29 Aralık 2013 08:02

Özgürlüğün Rojava’daki adı...

Takvimler 2012’ün 19 Temmuz’unu gösterdiğinde Rojava farklı bir tarihe başlangıç yapmanın heyecanını yaşıyordu.

Özgürlüğün Rojava’daki adı...
Paylaş

Fehim IŞIK

Takvimler 2012’ün 19 Temmuz’unu gösterdiğinde Rojava farklı bir tarihe başlangıç yapmanın heyecanını yaşıyordu.
19 Temmuz, kimliği reddedilen, tanınmayan, Araplaştırılmak için olmadık uygulamalarla karşı karşıya kalan Batı Kürdistanlı Kürtlerin, Türkiye’deki oturmuş adıyla Rojava’nın kendi kendini yönetmesinin, Rojava Devrimi’nin başlangıcı kabul edilir.
Peki, 2013 yılı Rojava’ya ne getirdi, ne götürdü?

ÖZGÜRLÜK YAZMAK KADAR KOLAY OLMADI

Şunu baştan diyelim; sözünü ettiğimiz özgürlük bu satırlarda yazıldığı gibi kolay olmadı. Hele Rojava’ya yerleşen, sınırları yol geçen hanına döndüren el Kaide yanlısı grupların hem Rojava Devrimi’ni boğmak, hem de Serêkaniyê üzerinden Rojava’ya hakim olma savaşını başlattığı Şubat 2013 saldırısını akıllara getirince, bu özgürlüğün, devrime giden yolun ne ağır bir bedelinin olduğunu daha rahat görebiliriz.
Adı şimdilerde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak öne çıkan, o dönemlerde daha çok el Nusra olarak anılan el Kaide yanlısı gruplar, Türkiye üzerinden Suriye’ye geçiş noktalarını Türkiye’nin Ceylanpınar, Suriye’nin Resulayn adını verdiği Serêkaniyê’den yapıyorlardı. Bu bölgedeki tüm sınır geçiş noktaları el Kaide yanlısı bu güçlerin elindeydi. Halka zulmeden, daha Esad rejimine tek kurşun sıkmamışken Rojava’yı bir İslam emirliğine dönüştürmek isteyen güçlerin arkasında Türkiye’nin yoğun desteği; karşısında ise Rojava’nın direngen halkı, en önemlisi de Rojava’daki özgürlüğün güvencesi YPG, yani Halk Koruma Birlikleri vardı.
Türkiye’nin desteği vardı, çünkü Rojava’da bölge kansız bir şekilde adım adım rejim güçlerinden temizlenip Halk Meclis’lerine devrediliyordu. Türkiye, Kürtlerin özgürlüğü yerine kapı komşusunun bir İslam emirliği olmasını tercih ediyordu. El Kaide yanlısı güçlere sonsuz desteğinin en önemli nedeni buydu.
Türkiye’nin Suriye politikası nasıl ki bir bütün olarak ters tepti ise Rojava politikası da, Kürtlere karşı el Kaide’yi sahaya sürmesi de ters tepti. Rojava halkı başta Serêkaniyê’de, giderek Kürtlerin yaşadığı her yerleşim biriminde Türkiye destekli el Kaidecileri gerisin geri sürdü.

EL KAİDE İLK YENİLGİYİ NİSAN’DA ALDI

El Kaide ilk yenilgiyi Nisan ayına gelindiğinde yaşamışlardı. Ancak YPG de, sınırların denetiminin onlarda kalmasına çatışmaların durması karşılığında sessiz kalmıştı.
El Kaide’nin yaşadığı bu ilk yenilgi, Türkiye’nin de yenilgisiydi.
Ancak Rojava’daki gelişmeler, hele Kürtlerin devrimin 1. yılında kendilerini yönetecek kabiliyette olduklarını tüm dünyaya göstermeleri hem el Kaidecileri, hem de onların destekçilerini çileden çıkarmıştı.
Serêkaniyê’de ilan edilen ateşkese rağmen el Kaideciler Temmuz ayında ilk saldırıyı YPJ’ye, Kadın Koruma Birliklerine yönelttiler. Bu saldırı YPG’nin sert tepkisi ile karşılaştı. Kürtler topyekün bir cevap ile uzun süren ve 2013’ün son günlerinde de devam eden bir savaşa imza attılar. IŞİD’iyle, El Nusra’sıyla ve irili ufaklı onlarca El Qaide ve Özgür Suriye Ordusu yanlısı güce karşı savaşan YPG ve YPJ, tüm köyleri, kasabaları birer birer özgürleştirdiler.
Rojavalılar açısından ne yazık ki bu dönemin en önemli olumsuzluğu, kendi içlerindeki uyumsuzlukları, anlaşamamaları oldu.
Cephede savaşan YPG’liler tüm el Kaidecileri Rojava’dan silip çıkarma konusunda büyük bir askeri başarıya imza atıyorlardı ama aynı başarı siyasi alanda görünmüyordu. Rojava’nın farklı güçlerini bir araya getiren Kürt Yüksek Konseyi istenen siyasi başarıyı gösterme karşısında eksik kalıyor, sınırlar bir tek Türkiye tarafından değil Irak Kürdistan Bölgesi tarafından da kapatılıyordu.
Sınırların kapalı olduğu dönemde acı bir haber daha geldi Rojava’dan.

GEÇİCİ YÖNETİM İLAN EDİLDİ

PYD Eş Başkanı Salih Müslim’in oğlu Şervan Müslim, el Kaidecilerin saldırısı sonrası 9 Ekim’de yaşamını yitirdi. Taziye ziyaretinden sonra Avrupa’ya dönmesi gereken Salih Müslim’in Irak Kürdistan Bölgesi’ne geçişinin engellenmesi ciddi bir tepki ile karşılaştı. Kürtler arası uyumsuzluk doruğa çıktı. Bir yandan da Kürtler arası uyumsuzluğu gidermek, Kürtlerin iç anlaşmalarını sağlamak için arayışlar başladı.
Bu arayışlar devam ederken, Rojava’da Kürtlerin coşkuyla karşıladığı Geçici Yönetim ilan edildi.
Kürtler arası siyasi sorunların aşılması için de Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Osman Baydemir devreye girdi. Rojavalı siyasal güçlerin iki cephesi, yani PYD’nin içinde yer aldığı Batı Kürdistan Halk Cephesi MGRK ile daha çok KDP’ye yakın güçlerin oluşturduğu Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi 17 Aralık’ta Irak Kürdistanı’nın başkenti Erbil’de bir araya geldiler. Bölge Başkanı Mesud Barzani’nin himayesinde başlayan bu görüşmeleri Rojava sorununun aşılması için KDP ile mutabık kaldıklarını açıklayan KCK’de destekliyordu.
Nihayetinde 24 Aralık günü ENKS ile MGRK üç başlıkta anlaştıklarını, Cenevre Konferansında Kürtleri ortak temsil edeceklerini, sınırların açılacağını ve siyasi tutukluların serbest bırakılacağını açıkladılar. Anlaşamadıkları başlıkları görüşmek için de 2014’e randevu verdiler.
2013, Rojavalılar için el Kaidecilerin saldırısıyla başlamıştı.
Özgürlük, karşılığı ağır bedellerle ödenen çatışmalar sonrasında geldi.
2013’ü bitiren ise bir yandan Geçici Yönetim’in ilanı, diğer yandan Kürtlerin iç uzlaşmazlıklarını aşacaklarını gösteren toplantılar oldu...
Ama şunu biliyoruz; Rojava’daki özgürlük bu satırlarda yazıldığı kadar kolay olmadı...ı

ÖNCEKİ HABER

Kapitalizm ve insanlığı zincire vuran serbestiyet

SONRAKİ HABER

Halkların Rojava’dan geçen yolu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...