Göktepe anısına; Genç bir gazeteci gözünden
Arif BALKAN*
Belli fotoğraflar hayatınızın her anında zihninizin bir köşesine kazınmış halde taşınır belleğinizde. Her yerde yanınızdadır. Benim de öyle fotoğraflarım var elbet. Küçük bir çocukken zihnime kazınmış fotoğraf. Yıllar geçse de silinmeyecek, üzerinde düşündükçe sağlamlaştıracak yerini hafızamda. Bir televizyon haberiyle yer etmiş olacak, öyle hatırlıyorum. Gençten, gülümseyen birinin fotoğrafı. Elinde fotoğraf makinesi. Ekrandan aktı ve gitti. Arkasından bir anons, “Gazeteci polis şiddetiyle katledildi!” diyor kulaklarımı saran ses. Henüz ilkokul öğrencisi bile değilim. Televizyonda karşılaştığım o kendine has gülümsemenin ve zihnimde taşıdığım o fotoğrafın öznesiydi, Metin Göktepe.
Aradan yıllar geçti, yolumuz kesişti birçok kez. Siması ve gülüşüyle bu kez daha derinlemesine tanıdım onu. Tanıdıkça daha çok soru sormak istedim onun hakkında. Can Yücel’in kaleminden okudum ilkin, dinledim, öğrendim annesinden, ablasından ve çalışma arkadaşlarından onu. Birilerinin ise Metin Göktepe adından bile korktuğunu gördüm. Ben gurur duydukça onlar sakıncalı dedi, ben üzerine gittikçe onlar yasak dedi. İşte o anda anladım, bedenler ölebilir, ya da öldürülebilir ama isimler asla. Objektifinin hep gerçekleri fotoğrafladığı, katledildiği gün “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek yola çıkan Metin Göktepe’nin serüveni bende böyleyken, Türkiye’deki gazetecilik üzerine düşünme ve gelişmeleri tecrübe etme fırsatı da yakaladım. Artık genç bir meslektaşıyım Metin Göktepe’nin.
Meslek büyüklerim gazeteciliğe başlamak için belki de en talihsiz zaman diyerek bahsediyor bugünlerden. “Başka bölüm okuyamadın mı?” sorularıyla hemen her gün karşılaşıyorum. Oysa gazetecilik dersliklerde öğrenilmez. Umutsuzluk ve vazgeçiş cümleleriyle başlayan tavsiyeler peşi sıra diziliyor. Eskiyle kıyaslama yapılıyor, eski günlerdeki anılarını, paylaşımlarını aktarıyorlar. Sonra “Türkiye’de her dönem gazetecilik ve gazeteciler baskı, sansür ve şiddetle doğrudan bastırılmaya çalışıldı”larla devam eden cümleler. Bir dönem yasaklarla yazamayan hale getirilen kalemler, kurşunlarla susturuldu, yok edilmeye çalışıldı. Bugünse sansür, otosansür ve cezaevi tehdidiyle sindiriliyorlar. Büyüklerimin aktardıklarına bakılırsa, özgür basın ifadesinin karşılığını bulabilmemiz için Türkiye’nin epeyce fırın ekmek yemek zorunda olduğu ortada. Bu bariz. Peki, gazeteciler bu mücadelenin neresinde?
BİR OLMAK
Hep anlatılır, bir olamamak, birlikte olamamak diye. Çözümsüzlüğün en temel nedeni olarak ileri sürülür, haklılık payı çok yüksek. Meslek büyüklerim belki kızacaklar, ancak gazetecilerin durumu tam olarak bu. Bir iş kolunun en önemli denetleyicisi meslek örgütleridir. İlkeleri belirler, mesleğe kabul edilişi düzenler, en önemlisi duruş katar mesleğe. Gazetecilik meslektaş birlikteliğinin geniş alanlara yayılmakta zorlandığı ya da buna mecbur bırakıldığı bir süreci yaşıyor. Genç gazeteciler ise bu alanda sıkışıp ya çarkın dışında kalarak mesleğe antipati duyuyor ya da gazeteci olmayı hiç düşünmüyor.
‘MUTLAKA BEN İZLEMELİYİM!’
Hayalleri olan genç gazeteciler de yok değil elbet. Mesleğe dair umutlarımı düşününce aklıma Metin Göktepe’nin o gün “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” sözlerindeki hevesi ve sıkı sıkıya bağlılığı gelir. Bu vicdan meselesidir bir anlamda. Fedakarlık hissiyatıdır, kolay da değildir. Mesleğe dair büyüklerimle yaşadığım en önemli fikir ayrımı bu noktada başlıyor. Ben hiçbir zaman umutsuzluğu yeğlemem, “Mutlaka ben izlemeliyim” demesi gibi Metin Göktepe’nin, aynı hevesle ve sorumluluk bilinciyle sahada olmayı yeğlerim. Göktepe’nin ismi meslek hayatının başındaki bir gazeteci olarak bana umudu aşılar. İşte bu sebeplerdendir ki asıl bugün gazetecilik yapılır, derim. Asıl bu dönemde konuşulur, ses yükseltilir, derim. Asıl bugün objektifler adaletin en çıplak fotoğrafını çeker, derim. Şimdi susarsak, bir daha konuşma şansımız olmayacağını da bilirim. “Durun ne yapıyorsunuz, ben gazeteciyim!” bağrışları arasında katledilen Metin Göktepe’den gazeteciliğin öğreneceği, öğreneceğimiz daha pek çok şey var…
*Gazeteci
Evrensel'i Takip Et