23 Ocak 2014 06:10

Uyan diye bekledim...

Kaza geçirdiğin günün ertesinde çok endişelenmedim, sana yakın hissetmedim, benimkiyle aynı olan psikolojinin uyanırsan ne halde olacağını hayal edemeyip gözyaşlarına boğulmadım.

Uyan diye bekledim...
Paylaş

Elif ÖNEMLİ

Kaza geçirdiğin günün ertesinde çok endişelenmedim, sana yakın hissetmedim, benimkiyle aynı olan psikolojinin uyanırsan ne halde olacağını hayal edemeyip gözyaşlarına boğulmadım. Odanın, eşyalarının sahipsiz kalacağını, dolabındaki elbiselere bir daha dokunamayacağını, kahkahanda hayat bulanların onu bir daha duyamayacağını, sınavlara giremeyeceğini, her sabah okulumuzun kapısından adım atamayacağını, yeni bir şehirdeki yeni bir yeri görüp bunu hayatının en güzel deneyimlerinden biri sayamayacağını, en sevdiğin grubun yeni çıkan şarkısını asla dinleyemeyeceğini düşünüp ağlamaya başlamadım. Kazanın detaylarını öğrendiğimde yerde yattığını gördüğüm sana belki de son anını yaşadığını bilmene zaman bırakmayacak hızda çarpan taksiyi izlediğim ana kadar bunları yapabileceğimi tahmin bile etmedim.
Düşündüğün son şeyin, son olduğunu biliyor muydun? Bilmemen haksızlık olur diye düşünüyorum, ama senin ödev yapma, dinlenme, hayatına bir şekilde devam etme düşüncesiyle evine yürüdüğün sırada saniyeler içinde hayatını bitiren bir kaza söz konusuyken haksızlıktan nasıl söz etmeliyim, bilmiyorum.
En azından son bir şey düşünebilmiş olmanı, bittiğini bilmeden bir anda bilincinin gitmemiş olmasını istiyorum. Ama sonra aklıma geliyor, ya bu sana daha fazla acı verdiyse? Ya neler olduğunu anlamaya yetmeyen kısa zamanını her şeyin bitme ihtimalinin çok yüksek olduğunu ve hayatının son uyanık anını yaşadığını düşünerek geçirdiysen? Öyleyse habersiz olsun diyorum. Sonra ne olursa olsun ellerimizden kayıp gittiğin gerçeğinin acısını azaltamayacağı geliyor.
Daha çok şey vardı. Yeni bir hayata başlamak için geldiğin okulundan dönerken seni ölümle karşılayan yol yalnızca senin değil, bizim de düşmanlığımızı kazandı. Sen hayatın acımasız gerçeklerinden biri olarak duyulduğunda umudu yalnızca ailen değil, biz de öğrendik. Yoğun bakımdaki görüntünü hatırladığımda kalbime çöken ağırlığın yerini okula tekrar geldiğin hayaliyle alan şeydi bu. Umut. Ne olursa olsun ayakta tutan his.
Başına gelenin ne acı olduğunu düşününce bir noktada kelimeler yetersiz kalıyor. Hayır, bir sürü kişinin hayatından bu kadar ani, masumiyetine yakışmayacak kadar vahşi bir şekilde çekilip alınman hiç adil değil. Daha küçücükken, mut-luyken, bir gün sonra yalnızca filmlerde olur diye düşündüğün bir şekilde küçük tabutun içine girmen hiç adil değil. Hayır, bu trajik olayı bu kadar erken yaşamamalıydın, hayatın haksızlık gerçeğiyle bu kadar erken tanışmamalıydın, akrabalarını cenazene bu kadar erken gelmek zorunda bırakmamalıydın. Hayır, Hevin, bu kadar erken gitmemeliydin. Her şeyi yarım bırakıp bizi acıyı tazeleyen izlerine baş başa bırakıp gitmen hiç ama hiç yakışmadı.
Ne kadar ağladığımı bilmiyorum. Çığlık atma isteğimi bastırmak için kendimi ne kadar sıktım bilmiyorum.
Kimse beni görsün istemedim, öldüğünde okulunda ağlayan sınıfını görüp kendimi kaybetmek istemedim. Seninle arkadaş olmuş, acıları katlayan anılar paylaşmış tüm o insanlar acılarını ağlarken yanlarında aynı şeyleri yapmam haksızlık olurdu. Onların acılarını sahte, basit yapardım. Halbuki benim hissettiğim hiç mi hiç farklı değildi. Kendimi onlarca kez senin yerine koydum, annenin, babanın yerine koydum, sadece birkaç kez konuştuğun bir sınıf arkadaşının yerine koydum, en iyi arkadaşının yerine koydum, kardeşinin yerine koydum. Her birinde vücuduma bir ateş yayıldı, canımı çok yaktı, o kadar yaktı ki nefes alamadım. Anneni gözümün önüne getirmek boğazıma öyle bir yumru yerleştirdi ki konuşamadım. Seni düşünmek…Seni düşünmek beni öyle bir acı dalgası içinde boğdu ki, Hevin, geri dönüp, yanına gelip seni yoldan çekmek istedim. Çünkü acımı dindiren tek şeyin umutlar olması bana dayanılmaz geldi. Artık bir anı haline gelecek, yeni fotoğraflarda yer almayacak, biz hepimiz evlenip iş sahibi olduğumuzda senin acımasız, aşırı trajik bir kazayla hatırlanacak, doğum günlerini kutlayamayacak olduğun gerçeği dayanılmaz geldi.
Hiç hak etmedin Hevin. Avunmak için  suçlayacak bir şeyi, birilerini arıyorum ve yine acımasızlığıyla karşıma çıkan hayattan başka bir şey bulamayınca kahroluyorum. Geride bıraktıklarının yarası belki iyileşecek ama asla kapanmayacak. Uyan diye bekledim. Uyanmadın.
Şimdi mekanın cennet olsun, Allah ailene sabır versin demek, belki de hayatımda yaptığım en zor şey.

*İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

‘Yerel yönetimler kentleşme ve demokrasi sempozyumu’ başlıyor

SONRAKİ HABER

Ankara adayları belli oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...