22 Ocak 2014 15:14

Muallim'den hükümete 'terörizme destek' suçlaması

İsviçre’nin Montrö kentinde başlayan Cenevre-2 Konferansında konuşan Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim uluslararası camiadan Suriye’ye silah akışını durdurmasını ve "terörizmi" desteklemeyi bırakmasını istedi.

Muallim\'den hükümete \'terörizme destek\' suçlaması
Paylaş

İsviçre’nin Montrö kentinde başlayan Cenevre-2 Konferansında konuşan Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim uluslararası camiadan Suriye’ye silah akışını durdurmasını ve "terörizmi" desteklemeyi bırakmasını istedi.

Suriye’nin içinde olduğu durumdan dolayı komşularını suçlayan Muallim bazı komşuların olaylar karşısında sessiz kaldığını bazılarının karar almakta zayıf kaldığını söyledi. Konuşmasında Erdoğan hükümetine de eleştiriler yönelten Muallim şunları söyledi:

“Eğer Erdoğan hükümeti olmasaydı bunların hiçbiri olmayabilirdi. Bu hükümet teröristlerin topraklarında barınmasına izin verdi, onları silahlandırdı ve eğitip Suriye’ye yolladı. Ama onlar bir gün bu olayların tersine döneceğini kavrayamadılar. Ancak bugün artık bunu anladılar. Terörizmin dini yoktur. Bunu yapmayı sürdürmelerinin nedeni de bu hükümetin tarihi rüyasını gerçekleştirme arzusundan gelmektedir. Kendi hasta akıllarında yer alan tarihi rüyalarını gerçekleştirme arzusu, bu sadece büyük bir aptallık olarak nitelendirilebilir. Tunus’tan Libya’ya Mısır ve Suriye’ye kadar her yere fesat karıştırdılar. Ancak tarihten bir şey öğrenmeyenler bugünü kaybedeler. Tarih der ki komşunun evi yanıyorsa senin evin de güvende değildir.”

Muallim’in konuşmasının uzaması üzerine Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Muallim’e süre uyarısı yaptı. Ancak Muallim konuşmasını tamamlamakta ısrar etti ve “bu benim hakkım” dedi. ABD Dışişleri Bakanı Kerry de konuşmasında, "Beşar Esad'ın kurulacak geçici hükümette yer alması hiçbir şekilde söz konusu olamaz" diye konuştu.

DAVUTOĞLU: BİZ KİMİN TERÖRİST OLDUĞUNU BİLİYORUZ

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise, "Biz Suriye'de kimin terörist olduğunu biliyoruz" dedi.

Davutoğlu, 2 milyondan fazla Suriyelinin evlerini terk ederek bölge ülkelerde mülteci konumuna düştüklerini belirten Davutoğlu, Türkiye'nin 700 bin Suriyeliye "kucak açtığını" ifade etti. Davutoğlu, "Bu açık kapı politikamızı evleri güvenli olana kadar devam ettireceğiz" dedi.

Davutoğlu, "Aç bırakma bir savaş silahı olarak kullanılıyor. Bu insanlık dışı uygulamalara acilen bir son verilmeli ve bunlar cezasız kalmamalı. BM tarafından belgelenen her türlü suç ve alçakça yapılmış insan hakları ihlalleri Suriye'de maalesef yakın geçmişe damgasını vurmuştur."

Sierre Leone'de rejim tarafından insanlığa karşı işlenen suçlarla ilgili kurulan özel mahkemeye savcının sunduğu rapordan alıntı yapan Davutoğlu, "Nürnberg'ten beri bu tür devlet destekli, sanayi makinesi benzeri, sistematik işkence ve katliamlar" görülmediğini kaydetti.

Davutoğlu, "Bu acımasızlık açıkça insanlığa karşı suçtur ve savaş suçu işleyenler veya insanlığa karşı suç işleyenler hesap vermeli" dedi.

"Korkunç görüntüleri görmezden gelmek isteyenler olabilir" diyen Davutoğlu, 20 yıl önce Srebrenitsa'daki katliamların da görmezden gelinmeye çalışıldığını söyledi. Davutoğlu, "Ancak bu görüntülerin hafızalarda ve vicdanlarda yarattığı etki silinemedi. Suriye'deki suçlara ve acımasızlıklara imza atanlar da adaletle yüzleşecekler" dedi.

Davutoğlu, "Merak ediyorum, nasıl oluyor da rejimin temsilcileri yalanlarıyla tüm uluslararası toplumu kandırabileceklerini düşünüyorlar. Kendi halkına karşı işledikleri tüm korkunç suçlara rağmen hala utanmazlık içinde olanlara bir karşılık vermek bile istemiyorum. Tarih onları acı bir şekilde yargılayacaktır" dedi.

Davutoğlu, Suriye konusunda uluslararası toplumun bugüne kadar başarılı bir sınav veremediğini öne sürerek, şunları kaydetti:

"Bugün burada insan yaşamını ve insan onurunu konuşuyoruz. Buraya göstermelik bir diplomasi yürütmek için gelmedik. Bu konferansın amacı, Urfa'da ziyaret ettiğim Suriyeli kız çocukları, onların neslinin geleceğini kurtarmaktır. Ancak bugün Suriye'de gördüğümüz merhametsizliktir. İnsanlar zulüm altında ezilmekte, suçlar cezasız kalmaktadır. Suriye'de olanlar, insanlık için ve uluslararası toplum için bir utançtır" dedi.

Suriye'deki iç savaşın bugüne kadar 150 binden fazla can aldığını söyleyen Davutoğlu, "Rejimin elinde açlığa terk edilen ve işkenceye uğrayan tutuklular, kaybolan kişiler bu sayıya dahil değildir. Bir nesil kaybedilmiş, Suriye'nin ekonomik altyapısı ve kültürel mirası büyük zarar görmüştür" dedi.

Türkiye'nin Suriye konusunda siyasi bir çözümden yana olduğunu söyleyen Davutoğlu, konferansın Suriyelilerin çektiği acılara bir son verilmesi açısından önemli olduğunu ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini kaydetti. "Bizi buraya getiren parametreleri unutmamamız gerek" diyen Davutoğlu, "Bir, ortak amacımız, BM Genel Sekreteri'nin de belirttiği gibi, 30 Haziran 2012'de kabul edilen Cenevre Bildirisi'nin tam uygulanmasının sağlanması. İki, bugüncü konferans ya da Cenevre-2 girişimi tek başına bir hadise değil, daha çok Suriye'de barışı getirecek bir mekanizmadır. Şu andan itibaren kaybedilen her can çok fazladır. Bu nedenle bugün burada başlatılan süreç açık uçlu olamaz. Üç, bu konferansın uygulamaya amaçladığı Cenevre Bildirisi siyasi değişimle ilgilidir. Bunun reçetesi zaten bildirinin içinde bulunmaktadır. Bu da karşılıklı rızayla tüm güvenlik ve istihbarat kurumlarını da içeren tam icra yetkisine sahip geçiş yönetimin kurulması. Bu amacı sulandıracak ya da saptıracak her türlü girişim tartışmasız şekilde en başında reddedilmelidir. Dört, meşruiyetini kaybetmiş, ülkede otoritesini uygulayamayan bir lider ve yakınları ve eli kana bulanmış olanlar iktidarda kalamaz. Beş, kimsenin kendi gündemi veya daha fazla can almak için bu uygulamaları kendi çıkarına kullanmalarına izin verilmemeli. Geciktirme taktikleri ve iktidarı bırakmamak için süreci suistimal etme girişimleri hoş görülmemelidir. Suriye devletinin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü korunmalıdır. Gelecekteki Suriye, dini ya da etnik geçmişi ne olursa olsun, herkesin kanunlar önünde eşit olduğu demokratik, çoğulcu, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir ülke olmalı" dedi.

Davutoğlu, tüm tarafları bu parametreler ışığında sorumlulukla davranmaya çağırdı. Davutoğlu, "Suriye'nin gücü bizim gücümüz olacaktır. Komşularıyla barış içinde olan bir Suriye, bizim güvenliğimizi sağlayacaktır. Suriye Suriyelilere aittir. Suriye halkı demokrasiye ulaşacaktır ve diktatörlüğü yenecektir. Daha parlak bir gelecek Suriye halkını bekliyor. Türkiye bu yolda Suriyeli kardeşlerinin yanında olacaktır" ifadelerini kullandı. (DHA)

ÖNCEKİ HABER

TBB: Mesele yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı

SONRAKİ HABER

BDP-HDP heyetinden Öcalan haberlerine yalanlama

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...