30 Aralık 2013 06:00

Hem doğa, hem de insan tehdit altında

Türkiye-Federal Kürdistan Bölgesi sınırındaki derin vadilerde bulunan debisi yüksek akarsular üzerinde kurulan toplam 7 barajın maliyetinin 207 milyon lira olacağı hesaplanırken, bugüne kadar baraj yapımları için 103.5 milyon harcandı.

Hem doğa, hem de insan tehdit altında
Paylaş

Erdoğan ALTAN
Mehmet Zeki ÇİÇEK


Bölgede şimdiye kadar enerji ve sulama için inşa edilen 50 barajın yanı sıra, son yıllarda inşa çalışması devam eden 30’a yakın baraj ve yüzlerce hidroelektrik santral (HES) yapılıyor.
Bingöl (Çewlîg), Şırnak (Şirnex), Hakkari (Colemêrg), Batman (Êlîh), Mardin (Mêrdîn), Diyarbakır (Amed) ve Dersim’de yapımı süren ve yapılmak istenen barajlarla hem bölgedeki tarihi yerler, hem yerleşim alanları, hem de endemik bitki türleri ve ekosistem doğrudan etkilenecek.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, sorulan bir soru önergesine verdiği yanıta, aktif hidroelektrik santrallerinin sayısının 333, özel sektör tarafından inşaatına devam edilen HES sayısının 237 olduğunu söylerken, bugüne kadar 924 özel şirket ile anlaşma yapıldığını ifade etti.  

EKOLOJİK KIRIM

Mardin ve Şırnak il sınırları arasında Dargeçit (Kerboran) ilçesinin 15 kilometre doğusunda yer alacak baraj ve HES ile 1981’de sit alanı ilan edilen Hasankeyf ilçe merkezi ile birlikte 95’i köy ve 104’ü mezra olmak üzere, toplam 200 yerleşim yerinin tamamı veya bir bölümü sular altında kalacak. Proje ile bölgedeki yerleşimlerde 55 bin ile 80 bin arasındaki nüfusun göç etmek zorunda kalacağı tahmin ediliyor. Baraj, Dicle’nin kıvrım kıvrım içinden akıp geçtiği Heskêf Kalesi yüksekliğindeki kanyonu, “Kaplumbağa Rafet” ismi ile de bilinen Rafetuseuphraticus, çöl varanı gibi sürüngenler, kızıl akbaba, tavşancık, küçük akbaba, kerkenez, bataklık kırlangıcı, büyük kızkuşu, alaca yalıçapkını, gökkuzgun, küçük sağan, kocagöz, toy, kızılca gibi pek çok kuş türü, cobitiskellei, schisturacheyrsicristinae gibi endemik balık türleri, çizgili sırtlan, karakulak, vaşak, su samuru gibi memeli türlerinin aralarında bulunduğu çok sayıda canlının da yaşam alanlarını ortadan kaldıracak. 870 su kaynaklarını yok edecek. DSİ İl Müdürlüğü, Federal Kürdistan Bölgesi ile İran sınır kesimlerinde enerji ve su depolama amacıyla hazırladığı projeyi 2008 yılında hayata geçirdi. Bölgede “PKK’ye karşı güvenlik barajı” olarak nitelendirilen 11 barajın ihalesi 2008 yılında yapılarak inşaatlarına başlandı. 7 barajdan en önemlileri olan Silopi, Şırnak ve Uludere Barajlarının gövde inşaatları tamamlanıp su tutulmaya başlanırken, Şırnak’taki diğer 5 baraj ile Hakkari’deki 4 barajın inşaatının yapımları devam ediyor. Ayrıca bu barajların tamamı su tutmasıyla beraber dağların yamaçlarında bitkilere can veren 870 su kaynakları da bu “güvenlik” barajların altında kalacağı belirtiliyor.

103 MİLYON HARCANDI, 104 MİLYON DAHA HARCANACAK

Türkiye-Federal Kürdistan Bölgesi sınırındaki derin vadilerde bulunan debisi yüksek akarsular üzerinde kurulan toplam 7 barajın maliyetinin 207 milyon lira olacağı hesaplanırken, bugüne kadar baraj yapımları için 103.5 milyon harcandı. Yapımı süren barajların tamamlanması ile köylülere ait bağ bahçeler, bölge halkının hayvanlarının en uğrak olduğu çok sayıda çayır ve meralar sular altında kalacağı belirtilirken, yapımı devam eden 8 baraj için ayrılan 104 milyon liranın daha da harcanacağı öğrenildi.

ÇAYIR VE MERALAR SU ALTINDA KALACAK

Roboskî ve Gülyazı köylerinin 15 kilometre altında yapılan iki barajın su tutmaya başlaması, hayvancılıkla uğraşan köylüleri tedirgin ediyor. Köylüler, birçok çayır ve meranın sular altında kalacağını belirtiyor.

BARAJLAR İKLİMSEL DEĞİŞİKLİK ÖNGÖRÜLMEDEN YAPILIYOR

Duruma tepki gösteren Şırnak Çevre Platformu Üyesi Emirhan Uysal, barajlar su tuttuktan itibaren bulunduğu çevrenin iklimini değiştireceğini söyledi. Var olan sert iklimi ılıman iklime çevireceğini altını çizen Uysal, “Çünkü suyun bolca bulunduğu yerde sert değil ılıman iklim koşulları hakim olur. Bu durumda normal şartlarda karın bolca yağdığı bir yerde bu sefer kar yağışının daha az olacağı görülecektir. İklimsel olan bu yağış değişikliği besin zinciri içindeki canlıların orantısız bir biçimde çeşitlenmesine yol açacaktır. Bu durum göçmen kuşların göç yollarının değişmesine bir de orada toprak altında yaşayan canlıların yok olmalarına aynı zamanda burada tarımsal faaliyet gösteren insanların hem yerleşim yerlerinden hem de zaten ülke genelinde yok olmaya yüz tutmuş tarımsal faaliyetlerin daha da gerilemesine sebep olacaktır. Oluşacak iklim değişikliği ile beraber yeni hastalıkların oluşmasına sebep olacak canlı türleri ortaya çıkacaktır. Araştırmalar çok sayıda hayvan ve bitki türünün iklim değişikliğine uyum sağlayamadığı için şimdiden yok olmaya başladığını söylüyor. Hayvan ve bitki türlerinin yok oluşu besin zincirini kırıyor. Besin zincirinin kırılması arka arkaya diğer türlerin de yok olmasına sebep oluyor. İklim değişikliği bu yüzden insan neslini de tehdit ediyor. Besin zinciri bozulmaya başladığından beri insan da temel besin kaynaklarından yoksun kalmaya başlayacak” dedi. (Şırnak/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Arçelik işçisi dertli

SONRAKİ HABER

‘Çıkmaz ama aldık’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...