Hukukçular ‘OHAL’ dedi

Cem GURBETOĞLU
Ankara

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla bir araya gelen hukukçular, yolsuzluk skandalının ardından yaşananları sıkıyönetim dönemlerine benzetti. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, geçmişte HSYK’nin yapısında Bakanlığın yetkilerinin arttığı iki dönemin de, askeri müdahalelere denk düştüğüne dikkat çekti. Demokrat Yargı Eş Başkanı Orhan Gazi Ertekin, yaşananın yargı krizi olarak değil, politik bir kriz olarak ele alınması gerektiğini belirterek, aksi yaklaşımların “AKP’nin OHAL’ine karşı Cemaatin OHAL’ini desteklemek” anlamına geleceği uyarısını yaptı.

KILIÇDAROĞLU’DAN İKİ KOŞUL

Kılıçdaroğlu’nun davetiyle Ankara’da düzenlenen toplantıda gazetelerin Ankara temsilcileri de yer aldı. Toplantının gündeminde HSYK’de Adalet Bakanlığının yetkilerini genişleten yasa değişikliği teklifi vardı. Kılıçdaroğlu, HSYK konusunda Anayasa değişikliği için iki ön koşullarının olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, ilk olarak teklifin geri çekilmesini istediklerini ifade ederek, “Anayasa Uzlaşma Komisyonu, Sayın Cemil Çiçek’in başkanlığında toplanmalı” dedi. CHP Lideri’nin ikinci koşulu ise yolsuzluk soruşturmalarına hükümetin müdahale etmemesi oldu. Kılıçdaroğlu, yasa değişikliğinin Meclisten geçmesi halinde Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını da beyan etti.

‘YÜKSEK İHANET’

Hukukçular ise Kılıçdaroğlu’dan daha karamsar bir tablo çizdi. Prof. Dr. Erdoğan Teziç, HSYK değişikliğinin Meclisten geçmesi halinde Cumhurbaşkanı Gül’ün yasayı imzalamaktan başka seçeneği olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanının anayasal görevlerini yerine getirmediğini belirten Teziç, bunun uluslararası hukuk literatüründe “yüksek ihanet” diye değerlendirildiğini belirtti. Teziç, Anayasa Mahkemesinin değişikliği iptal etmesi için yapılacak itirazın geriye dönük uygulamaları da kapsaması için sadece yürürlüğün değil, uygulamanın da durdurulmasının talep edilmesi gerektiğini söyledi.

‘71 VE 82’ BENZETMESİ

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, hakim ve savcılar yüksek kuruluna ilişkin 1961, 1971, 1982 ve 2010 yıllarında değişiklikler yapıldığını belirterek, “71 ve 82” yılında  askeri müdahalelerin ardından yapılan değişikliklerin HSYK’de Adalet Bakanlığının yetkisini arttırır nitelikte olduğunu söyledi. Mecliste tartışılan değişikliğin de darbe dönemlerini hatırlatır nitelikte olduğuna dikkat çeken Kaboğlu, AKP’nin teklifindeki iki çelişkiye dikkat çekti. Kaboğlu’ya göre; birincisi, yasa önerisinin kendisi açıkça Anayasaya aykırı; ikincisi, 2010 referandumunda yapılan değişiklikliyle, yeni teklif tezat oluşturuyor.

‘YASAMA KABADAYILIĞI’

YARSAV Başkanı Murat Arslan, HSYK değişikliğinin hükümetin “Köşeye sıkışmışlık ve panik” halinin bir yansıması” olduğunu söyledi. “Şokla ölüyü diriltmeye çalışıyorlar. Ama masada kalır” değerlendirmesi yapan Arslan, “Mesele Cemaat işini aşmıştır. Artık tüm yargı hedefte” dedi. Her konuda yasalar, KHK’ler, torba yasalar çıkarıldığını belirten Arslan, bunun literatürde “Yasama kabadayılığı” diye tanımlandığını ve yozlaşan iktidarların hastalığı olduğunu söyledi.

AKP OHAL’İ Mİ? CEMAAT OHAL’İ Mİ?

Demokrat Yargı Eş Genel Başkanı Orhan Gazi Ertekin, bir değil üç kriz yaşandığını belirterek, bunları HSYK krizi, yargı krizi ve iktidar krizi olarak sıraladı. “Bunları ayrı ayrı çözmeye çalışırsak AKP’nin düştüğü konuma düşeriz. Bu politik bir kriz olarak algılanmalı. Aksi anlayış bizi yanlış noktaya götürür. İktidar, Cemaatin olağanüstü haline (OHAL) karşı kendi OHAL’ini ilan ediyor. Her iki OHAL’e de karşıyım. Halk kendi OHAL’ini ilan etmeli. Anayasa Mahkemesine gitmek Cemaatin OHAL’ini desteklemek anlamına gelir” diye konuştu.

‘BİR TEKME DE BAŞBAKANDAN’

Adalet Komisyonunda saldırıya uğrayan ve konuşma hakkı engellenen Ömer Faruk Eminağaoğlu ise, sonbaharda gerçekleşecek HSYK seçimlerine mevcut yasayla gitmeyi yargı içinden hiç kimsenin istemediğini söyledi. HSYK seçimleri öncesi yasanın değişmesinin zaten tartışılan bir konu olduğunu ifade eden Eminağaoğlu, AKP’nin şimdiden değişikliği gündeme getirmesinde amacın “Yargıya şimdiden biçim vermek” olduğunu belirtti. Meclis Adalet Komisyonunda yaşadıklarını da anlatan Eminağaoğlu, “Başbakandan da  kınama beklerdim ama Başbakan beni kınıyor. Başbakanın bu sözleri de demokrasiye atılmış yeni bir tekmedir” diye konuştu.