07 Haziran 2011 10:45

Bir genç neden işçilerle kader ortağı olsun?

Yazılacak olunan gazetenin niteliğini göz önünde bulundurarak işe yaramaz tartışmaları bir kenara bırakacağız. Zira günlük yaşamda karşılaşılan ve çözümü en zor problemlere beraber yanıt aramaya çalışmakta fayda var.Gazetemizin ve bugünkü gençlik dergimizin bu sayısına özgü olarak yazıları

Bir genç neden işçilerle  kader ortağı olsun?
Paylaş
YAKUP ASLANDOĞAN

Gazetemizin ve bugünkü gençlik dergimizin bu sayısına özgü olarak yazıların içeriği seçimler olarak belirlenmiş. Biz de işin bu tarafına değinelim istiyoruz. Ancak klasik bir seçim ve onun tespitlerle bezenmiş türden bir yazımı olmalı mı diye düşünürken hiç de isabetli olmayacağını fark ediyoruz. Gençlik dergisinin çıkacağı bugün dolayısı ile yazımızda gençliğe özel yer gerekli diye düşündük.

Nedenlerinden evvel bazı sorulara yanıt aramak gerekli. Örneğin bir genç geleceğini işçilerde ve onların kurtuluşu olan bir sistemde niye görsün ki? Ya da nasıl görür?

YAŞAYAN ÖRNEK!

Sokakta yürürken bir adama rastlıyor bizimkisi. Sokaktan geçen güzellerden gözünü alamıyor. Trafik lambalarına riayet etmiyor. Yerlere kanırta kanırta tükürüyor. Tespih şakırtısını ve gümüş imamesini sallaya sallaya gözümüze sokuyor, omuz düşük, yumurta topuk, ya da fındık bıyık vb vb…

“Ulan kim bu kaba saba adam” diye hayıflanıyor bizim devrimci genç. Cesaretini topluyor ve gidiyor yanına. Merakla soruyor: “Baba sen kimsin, oyun kime ne iş yaparsın” diyor, biraz onun üslubuna yaklaşarak.
“Sana ne lan” diyecek oluyor bizim tükürükçü. Ama bakıyor temiz yüzlü gence ve “adım bilmem ne” diyor. “İşçiyim. MHP’ye oy verecem. Fabrikalarda sürünüyoruz işte” diyor. Çekip gidiyor.

Bizim devrimci gencin kafasından kaynar sular akıyor, sıkıntı ve şaşkınlıktan patlayacak gibi oluyor. İşçi “Ne oldu delikanlı hey iyi misin” diyor. Ama bizimki duymuyor. Birden aklından okuduğu romanlar ve oradaki kahraman işçiler geçiyor. Karşılaştırıyor, “Bu işçi için mi uğraşıyorum ben. Kahretsin” diyerek ve işçiye ters ters bakarak uzaklaşıyor.

…1 AY SONRA…

Bizim genç sokakta kız arkadaşı ile el ele gezerken sesler duyar. İlerideki pankartları görür. Hemen oraya koşar, içinden de “Bizimkiler yine eylemde galiba” der.

Alana yaklaştığında bunun devrimcilerin değil işçilerin eylemi olduğunu görür. Bıyıkları sarkık, ellerinde bayraklar kol kola girmiş öfkeyle haykırıyorlar. “birleşe birleşe kazanacağız. Emekçiler el ele genel greve. Yaşasın halkların kardeşliği”.

Slogancı da geçen ki yere tükürüp güzellere laf atan işçi. Bizimkisi tereddütte kalıyor. Geçen karşılaştığı gibi kaba saba bu işçinin nasıl olur da eylem yaptığını düşünüyor. Hem de halkların kardeşliği sloganını bu sarkık bıyıklı işçilerin nasıl attığını düşünüyor. Düşünüyor, düşünüyor, düşünü, düş, dü….

MÜCADELE BİRLİĞİ VE HAYAL İLİŞKİSİ

Evet, biraz uzattık. Ancak bazı gerçekleri kaba gibi gözükse de resmetmeye çalıştım. (Aslında bu kabalığı videolar yapıp sosyal paylaşım sitelerinde paylaşan, gerçekten de adlarında komünist yaftası ile dolaşanlar olduğunu ve ilkellikle yayınladıklarını da bilmeme rağmen resmettim bunları.)

Ve en baştaki soruma dönmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bir genç neden işçilerle kader ortağı olsun ve nasıl olur?

Evet, bizler işçilerin bireysel tutumlarından öte onların üretim sürecindeki rollerini ve güçlerinin farkına vardıkları andan sonraki sınıf tutumlarına dikkat kesilmeliyiz. İşçiler bir sınıf olarak hareket etme kabiliyetinde ise onların bunu yapacak maddi temellere sahip olmaları da o kadar gerçektir.

Bir işçi mücadelesi işçilerin bireysel değil kolektif tutumu ile ortaya çıkar ve tüm yapay ayrımları da ortadan kaldırır. Bıyık, tükürük, sistem partilerini destekleme vs. gibi biçimsel bazı şeylere bakıp “İşçilerden adam olmaz” demek bir devrimcinin yanından bile geçmeyeceği konulardır.

Bir işçi örneğin AKP’li, MHP’li ya da düzen partilerinden birini destekliyor diye uzak mı duracağız yoksa tarihi değiştirecek güce sahip bir sınıf olarak yakın mı duracağız?

İŞÇİLER BİZE UZAK OLABİLİR AMA YA BİZ?

Bu ve benzeri durumlarla karşılaşılıyor ama bunun tersi örneklerini de yaymak gerekli. Panzehir burada bizce. İşçilerin mücadelesinde yardımcı olmak ve onları kazanmak en önemli işlerimizden olmalıdır. Seçimler de bu vesileyle değerlendirildiğinde anlamlı olacaktır.

Kayseri Emek Partisi 1. sıra vekil adayımız söylenenlerden bazılarına denk düşmüş bir aday(dı).

Ağrı kökenli bir Kürt ve Kayseri sanayisinde çalışan bir metal işçisi. Kendisi iş kazası yaşamadan önce kısa vadeli çıkarları için ailesi ile AKP üyesi olmuş. Ama fabrikalarda yaşananlar üzerine EMEP’le tanışmış. Önceki partisi AKP’den istediği yardımlar olmamış ve kapılar yüzüne kapanmış.

O da “Rızkımı siz mi verdiniz” diyerek mücadele etmiş. EMEP’i de bu süre içinde tanıyan Metin Yıldız şimdi kapı kapı, fabrika fabrika dolaşıp EMEP için oy topluyor. Gerçek çıkarın burada olduğunu anlamış.

HAYALDİ GERÇEK OLDU!  

“İşçilerden vekil adayı mı olur” demişti önceleri. Şimdi ise işçilerin tüm dünyayı değiştirebileceğine inanıyor. Cuma namazı çıkışı hemen bildirilerle işçi arkadaşlarına dağıtıma katılırken de bu heyecanı görmek mümkün Metin Yıldız’da. “Seçim barajlarını da böyle aşarız” diyor. “Damlaya damlaya göl olacak oylarımız”.

GENÇLERE ÇAĞRI!

İşçi değişir ve değiştirir. Bu güce sahiptir. Çünkü üreten onlar. Yere de tükürür, ama bunun kötü olduğunun farkına mücadele içinde karar verir ve dünyayı sallayacak gücün kendi kollarında olduğunu anlar. Yeter ki işçi sınıfına güvenelim. Ve onlarla yürümeye karar vererek adımlar atıp kollarımızı birleştirelim. Zaman Metin Yıldız’ların yıldızını parlatmakta.

*EMEP GYK Üyesi

ÖNCEKİ HABER

Antep’in umudu

SONRAKİ HABER

Nükleer tehdit sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...