05 Ocak 2014 07:30

Koruyucu sağlık hizmeti iflas etti

Şeker, obezite ve bazı kalp hastalıkları son zamanlarda hayatımızın bir parçası haline geldi. Koruyucu sağlık hizmetiyle önemli oranda önlenebilecek olan bu hastalıklara birinci basamak sağlık hizmeti veren aile hekimleri de çare olamadı. Uzmanlar, bu hastalıkların artmasında, aile hekimliği sisteminin koruyucu sağlık hizmeti veremediği için önemli bir payı olduğunu söylüyor.

Koruyucu sağlık hizmeti iflas etti
Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul


Şeker, obezite ve bazı kalp hastalıkları son zamanlarda hayatımızın bir parçası haline geldi. Koruyucu sağlık hizmetiyle önemli oranda önlenebilecek olan bu hastalıklara birinci basamak sağlık hizmeti veren aile hekimleri de çare olamadı. Uzmanlar, bu hastalıkların artmasında, aile hekimliği sisteminin koruyucu sağlık hizmeti veremediği için önemli bir payı olduğunu söylüyor.

2005’TE DÜZCE’DE BAŞLADI

Aile hekimliği uygulaması ilk olarak 2005 yılında pilot il Düzce’de başlatıldı. Sistemin diğer kentlerde uygulanması ise 2010’u buldu. Bu süre içerisinde hekimler koruyucu sağlık hizmeti verebildi mi? Toplum aile hekimliği sisteminden nasıl etkilendi? Kafamızdaki bu sorularla İstanbul Tabip Odasının (İTO) kapısını çalıyoruz. Kendisi de bir aile hekimi olan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Bozçalı’yla konuşuyoruz.

Hekim örgütlerinin başından beri aile hekimliği sistemine itiraz ettiklerini söyleyen Doktor Fethi Bozçalı, “Çünkü koruyucu sağlık hizmetinin özelleştirilmesi, piyasaya açılması olarak düşünüyoruz” diyor.

EN ÇOK AİLE HEKİMLERİ İLAÇ YAZIYOR

Talebimiz üzerine örnekler vererek konunun ayrıntılarına giriyor: “Aile hekimliği dediğimiz sistem koruyucu sağlık hizmeti demek. Yani aile hekimlerinin görevi bir hastalığı tedavi etmek değil, hastalığın oluşmasını engellemek. Kurallar bunu gerektiriyor. Ancak sağlık sistemi toplumcu hekimlik anlayışına zıt olduğu için süreç içerisinde koruyucu sağlık hizmeti kalmadı. Ne oldu? Hastalar oluşacak bir hastalığı engellememiz için değil, hastalığına derman olmamız için geldiler. Üstelik kısa bir zaman sonra da işler şu şekilde yürüdü. Hasta geldi, doktordan, komşusundan duyduğu ya da reklamını gördüğü bir ilacı yazmasını istedi. Doktor da yazdı. Şu an ilaçların büyük kısmını aile hekimleri yazıyor. Yani aile hekimliğinden tek memnun olan kâr kaygısı taşıyan ilaç firmaları oluyor.”

CEZA PUANLARI TOPLUM İÇİN DE SORUN

Tam ‘Zorla yazdırmıyorlar ya doktora’ diye düşünürken Fethi Bozçalı şöyle konuşuyor: “İstemeyerek yazıyorsunuz bu ilaçları. Elbette sistemin bilincinde olan, örgütlü olan hekimler yazmıyor ama çoğu aile hekimi hastaya bir faydası olmayacağını bildiği ilacı yazıyor. Neden mi? Hastanın istediği ilacı yazmadığınız zaman şikayet edilip ceza puanı alıyorsunuz ve yüz ceza puanı aldığınız takdirde sözleşmeniz feshedilebiliyor. Siz de kapı dışarı ediliyorsunuz.”

Peki bir doktoru kapı dışarı etmeye neden olacak ceza puanlarını almak bu kadar kolay mı? Hayır, bunun daha kolay yöntemleri var. Bozçalı’nın anlattığına göre, herhangi bir ilaç firmasının kalemi elinizde göründüğü takdirde ceza puanınıza işliyor. O ay sizden istenen aşılama oranını tutturamamanız ya da herhangi bir gün greve katılmanız ceza puanlarınızın artmasına neden olabiliyor. Üstelik kimi durumlarda para cezası bile alabiliyorsunuz. Hekim de bu endişelerle hareket ettiği için mesleki birikimlerini aktaramıyor ve bundan en çok toplum zarar görüyor. Hasta, istediği ilacın faydası olmadığını fark ettiği zaman ise soluğu acilde alıyor.

HASTALIKLAR ARTIYOR

Doktor Fethi Bozçalı “kara veba” hastalığını hatırlatarak, “Günümüzde de kara vebanın çağdaş versiyonu ise şeker hastalığı” diyor ve şöyle devam ediyor: “Şu an Türkiye’de çok hızlı ilerleyen bir hastalık. Şeker hastalığına 10 sene önce ülke nüfusunun yüzde 4’ünde rastlanırken bugün nüfusun yüzde 15’inde görülüyor. Aynı şekilde obezite yüzde 30, hipertansiyon da yüzde 35 oranında.” diyor.

TOPLUMUN İHTİYACI İÇİN HEKİMLİK

Aile hekimlerinin toplumcu hekimlik yapması gerektiğini söyleyen Bozçalı, “Biz sağlık sisteminin toplumun ihtiyaçlarına göre biçimlendirilmesini istiyoruz. Yoksa bazı firmalar kâr etsin diye, onların ürettikleri ilaçlar çok satsın diye değil” diyor.

“Hastalıklar artıyor, toplumcu hekimlik kenara itiliyor. Gereksiz ilaç kullanımı ve tetkikler yapılıyor. Koruyucu sağlık hizmeti ortadan kalkıyor” diye durumu özetleyen Fethi Bozçalı sözlerini şöyle noktalıyor: “İki seçenek var: Toplumun ihtiyaçları için mi, piyasanın ihtiyaçları için mi? Biz toplumun ihtiyaçları için sağlık hizmeti diyoruz. Bizim Sağlık Bakanlığından istediğimiz de bu problemin çözülmesi için sendikaların ve meslek odalarının muhatap alınması, bizim de görüş ve önerilerimizle çözüm üretilmesi.”


DOKTORLA HASTA BAKIŞIYOR

Hastalıkların bu şekilde artmasında genetik faktörlerin de etkili olduğunu ifade ediyor Bozçalı, ancak, temel faktörün sağlığın piyasalaşması olduğunu söylüyor ve şöyle açıklıyor: “Hekimler bahsettiğimiz kaygılarla hareket etmek yerine toplumcu bir anlayışla hareket ederse bu hastalıklar önlenebilir, en aza indirilebilir. Bir aile hekiminin hastasını tanıması gerekiyor. Ne yiyip ne içtiğini, nerede kimlerle yaşadığını, ruh sağlığının nasıl olduğunu bilmesi gerekiyor. Ancak günlük bakmanız gereken hasta sayısı çok olunca bunların hiçbiri öğrenilemiyor. Her hastayla görüştüğünüz 3-5 dakikada konuşamıyorsunuz sadece bakışıyorsunuz.”


AYLIK 7 BİN LİRA ALIYORLAR AMA...

Sağlık çalışanları sözleşmeli ve performansa göre çalışıyor. Aile hekimlerine aylık 7 bin lira veriliyor. Hekimin sağlık hizmeti vermek için bulunduğu binanın kirası, çalışanların maaşı, faturalar, temizlik malzemeleri her harcama bu paradan karşılanıyor. Arta kalandan da hekim maaşını alıyor.


ACİLDE NÖBET YÜKÜ

Sağlık alanındaki son torba yasayla birlikte aile hekimlerinin sırtına bir yük daha biniyor. Aile hekimleri acillerde nöbet tutmaya zorlanıyor. Aile hekimlerinin acillerde nöbet tutmasının saçma olduğunu söyleyen Fethi Bozçalı, “Acil hekimliği farklı bir alandır. Bunun için insanlar 4-5 yıl eğitim görüyorlar. Acil hekimliği uzmanı oluyorlar. Onun gereklilikleri farklıdır” diyor ve ekliyor: “Bu bir iç hastalıkları uzmanından beyin ameliyatı yapmasını istemeye benzer.”


İZİN HAKKI YOK

Uluslararası meslek örgütlerinin belirlemiş olduğu bir hak olan ücretli izin hakkı aile hekimlerine tanınmıyor. Eğer aile hekimleri yıllık izin hakkını kullanmak isterse ya da hastaysa yerine bir hekim bulması gerekiyor. Bulamadığı takdirde toplum sağlığı merkezlerinden bir hekim ve bir hemşire görev alıyor ama aile hekimi  yerine görev alacak bir doktor bulamadığı için maaşından kesinti yapılıyor.

ÖNCEKİ HABER

İyi ki doğdun!

SONRAKİ HABER

Hastane yönetiminden skandal yanıt: Maalesef insanımız temiz değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...