8 Ocak 2014 12:00

Metin’in gülüşü

Ahmet TULGAR

Onun o genç ve sağlam ensesine, nice soluk soluğa heyecan taşıyan geniş göğsüne, güvenli sırtına, aydınlık dimağını barındıran kafasına darbeler indiğinde nasıl bir karanlık indiyse, iniyorduysa, inmiş olmalıysa gözlerinin önüne, nasıl karardıysa gözleri, kararıyorduysa, kararmış olmalıysa, işte o karanlık, o karartmadır bugün medyadan istenen, medyada istenen, beklenen. Genç gazetecinin gerçeğe yönelen bakışının önüne darbelerle düşürülen karanlık. Sonra onun katledilişine dair gerçeğin mahkeme salonlarında, dava dosyalarında karartılmaya çalışılması.

Ve gerçeğe inen bu darbelerin, gerçeğe dair bu karartma çabasının karşısında; gerçeğin, o gün orada olanın bilgisinin, Metin Göktepe’nin gözünün ferine, Fadime Ana’nın evinin ışığına, gözbebeğine kastedilişinin kanıtlarının peşine düşmüş bir grup meslektaşının ve yoldaşının, hukuk adamının o kuytuyu aydınlatma çabası, mücadelesi.
Karanlıkla aydınlığın ki, bugün hâlâ sürüyor.

Fadime Ana’nın bütün o gençlerin yüreğine serptiği ışıklı su ki, bitmedi, dinmedi onca yıl.

Metin Göktepe’nin katledilişi, olay anı ve sonrası ile, birçok dostumuzun katledilişi, kaybedilişine benzeyen yanları ve özel durumları itibarıyla, o işkence darbelerinin fiziki ve sembolik etkileriyle, özelde medya ve genelde ülke ölçeğinde ve uzunca bir dönem için gerçekliğe indirilen bir darbenin, karanlıkla aydınlığın, karartmacılarla özgür gazetecilerin mücadelesinin kavşağında durmaktadır. Metin’in sönmeyen, söndürülemeyen gülüşünün gerçekliği oradadır.

Hâlâ geçerli, genç meslektaşlarına miras bir tanıklıktır bu.

Bugünkü medyanın hali pürmelaline baktığımızda da bu değil midir görünen? Şimdi artık dışı kadar içi de görünen ana akım medyanın, kitle kültürü medyasının haline?
Onca yıl bilip de bilmezden, görüp de görmezden geldiği Kürtlere yönelik zulmü şimdi ancak hükümetin izin verdiği ve işine geldiği ölçüde tefrika edip ama bu defa da Gezi isyanında penguen baskınına uğrayan merkez medyanın haline? Bu karartma, bu manipülasyona.

Karşısında bu manzaranın, Metin’in arkadaşları, genç gazeteciler, özgür bir medya uğraşının emekçileri, yoldaşları. Ellerinde o fotoğrafı taşıyorlar. O ışıklı gülüşü. “Gördüm” diyor, “Öldürülmeden önce, gözlerim kararmadan önce gördüm. Gerçeği.”

Evrensel'i Takip Et