşulların halkta yarattığı bezginliğin en açık örneği, artık Mübarek döneminin sıkça hatırlanır olması şeklinde görülüyordu. Sokaktaki insanlar sürekli olarak ‘’Mübarek rejiminde demokrasi yoktu ama en azından maaşlarımızı düzenli alıyorduk, şimdi ise önümüzü göremiyoruz’’ demeye başlamışlardı.

İHVAN YALNIZLAŞIYOR

Ülkedeki krizin iyice içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamasıyla İhvan giderek yalnızlaşmaya başlamıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turundan önce, türlü vaatlerde bulunan ve seçimlerden hemen sonra bu vaatlerini unutan Mursi zaten ilk başlarda birçok kesimin tepkisini çekmişti.  Mursi farklı kesimleri yönetime ortak etme ve özellikle devrim gençlerine yönelik sözlerini unutmuştu. Halbuki bu farklı kesimlerin (solcu, sosyalist, nasırcı gruplar ile daha önce Mübarek’e karşı sürekli mücadele etmiş olan hareketler ) büyük bir kesimi, Mursi’yi İslamcı kimliğine rağmen eski Başbakan Ahmet Şefik’e karşı desteklemişti. Zira bu destek olmasaydı, Mursi cumhurbaşkanlığını Şefik’e kaptırabilirdi.
Ancak İhvan sadece İslamcı kesimlere karşı yakın durma yolunu seçti. Hatta devrimci grupların birçok eylemini ve taleplerini eski rejimin devrimi çalma girişimleri olarak görmüştü.
Mursi’ye karşı tepkilerin artmasıyla beraber ise daha önce İhvan’ın en büyük müttefiki olan Selefi Nur Partisi de Mursi’ye erken seçim çağrıları yapmaya başladı. Mursi’nin zaten birçok danışmanı istifa etmişti. Mursi’nin ülkedeki en büyük dostu olarak, eski devlet başkanlarından Enver Sedat’a suikast düzenleyerek öldüren ‘’İslami Cemaat’’kalmıştı.

VE 30 HAZİRAN

Daha önce,  Tamarud Hareketinin ilan ettiği gibi, Mursi’nin görevi Askeri Konseyden devralmasının yıl dönümü olan 30 Haziran’da kitlesel gösteri hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyordu. Bütün muhalif gruplar, gösteri çağrılarına destek veriyordu. Artık muhalefetin büyük bir kesimi için erken seçim kararı alınması da kabul edilmeyecekti ve tek yol Mursi’nin istifa etmesiydi.
Tamarud Hareketi de Mursi’nin istifası için topladığı imzaların 23 milyonu bulduğunu açıklamıştı. Diğer taraftan Mursi’ye destek için imza toplayan İslamcı gruplar, ellerindeki imzaların 26 milyona ulaştığını iddia ediyordu. 
Diğer taraftan Savunma Bakanı ve Askeri Konsey Başkanı General Abdülfettah El Sisi de 30 Haziran’dan bir hafta önce yönetimle muhalefete muhtıra vermişti. Her iki tarafa “önünüzde bir hafta var, anlaşın” diyen Sisi, Mısır’ın bir meçhule sürüklenmesine izin vermeyeceklerini söylemişti.
Cumhurbaşkanı Mursi ise 30 Haziran’dan önce yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında sürekli meşruiyetini vurgulamıştı. Mursi’nin konuşmasındaki çok önemli ayrıntılardan biri de ordudan övgüyle bahsetmesi ve ordunun Mısır  için önemini vurgulaması oldu.
Ancak meydanlar, 30 Haziran’a hazırlık için hareketlenmeye başlamıştı. Ve 30 Haziran günü Mısır, tarihinde hiç şahit olmadığı kitlesel gösterilere sahne oldu. En kalabalık gösteriler Kahire’de Tahrir Meydanı ve cumhurbaşkanlığı sarayı önünde yapıldı.  Göstericilerin çoğu Sisi posterleriyle gelmişti. Ancak bazı göstericilerin taşıdığı Hüsnü Mübarek fotoğrafları da gözden kaçmamıştı. Diğer taraftan Mursi yanlıları da Rabia’tül Adviye Meydanı’nda bir hafta öncesinden toplanıp meydanı terk etmeme kararı almıştı.
30 Haziran’a yaklaşıldıkça ülkeyi çok çetin günlerin beklediği çok açık bir şekilde hissediliyordu. Ülkenin bir kaosa sürükleneceği Mısır sokaklarında sürekli konuşuluyordu.  İnsanların çoğu 30 Haziran’dan önce gıda stoklamaya başlamıştı. Mursi karşıtı kampanya ise her taraftan ve şiddetli bir şekilde devam ediyordu. Özellikle gösterilerin başlamasından bir süre önce akaryakıt konusunda yaşanan sıkıntılar ve petrol ofislerinin önündeki uzun kuyruklar, göze çarpmakla beraber şüphe uyandırıyordu. Nitekim darbenin hemen ardından, bu akaryakıt sıkıntısı kendiliğinden çözülüvermişti.

ORDUDAN BİR MUHTIRA DAHA

30 Haziran’daki kalabalık gösterilerden sonra ordu bu sefer daha sert bir bildiri yayımladı. Bildiride sokağa çıkan Mısır halkının taleplerine kulak verilmesi gerektiği isteniyordu ve bunun için iki gün süre tanınıyordu. Ordunun bu bildirisi göstericiler tarafından ise coşkuyla karşılanıyordu. Bu arada gösteriler devam ederken orduya ait helikopterler meydanların üstünde sürekli alçak uçuş yaparak adeta göstericilere selam gönderiyordu. Helikopterlerden Mısır bayrağı sallanması ise göstericileri daha da coşkulandırıyordu.  Ordunun muhtırası sokakları daha da cesaretlendiriyordu.
Diğer yandan Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik saldırılar da başlamıştı. Hürriyet ve Adalet Partisi ile Müslüman Kardeşlere ait ofisiler yine hedefteydi. Müslüman Kardeşler teşkilatı genel merkezi ateşe verildi. Darbeden sonra ise genel merkezin yakılması olaylarında, bina içerisinde göstericilere ateş açıldığı gerekçesiyle İhvan yöneticileri hakkında dava açılacaktı.

VE DARBE GELDİ…

Ordunun ikinci muhtırasının ardından herkes tanınan iki günün sonunda neler olacağını bekliyordu.  Ve 3 Temmuz akşamı, verilen sürenin bitiminden sonra ülkenin önde gelen siyasi ve dini temsilcileri savunma bakanlığına davet edildi.  Rabia’tül Adeviye Meydanı’nda ise o sıralarda, muhalefetin General Sisi’ye darbe yapması için baskı yaptığı ancak Sisi’nin bunu reddettiği anons ediliyordu. Ancak General Sisi, akşam saatlerinde, Ezher  Şeyhi, Kıpti Patriği, UKC adına Baradey, Selefi Nur Partisi Başkanı ve Tamarud hareketi temsilcisini yanına alarak kameraların karşısına geçti ve  Mursi’nin görevinden azledildiğini  açıkladı. Sisi, anayasanın askıya alındığını da belirtti. Mursi’ye karşı sokaklarda gösteri yapan milyonlar, derin bir sevinç içersindeydi. Onlar için bu bir devimdi ve 25 Ocak devriminin bir devamıydı. 
Mursi yanlıları ise darbe karşıtı eylemlere başladılar. Rabia’tül Adeviye ve Nahda Meydanları bu eylemlerin merkezi durumundaydı. Ancak iki aya yakın bir süre sonra, Mısır güvenlik güçleri bu meydanlara kanlı bir baskın yaptı ve buradaki eylemleri sona erdirdi. Bu baskında yüzlerce insan hayatını kaybetti. Bundan sonra Mısır şiddet sarmalına teslim oldu. İhvan, ülkedeki en büyük düşman ilan edildi. 25 Ocak’tan sonra yargılanmalarına başlanan Mübarek rejiminin bir çok yetkilisi ise darbeden sonra teker teker hapishaneden çıkmaya başladı. Artık Mübarek rejimi konuşulmaz hale gelmişti. Ordunun Mursi’yi görevden uzaklaştırmasını eleştirmek ise vatan hainliği olarak görülüyordu.
Darbenin ardından kurulan geçici yönetim ve ordu yanlıları, her ne kadar yaşananların bir darbe değil de devrim olduğunu iddia etse de, askerin uygulamaları, geçici yönetimin çıkardığı bazı yasalar(gösteri yasası gibi), askeri eleştirenlere yönelik tutumlar(Komedyen Basim Yusuf, General Sisi’yi mizahi açıdan ele alınca televizyon programına son verilmişti) ve askerin anayasadaki durumu vb. gibi etkenler darbeyi çok iyi özetlemektedir. 


EKONOMİ, HALKI RAHATSIZ EDİYOR

Ülkede tansiyon yükseldikçe ekonomi de kötüye gidiyordu. Hem ülke içindeki hem de ülke dışındaki medya, genellikle yönetim ve muhalefet arasındaki krizden bahsediyordu. Ancak işçi grevleri ve çalışanların eylemleri de azımsanmayacak kadar çoktu.  İşsizlik çok kritik boyutlara ulaşmıştı.  Yönetim sürekli olarak yurt dışında kaynak arayışına girişmişti. Ancak yatırım projeleri, başka ülkelerden alınan krediler ve hükümetin ekonomik programı kısa vadede iyileşme vaat etmiyordu. Mısırlıların ise tahammül sınırları zorlanmaya başlamıştı. “25 Ocak devrimi gerçekleşmiş ancak ekonomik olarak halka bir geri dönüşümü olmamıştı”
Muhalefet, kötüye giden ekonomiyi yönetimin yetersizliğine bağlarken, yönetim de bu durumu istikrarsızlığa ve dolayısıyla “rahat durmayan ve sürekli gerginlik yaratan” muhalefete bağlıyordu. Yönetim, ülkenin bir devrim geçirdiğini ve bu yüzden kendisine zaman tanınmasını istiyordu.


TAMARRUD (İSYAN)

Yönetime karşı sokak gösterileri ve eylem çağrılarının etkisini yitirmeye başladığı dönemlerde Mursi’ye karşı eylemlerin merkezi artık Tahrir Meydanı değil Cumhurbaşkanlığı sarayının önüydü. Sık sık saray önünde toplanan halk, saray duvarlarına yazılar yazmaktan, saray bahçesine molotofkokteyli atmaya kadar birçok eylemde bulunuyordu.
Bazı kesimler, seslerini daha iyi duyurabilmek için ise farklı bir yol denemeye başladı.  Tamarud adı verilen bu kesimler, Mursi’den güvenoyunu çekmek için imza toplamaya başladı. İmza kampanyası Mursi’nin görevi devralmasının yıl dönümüne kadar sürecekti.  Tamarud Hareketi, hedefinin Mursi’yi istifaya zorlamak olduğunu açıklamıştı.
Tamarud hareketi giderek bütün ülkeye yayılmaya ve bütün muhalif grupların desteğini toplamaya başladı. Müslüman Kardeşler ise bu kampanyanın arkasında eski rejimin olduğunu ve yine eski rejim tarafından finanse edildiğini iddia ediyordu.


GÖSTERİLER…GÖSTERİLER…

Muhalefetin Mursi karşıtı kampanyası ise hızla devam ediyordu. Özellikle Mübarek rejiminin sermaye sahiplerine ait olan medya organları bu kampanyanın başını çekiyordu.  Ancak birçok gösteri çağrısı karşılık bulmuyordu. Zaman ilerledikçe gösteri çağrıları kitlelerde karşılık bulmamaya başlamıştı. Mursi’ye destek giderek azalıyordu ama var olan muhalefet Mursi’ye alternatif olarak görülmüyordu.  Özellikle şiddet eylemlerinin yarattığı istikrarsızlık, Mursi kadar muhalefetin de taban kaybetmesine neden olmuştu.


'ASKER YÖNETSİN'

Artan istikrarsızlık, Mursi’nin istikrarı sağlamadaki yetersizliği, muhalefet içinde Mursi’ye alternatif güçlü bir adamın olmayışı Mısırlılarda gözlerin orduya çevrilmesine sebep olmuştu. Askeri Konsey yönetimi döneminde bozulan imajını, Mursi döneminde düzelten ordu, gün geçtikçe tek alternatif olarak görülmeye başlandı. 
Mursi’nin, Portsaid kentinde artan şiddet eylemlerinden sonra OHAL ilan etmişti. OHAL’in ilan edilmesinin ardından bölgede uygulanması kararlaştırılan sokağa çıkma yasağı da bölgedeki muhalefet tarafından sokak gösterileriyle karşılık buldu. Portsaid ve Süveyş gibi kanal kentlerinde sık sık polisle çatışan eylemciler ise, orduya ait tankların sokağa inmesiyle askere karşı sevgi gösterilerinde bulunuyordu.

BİTTİ

ÖNCEKİ HABER

Yükler ağır, atlar yorgun soluklanmak iyi bir fikir

SONRAKİ HABER

Yatsan\'da sendikal rekabet işçiyi mağdur etmesin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...