19 Ocak 2014 06:00

Dink cinayeti bir mutabakat cinayetidir

Katledilişinin 7. yılında Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu ile AKP ve Cemaat tartışmaları sarmalında Dink cinayetini konuştuk. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin cinayetin “Basit bir suç çetesi” tarafından işlendiği yönündeki bozma kararının aksine Bakırcıoğlu’ya göre Hrant Dink cinayeti “Kolektif bir cinayet, bir mutabakat cinayeti.”

Dink cinayeti bir mutabakat cinayetidir
Paylaş

Eda YILDIRIM
İstanbul

Gazeteci Hrant Dink, bu yıl, yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarıyla gün yüzüne çıkan Cemaat ve AKP geriliminin tam ortasında anılıyor. Bu gerilimin merkezine oturan “paralel devlet” atışmaları, görevden alınan emniyet görevlileri arasında Dink’in ölümünden sorumlu tutulan ancak hakkında hiçbir soruşturma açılmamış isimlerin de bulunması, Dink cinayetiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Katledilişinin 7. yılında Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu ile AKP ve Cemaat tartışmaları sarmalında Dink cinayetini konuştuk.  Yargıtay 9. Ceza Dairesinin cinayetin “Basit bir suç çetesi” tarafından işlendiği yönündeki bozma kararının aksine Bakırcıoğlu’ya göre Hrant Dink cinayeti “Kolektif bir cinayet, bir mutabakat cinayeti.” Bakırcıoğlu, “Cinayete giden süreçte rol alan kişi ve kurumlara, kişi ve kurumların cinayete giden süreci oluşturma biçimine bakıldığında dahi Dink cinayetini işleyen örgütün basit bir örgüt olmadığı görülür” diyor.

Sizce Dink cinayetini işleyen tetiğin ardında nasıl bir yapı var?
Hrant Dink cinayeti maalesef bir kolektif cinayet. Kamuoyunda Ergenekon soruşturması ve davası olarak bilinen soruşturma ve davalarda soruşturulan ve yargılanan kişilerin cinayete giden süreçteki rolleri ve katkıları tartışma götürmez şekilde ortada. Bu husus ve Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlilerinin cinayetteki sorumlulukları tartışma götürmediği gibi, Emniyet ve Milli İstihbarat Teşkilatı görevlilerinin bu cinayetteki sorumluluğu da tartışma götürmez bir gerçek.

Ama Yargıtay 9. Ceza Dairesi, cinayetin “Basit bir suç çetesi” tarafından işlendiği yönünde bozma kararı vermişti...
Cinayete giden süreçte rol alan kişi ve kurumlara, kişi ve kurumların cinayete giden süreci oluşturma biçimine bakıldığında dahi Dink cinayetini işleyen örgütün basit bir örgüt olmadığı, olamayacağı görülmektedir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin cinayeti işleyen örgütün Türk Ceza Kanunu madde 220’de tanımlanan örgüte uygunluk gösterdiğine dair kararı ile cinayete ilişkin yargılamayı yürüten ve karar oluşturan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin örgüt olmadığına dair kararı arasında esasında ciddi bir fark bulunmamaktadır.

TEHDİT AKP’YE OLUNCA TÜM MEKANİZMALAR İŞLETİLDİ

Dink cinayetinden sorumlu olduğu söylenen emniyet görevlileri, istihbarat elemanları yargılamaya hiçbir şekilde dahil edilmedi ya da görevden alınmadı. Ancak 17 Aralık operasyonundan sonra görevden alınan emniyet görevlileri arasında adı Dink cinayetinde geçen Ramazan Akyürek gibi isimler de var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Adalet ve Kalkınma Partisinin, kendisine yönelik bir tehdit algısı içerisine girdiğinde, tüm mekanizmaları gecikme yaşanmaksızın işletmekte olduğu birçok olayda görüldü. 17 Aralık operasyonları sonrası da gecikme yaşanmaksızın bu operasyonu gerçekleştirdiği, planlandığı düşünülen kişiler görevlerinden alındı, görev yerleri değiştirildi, pasif görevlere atandılar. Davanın müdahil avukatları olarak Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu olan kamu görevlilerinin görevlerinden alınması gerektiğini tüm dönem boyunca ısrarlı bir şekilde dile getirdik fakat bu gerçekleşmedi.

Ancak bu kişiler soruşturma ve dava dosyalarına görüş ve belge sundular galiba...
Daha da vahimi Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Daire Başkanlığı görevlileri kendileri hakkında süren soruşturma ve inceleme dosyalarına da bilgi ve belge sundular, görüş bildirdiler. Ramazan Akyürek İstihbarat Daire Başkanı sıfatı ile Hrant Dink’in “Türklüğü aşağıladığı” için ve Ali Öz İl Jandarma Komutanı sıfatı ile Hrant Dink’in “Türkiye aleyhine konuşmalar yaptığı” için öldürüldüğünü söyleyebildiler ve bu beyanları ile cinayete meşruiyet oluşturmaya çalıştılar.  

HÜKÜMET MUTLAK GÜÇ OLMAYA ÇALIŞIYOR

Yargının en yoğun tartışıldığı dönemlerden birini yaşıyoruz. Bu tartışmaların sizce Hrant Dink davasına bir faydası olur mu?
Yargı ve  yargı sistemi iktidar blokunda yaşanan ayrışma ve çatışma nedeni ile tartışılmaya başlandı. Tartışma iktidar blokundaki çatışmadan kaynaklandı ve bugün yaşanan kavga ve tartışma daha sağlıklı işleyen bir yargı sistemi oluşturmaya yönelik yaşanmamakta. Kavga yargıya kimin egemen olacağı noktasında yürümekte. Tartışma bu zeminde yürütüldüğü müddetçe ve yargıdaki devleti koruma tutumu sürdükçe bu tartışmanın Hrant Dink cinayeti davasına olumlu yansıması söz konusu olmayacaktır.
Ama hükümet, yapacağı değişikliklerle yargı üzerindeki vesayeti kaldıracağı iddiasında...
Yargının, yargı sisteminin bu hali ile savunulamayacağı açık. Fakat elbette hükümet bu düzenleme ile yargı üzerinde mutlak bir güç oluşturmaya çalışıyor. Erdoğan, önceki yıllarda kuvvetler ayrılığının önlerinde engel olduğunu beyan etmişti. Anlaşılıyor ki bu çatışma vesile edilerek bu ‘engel’ ortadan kaldırılmak isteniyor.

Dink davası avukatları olarak, bundan sonrası için nasıl bir tutum izlemeyi planlıyorsunuz?
Müdahil avukatlar olarak, davadan çekilme kararı almadığımız müddetçe, davanın genişletilmesine yönelik taleplerde bulunmaya devam edeceğiz. Ortaya çıkan her yeni delil için savcılığa dilekçeler vereceğiz. Örgütün üst yapılanmasının açığa çıkarılması için uğraşacağız. Cinayette sorumluluğu olan, cinayete iştirak eden kamu görevlilerinin yargılanmaları için ısrarla ve ısrarla taleplerde bulunacağız. Cinayette sorumluluğu olan kişi ve kurumların mahkemede mahkumiyetini sağlayamazsak kamu vicdanında mahkum olması için uğraşacağız.

MAHKEME YENİ BİR YARGILAMA SÜRECİ BAŞLATMALI

Yargıtayın bozma kararına ilişkin devam eden duruşmada Dink davası avukatları olarak, esasa girilmedikçe somut deliller ortaya konulmasının bir anlamı olmadığını ifade ettiniz. Bu ne anlama geliyor?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı cinayeti işleyen örgütün bağlantılarını açığa çıkarmadığı gibi cinayete iştirak eden kamu görevlileri hakkında ana suç ve dava kapsamında soruşturma yürütmedi ve dava açmadı. Bu hususları içermeyen iddianame ile davanın çerçevesi belirlendi. Cinayet davasının görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi iddianame ile oluşturulan çerçevenin dışına çıkmamaya özen gösterdi. Davanın esasına yönelik genişletme taleplerimizi, bu taleplerimizle birlikte Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlilerinin yargılandığı Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesinde görülen davanın bu dava ile birleştirilmesi taleplerimizi ısrarlı bir şekilde reddetti. Nihayetinde cinayetin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmediğini, özcesi örgütün bulunmadığını beyan etti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtayın aleyhine bozma kararı verdiği sanıkların bozma kararına yönelik beyanları alınamadığı için bozma kararına direnme yahut uyma kararı oluşturmadı. Eksiklikler tamamlandığında mahkeme, kuvvetle muhtemel bozma kararına uyma kararı verecektir. Mahkeme uyma kararı verdiğinde eğer yeni bir yargılama sürecini başlatmaz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında açık olan soruşturma dosyasını da gözeterek yargılamanın derinleştirilmesine, genişletilmesine yönelik taleplerimizi kabul etmez, bozma ilamında belirlenen hususları tamamlayarak karar verecek olursa davanın sonuna gelinmiş olacak. 


YEDİ YILDIR KAPIYI ÇALMAYAN ADALET

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de gazetesi Agos’tan çıktığı sırada, tetikçi Ogün Samast tarafından katledildi. Cinayetin ardından Dink’in öldürüleceğinin hem Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü hem de İstanbul Emniyeti tarafından bilindiği ortaya çıktı. Cinayetin ardından başlatılan soruşturma İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının  Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250.maddesi ile geniş yetkilere sahip olan bölümünce yürütüldü. Ancak bu geniş yetkilere uygun bir soruşturma yapılmayarak, soruşturma dar çerçevede tutuldu. Bu nedenle ne cinayete giden süreçte rol alan kişi ve kurumlar soruşturuldu ne de Hrant Dink cinayetini işleyen örgütün Trabzon’da bulunan ve örgütün alt düzeyinde görevli olan kişiler haricindeki kısmın açığa çıkarılmasına yönelik çaba gösterilmedi. Üstelik Dink’in öldürüleceğinden haberi olan İstanbul Valiliği, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü,  Trabzon İl Jandarma Komutanlığı, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile Milli İstihbarat Teşkilatı görevlileri hakkında da herhangi bir soruşturma açılmadı. Yalnızca Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında dava açıldı ve açılan dava da soruşturmaya uygun şekilde görevi ihmal sureti ile görevi kötüye kullanma suçlaması ile açıldı.

BEŞ YILIN SONUNDA ‘ÖRGÜT YOK’ DENDİ

3 ay süren soruşturma süreci sonucunda aralarında Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in de bulunduğu 8’i tutuklu 19 sanık hakkında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde “Terör örgütü yöneticiliği yapmak, terör örgütü üyesi olmak, tasarlayarak adam öldürmek, patlayıcı madde atmak” gibi suçlamalarla  dava açıldı. Daha ilk duruşmada, tetikçi Ogün Samast’ın 18 yaşından küçük olduğu gerekçesiyle çocuk mahkemesinde yargılanmasına karar verildi. Bu da yetmedi, beş yıl süren yargılamanın sonunda İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi, cinayetin bir örgüt olmaksızın işlendiğini söyleyerek, tüm sanıkları örgüt suçundan beraat ettirdi.Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeye azmettirmeden, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender’in öldürmeye yardım etmekten mahkumiyetine  ve Erhan Tuncel’in de aralarında bulunduğu diğer sanıkların ise Hrant Dink cinayetinden beraatine karar verdi. Daha sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi, mahkemenin kararını bozarak cinayetin, basit bir suç çetesi tarafından işlendiği yönünde karar verdi. Yargıtayın bozma kararına ilişkin dava hâlâ devam ediyor.

TEDBİR ALMAYAN GÖREVLİLERE DE BERAAT

Öte yandan Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve beraberinde 7 jandarma görevlisinin yargılandığı Trabzon 2.Sulh Ceza Mahkemesi ise görevi ihmal suçunu işledikleri gerekçesi ile Albay ve Yüzbaşı Metin Yıldız’ın 6 ay ve iki başçavuş ve iki uzman çavuşun 4 ay  mahkumiyetine ve iki jandarma görevlisinin ise beraatine karar verdi. Yargıtay henüz kararı onamadı.

HÂLÂ BEKLEYEN DOSYALAR VAR

2007 yılından bu yana İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesi ile yetkili olan bölümünde açık olan bir soruşturma dosyası mevcut. Bu dosyada Dink avukatlarının  kamu görevlileri hakkında dava açılmasına yönelik talepleri bulunuyor. Yine kamu görevlileri hakkında Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığında açık olan soruşturma dosyası var. Son olarak da yine Dink avukatlarının itirazı üzerine İstanbul Valiliğinin soruşturma izni vermediği İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri ile dönemin İstanbul vali yardımcısı Ergun Güngör hakkında İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin karar vermesinin beklenildiği bir dosya mevcut.

ÖNCEKİ HABER

Bu ‘normalliği’ ne ortadan kaldırır?

SONRAKİ HABER

Uzatmaları oynayan ırkçılık ve Dünya Kupası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...