24 Ocak 2014 10:02

'Cenevre-2'de alınacak kararların hayata geçme şansı yok'

Yazar Fehim Işık, Rojava Kürtlerinin iradesi olmadan toplanan ve devam eden Cenevre-2 Konferansı'nda alınacak kararların demokratik muhalefetin ve Kürtlerin iradesinin temsil edilmemesinden dolayı hayata geçme şansının olmadığını belirterek, Rojava'daki yapılanmanın ise tüm Suriye için örnek bir model olduğunu söyledi.

\'Cenevre-2\'de alınacak kararların hayata geçme şansı yok\'
Paylaş

İsviçre'nin Montrö kentinde Suriye'deki iç savaşa çözüm bulma iddiasıyla toplanan ve Rojava yönetimini temsil eden Kürt Yüksek Konseyi (KYK) davet edilmeden gerçekleşen Cenevre-2 Konferansı'nda geçiş hükümeti kurma fikri hayat bulmazken, konferans iki gün boyunca tarafların birbirini suçlaması ile geçti. Cenevre-2 Konferansı'nı ve Rojava'da özerkliğini ilan eden Cizîrê Kantonu ve Rojava'da inşa edilen sistemi değerlendiren Evrensel Yazarı Fehim Işık, Cenevre-2 Konferansı'nda alınacak kararların demokratik muhalefetin ve Kürtlerin iradesinin temsil edilmemesinden dolayı hayata geçme şansının olmadığını belirtti. Işık, tüm dış saldırılara rağmen özerk yönetimlerini kuran, sosyal ve ekonomik yaşamı sürdüren Rojava'daki yapılanmanın ise tüm Suriye için örnek bir model olduğunu söyledi. Işık, Rojava'da inşa edilen sistemle demokratik özerlik kavramının da hayata geçirilebilecek bir kavram olduğunun kanıtlandığını ifade etti.

Cenevre-2'nin ortaya çıkışının esasen ABD'nin "kırmızı çizgimdir" diye ifade ettiği kimyasal silah kullanımının ardından kendisini gösterdiğini belirten Işık, ABD tarafından Şam'da kimyasal silah kullanımın ardından Suriye'ye dönük bir operasyon yapılacağı beklentisi içerisine girildiğini, fakat Rusya'nın devreye girmesinin ardından ise Suriye'nin BM koşullarını kabul ettiğini ve kimyasal silahların imhasına dönük varılan anlaşma sürecinin ardından Cenevre-2'nin gündeme geldiğini söyledi. Asıl tartışmanın ise konferansa kimlerin katılacağına ilişkin olarak başladığını kaydeden Işık, bu tartışmaların ise başta ABD ve Rusya olmak üzere Türkiye ve Katar'ın da aralarında bulunduğu "gizli aktörlerin" kendi çıkarları doğrultusunda yaptıkları planlamalardan kaynaklandığını söyledi.

Bu sebeple daha başında konferansın "sakat doğduğunu" ifade eden Işık, bu nedenle Cenevre'de bazı kararlar alınsa dahi bunların hayata geçme şansının olmadığını vurguladı. Işık, "Tüm bunlar birlikte düşünüldüğünde taraflar Cenevre'de birbirlerine karşı gardlarını alacaklar, birbirlerine karşı içlerini dökecekler, diğer yandan da Suriye'de 2011 yılında kriz başladığından bu yana ilk kez muhalefet ve iktidar yan yana geliyor. Ama belki önümüzdeki dönemlere yönelik bir çalışma olarak görülebilir. Ama bu aşamada Suriye krizini çözmeye dönük hangi kararı alırsa alsın hayata geçirebileceği kanaatinde değilim. Ateşkes kararı alsalar bile bu ateşkes kararını kimle uygulayacaklar. Çünkü silahlı muhalefetin hiçbirisi yok. PYD de Cenevre'den çıkacak hiçbir kararı tanımayacaklarını açıkladı. Yani tüm bunları gördüğümüzde alan temsiliyeti, Suriye halklarının temsiliyeti sakat olduğu için orada alınan kararların yaşama geçmesi de aynı sakatlıkla karşılanacak" dedi.

'ROJAVA MODELİ TÜM SURİYE İÇİN ÖRNEK'

Rojava'da yaşanan gelişmelere ve son olarak özerkliğini ilan eden Cizîrê Kantonu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Işık, Suriye'de üçüncü gücü temsil eden Rojava'nın hem Suriye muhalefeti hem de Suriye meselesine müdahil olan dış aktörler tarafından üçüncü güç olarak görülmek istenmediğini ve sürekli olarak dışlandığını söyledi. Bu ötelemeye rağmen bunca karmaşanın yaşandığı Suriye'de bir bütün Batı Kürdistan'ı en güvenilir bölge haline getiren Kürtlerin Rojava'da inşa ettikleri modelin Suriye'nin tamamı için bir örnek oluşturduğunu belirtti. Işık, "2011 yılından bu yana bölgede Kürtlerin sergilediği tutum 2012'den bu yana kendi yönetimlerini kurmaları bir bütün olarak Batı Kürdistan'ı en güvenilir bölge haline getirmiş olmaları tüm saldırılara rağmen sosyal ve ekonomik yaşamı sürdürmeleri, bölgeyi kantonlara ayırıp onlar üzerinden özerk yönetimler oluşturmaları esasen düşünüldüğünde Suriye'nin bütünü için örnek olabilecek bir yaklaşımken, çözüm süreçlerinden ısrarla dışlandılar" dedi.

Rojava Kürtlerinin Kobani'de başlayıp Efrin'e Derika Hemko'dan diğer bölgelere kadar, bölge halklarının kendi eğitimlerini, sosyal alandaki diğer çalışmalarını, ekonomik kurumlaşmalarını, yargı birimlerini oluşturmalarını ve bölgede halk meclislerini oluşturmalarını Rojava'nın kazanımları olarak belirten Işık, bun sürecin de bir an da gelişmediğini ve uzun bir örgütlenmenin sonucu olduğunu söyledi. Bu sayede şu an yüzlerce silahlı örgütün bulunduğu ve yoğun çatışmaların yaşandığı Suriye'de Rojava'yı en güvenilir bölge haline getirdiğini kaydeden Işık, artık önemli olanın ise Rojava'nın statüsünün tanınması için yürütülecek çalışma olduğunu dile getirdi. Işık, "Rojava'da Kürtler kendi kendini yönetiyorlar, bunu tüm dünyaya göstermişlerdir. Üstelik en acımasız savaş ortamında bile kendi bölgelerinin en güvenli bölge olduğunu ispat edebilmişlerdir. Son günlerde birçok şehirde yoğun çatışmalar var. Dikkat ediyoruz ki bu çatışmalarda kaçanların önemli bir bölümünün Rojava bölgesine geliyorlar. Bu bile bize gösteriyor ki Rojava orada yalnız Kürtler açısından değil aynı zamanda Türkler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler açısından da güvenli bir alandır, bir koruma alanıdır" diye konuştu.

Rojava'da Kürtlerin hayata geçirdiği demokratik özerklik konusunda da değerlendirmelerde bulunan Işık, Rojava'da ortaya çıkan özerkliğin sahada pratik olarak görülmesinin demokratik özerklik projesinin masaüstü bir proje olmadığını ve pekala karşılığının olmasını göstermesi açısında da önemli olduğunu söyledi. Işık, "Sonuçta siyasetin ana teması getirilip birlikte yaşam modeli üzerine kurmuş iseniz birlikte yaşamın siyasal alt projesini de oluşturursunuz. Bunlardan biri demokratik özerkliktir biri federasyondur, daha farklı yöntemler de geliştirilebilir. Özerklik bir aşama olarak öncelikle ilk etapta bir halkın kendi başına da ya da o bölgede yaşayan halkların kendi başına da ortaya koyabilecekleri statüdür. Yani Rojava'da gördüğümüz budur. Özerklik tek taraflı olarak ilan edildi. Bölgede bulunan halklar tek başına bunu benimseyip ilan ettiler" dedi.

'TÜRKİYE, DENENMİŞ YOLLARI DENEMEMELİ'

Türkiye'nin Suriye politikasını da eleştiren Işık, "Türkiye Kürt sorunu ile hiçbir zaman barışamadı. Bunu çok somut bir şekilde gördük. Rojava'da başından beri sözünü ettiğimiz El Kaide örgütlerinin güçlenmesinin temel nedeni biri de esasen Türkiye'nin Kürtlere karşı geliştirdiği bu olumsuz politikadır. Rojava'da Kürtlerin bir statü elde etmesini kendisi açısından riskli gördü ve bunun yerine dünyanın en kanlı örgütlerinden biri olan El Kaide ile komşu olmayı bile göze alabildi. Bu günden sonra da Türkiye eğer gardını Kürtlere göre alacak ve Kürtlerin kazanım elde etmemesi için çaba gösterecekse bu denenmişi, bir kez daha denemek anlamına gelir. Birincisi Türkiye artık Suriye'de ortaya çıkan politikalarının tutmadığının yanlış olduğunu gördü, bu politikalardan dönmelidir. İkincisi, Türkiye, kesinlikle bir halkın kendi kaderini tayin etme konusundaki politikada net ve somut olmalıdır" diye konuştu. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Cüce gezegende su bulundu

SONRAKİ HABER

Atölyede yangın: 2 işçi yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...