08 Ocak 2014 06:00

Kış aylarının tatsız misafiri grip

Kış aylarında burun akıntısı, öksürük, ateş ya da baş ağrısı şikâyetiyle hastanelere başvuranların sayısında son dönemde ciddi bir artış yaşanıyor. Salgına yol açan H1N1 virüsü mü yoksa H3N2 virüsü mü; hangisi daha tehlikeli gibi tartışmalar sürdürülüyor. Hatta geçen yıl korkulu rüyamız haline getirilen domuz gribi sevimli cümlelerle anılmaya başlandı: ‘Keşke domuz giribi salgını olsaydı’ gibi.

Kış aylarının tatsız misafiri grip
Paylaş

Dr. Selma OKKAOĞLU
İstanbul


Kış aylarında burun akıntısı, öksürük, ateş ya da baş ağrısı şikâyetiyle hastanelere başvuranların sayısında son dönemde ciddi bir artış yaşanıyor. Salgına yol açan  H1N1 virüsü mü yoksa H3N2 virüsü mü; hangisi daha tehlikeli gibi tartışmalar sürdürülüyor. Hatta geçen yıl  korkulu rüyamız haline getirilen domuz gribi sevimli cümlelerle anılmaya başlandı: ‘Keşke domuz giribi salgını olsaydı’ gibi.

Gelin, kış aylarını zehreden bu hastalığı tanıyalım, tanıyalım ki atlatması kolay olsun.

GRİP NEDİR?

Grip solunum yollarında oluşan bulaşıcı, önemli bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığının etkeni influenza virüsleridir. Bu virüsler sürekli yapısal değişime uğrayarak insanların bağışıklık sisteminden kaçmayı başarmaktadır. Yani grip geçirmiş bir kişi kabakulak ya da kızamıkta olduğu gibi hastalığı geçirmekle ya da tek bir kez aşı olmakla gribe karşı uzun süreli ya da ömür boyu bağışıklık kazanamamaktadır. Bu nedenle de hastalık salgınlara neden olabilmektedir.  

Ani başlayan ateş, aşırı yorgunluk / kas ağrıları ve kuru öksürük gibi belirtiler gösteren grip, özelikle çocuklar, yaşlılar ve süregen hastalığı olanlarda hastaneye yatışlarını gerektirebilecek kadar ağır seyredebilen ve hatta ölümlere neden olabilen bir hastalıktır.

Çocuklarda farklı olarak, seyrek de olsa karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler de gözlenebilir.

 Ancak hastalığa yakalanan herkeste grip bulguları aynı şiddette seyretmeyebilir. Örneğin daha önce benzer bir influenza virüsü ile enfeksiyon geçirmiş ya da aşılanmış bir kişide hastalık daha hafif seyrederken bazı kişilerde de zatürre, bronşit gibi ikincil hastalıklarında tabloya eklenmesi ile hastalık daha da ağırlaşabilir.
 

NASIL  BULAŞIR?

GRİP virüsleri çok kolay ve hızla bulaşma özelliğine sahiptir. Grip geçirmekte olan bir kişinin öksürüp hapşırması ve hatta konuşması yoluyla havaya dağılan virüsün hastanın 1-2 metre uzağındaki sağlam kişiler tarafından solunum yoluyla alınması ile bulaşır. 

Virüs  kapı kollarında, toplu taşıma araçlarındaki tutacaklarda,  elektrik/asansör düğmelerinde,  üzerinde 48 saat kadar canlı kalabilmekte. Grip virüsünün bulaşması, yetişkinlerde hastalık belirtilerinin başlamasından bir gün öncesinde başlar ve hastalık belirtilerinin bitiminden sonra beş gün kadar devam eder. Bu süreler çocuklarda iki katı kadar uzun sürer.  Yani grip belirtisi ortadan kaybolmuş olabilir ama virüs vücutta hâlâ varlığını sürdürmektedir.

Ağzımızı elimizle kapatırsak, virüs bulaşmış elimizi etraftaki eşyalara değdirdiğimizde virüsün etrafa saçılmasına neden oluruz. Kâğıt mendil yok ise dirseğimizin iç kısmiyle de ağzımızı kapatarak virüsün etrafa saçılmasını önleyebiliriz.

KAÇ ÇEŞİT GRİP VİRÜSÜ VARDIR?

Yüzlerce çeşit grip virüsü yoktur. Sadece A, B, C olmak üzere üç tip grip virüsü vardır. İnfluenza virüsünün A, B, ve C olmak üzere üç tipi mevcuttur. A tipi virüs hem insanlarda hem de yaban kuşları, kümes hayvanları ve domuz gibi hayvanlarda hastalık yaparken, B tipi sadece insanlarda hastalık yapar. C tipi ise çok hafif derecede hastalık yaptığı için salgınlara yol açmaz bu nedenle önemi çok azdır ve aşı içeriğinde bulunmaz. Grip denildiğinde söz konusu etkenler influenza A ve B tipleridir. İnfluenza A virüsü yüzeyinde bulunan ve sürekli yapısal değişime uğrayan hemaglutinin ve nöraminidaz gibi antijenik moleküllerinin özelliğine göre alt tiplere ayrılır. İnsanlarda bildiğimiz mevsimsel salgınlara yol açan alt tipler H1N1 ve H3N2 alt tipleridir. B tipinin ise alt tipleri yoktur; sadece serolojik olarak farklı özellik gösteren türleri vardır.

Grip virüslerinde görülebilen bu yapı değişiklikleri, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından dünyanın çeşitli bölgelerinde sürekli izlenmekte ve değişiklikler saptanarak salgın yapma olasılığı olan virüs tipleri belirlenmektedir. DSÖ belirlediği bu virüs tiplerini aşı üreticilerine bildirerek aşıların içerisinde zorunlu olarak bu tiplerin bulunmasını sağlamaktadır. Böylece aşıların içeriğinde o yıl salgın yapma olasılığı en yüksek olan virüsler bulunmakta ve korunma sağlanmaktadır.

TEDAVİSİ NEDİR?

“Grip hastalığı esnasında antibiyotik kullanımı hastalığın süresini kısaltır ve daha çabuk ayağa kalkmayı sağlar!”şeklinde yanlış bilgi ve inanışlar vardır.

Oysa ki, antibiyotikler sadece bakterilere karşı etkilidir. Grip etkeni olan influenza virüstür ve tedavi amaçlı olarak doktorun önerisine göre ancak influenza virüslerine karşı etkili olan antiviraller kullanılabilir.

Ayrıca ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. (Aspirin vb. salisilik asit içeren ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır.) Bol sıvı alımı ve yatak istirahatı iyileşmeyi kolaylaştırmaktadır.

NASIL KORUNALIM?

1. Aşı ile bağışıklamak
2. Yakın temastan kaçınmak
3. Evde kalıp dinlenmek
4. Elleri yıkamak
5. Ağız, burun ve gözlere
dokunmaktan kaçınmak
6. Sağlıklı yaşam tarzı
seçmek
 

ÖNCEKİ HABER

Çin’e hava kirliliği uyarısı

SONRAKİ HABER

\'TIR\'la ilgili hiçbir hukuki açık yok\'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa