23 Aralık 2013 06:00

Güney Sudan; Afrika’nın yeni Ruanda’sı mı?

Doğu Afrika’nın yoksul ve iç savaşlardan yorgun ülkesi Güney Sudan, yeni bir iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya. Yakın zamanda tanık olduğumuz tarihin en büyük katliamlarından Ruanda’dakine benzer şekilde çatışma kabileler arasına yayılma riski taşıyor. Çatışmalar Cumhurbaşkanı Salvakiir’e bağlı askerler ile Eski Milletvekili Riek Maşar arasında başladı. Salva Kiir Dinka, Riek Maşar ise Nuer kabilesinden.

Güney Sudan; Afrika’nın yeni Ruanda’sı mı?
Paylaş

Ali KARATAŞ / Yusuf ERTAŞ

Doğu Afrika’nın yoksul ve iç savaşlardan yorgun ülkesi Güney Sudan, yeni bir iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya. Yakın zamanda tanık olduğumuz tarihin en büyük katliamlarından Ruanda’dakine benzer şekilde çatışma kabileler arasına yayılma riski taşıyor. Çatışmalar Cumhurbaşkanı Salva Kiir’e bağlı askerler ile Eski Milletvekili Riek Machar arasında başladı.  Salva Kiir Dinka,  Riek Machar ise Nuer kabilesinden.  

Al Kuds Al Arabi gazetesi konuyu işlediği baş yazısında iki siyasi grup arasındaki çatışmanın, başka kabilelerin de katıldığı kabileler arası bir iç savaşı tetikleyebileceğine dikkat çekiyor. İşte bu ihtimal, Ruanda’da 1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu’nu öldürülmesi ve yüz binlercesinin göç etmesiyle sonuçlanan yakın tarihi hatırlatıyor. Al Kuds gazetesine benzer şekilde Middle East gazetesinden  Waakhe Simon Wudu yazısında,”Bölünme ve çatışmanın dünyanın en genç ülkesini tehdit ettiği” vurgusu yaptı.

PETROL ÜRETİMİ ZARAR GÖRÜR ENDİŞESİ

Geçen hafta başlarında yaşanan çatışmalar sonucu  en az 500 kişi öldü. Öte yandan Al Arabiya haber sitesinin aktardığına göre, Güney Sudan’da iki petrol sahasında çalışan işçiler arasındaki kavga nedeniyle en az 16 kişi öldü. Ölüm olaylarından çok çatışmaların önemli petrol üretim sahalarında yaşanması hem Sudan’da hem de dünyada büyük bir endişeye yol açtı. Hükümet kaynakları çatışmalar nedeniyle “petrol üretiminin etkilenmediği” açıklamasını yaparak endişeleri gidermeye çalıştı. Tunus Aşşuruk haber sitesi, ABD Devlet Başkanı Barak Obama’nın Güney Sudan’ı iç savaşın ‘eşiğinde’ olduğu uyarısında bulunduğunu yazdı.

Al Arabiya haber sitesi, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, Cuma günü ABD’nin şiddetin harap ettiği Afrika Ülkesi Güney Sudan’daki muhalif gruplar arasında diyalogun başlamasına yardımcı olmak için özel elçi gönderdiğini açıkladığını aktardı.

The Daily Star, Afrikalı arabulucuların Güney Sudan’da iç savaşı önlemeye çalıştığını belirtirken Saudigazata haber sitesi “Güney Sudan hükümeti devletin başkentinin kontrolünü kaybetti” diye yazdı.

YOLSUZLUK ORTADOĞU’NUN GÜNDEMİNDE

Türkiye’yi yakından takip eden Lübnanlı Akademisyen Muhammed Nureddin, Aşşark gazetesinde “Erdoğan’sız Türkiye” başlığı ile bir makale kaleme aldı. Nureddin Erdoğan’ın bugün karşı karşıya kaldığı meydan okuma ve tehlikenin, önceki meydan okumalardan daha büyük olduğunu söyledi. Ortaya çıkan bölünmeyi Erbakan’ın Saadet Partisi ve Erdoğan arasındaki ihtilaftan sonra Türkiye’deki İslami hareket içinde büyük bir bölünme olarak nitelendirdi.

HEDEF ERDOĞAN’SIZ TÜRKİYE Mİ?

Nureddin makalesinde şu görüşlere yer verdi; “İkinci büyük tehlike ise bu operasyon kapsamında tutuklulara yöneltilen ithamların, Erdoğan’ın itibarını zedeleyecek olması.Bu operasyonlar, kamuoyunun Adalet ve Kalkınma Partisine yönelik şüphelerini artıracak ve Erdoğan’ı düşürecek derecede olmasa bile seçmen desteğini etkileyecektir” dedi. Nureddin yazısını “Belki de en son hedef Erdoğan’ı içerideki siyasi denklemde saf dışı bırakmak ve Türkiye’yi doğal hacmine, göze alınmayacak maceralardan uzak olan yerine geri getirmektir” satırları ile bitiriyor.


GÜNEY SUDAN’DA KABİLE SAVAŞLARI

Al Kuds Al Arabi
Başyazı

Güney Sudan’ın başkenti Juba’dan Cumhurbaşkanı Salva Kiir ile eski Milletvekili Riek Machar arasındaki krizle ilgili çelişkili haberler geliyor. Juba iktidarı, geçen temmuz ayında görevinden kovulan Machar’ın kendisine yakın kuvvetlerle darbe girişiminde bulunduğunu söylüyor. Machar ise bunu yalanladı.

Çatışmalar Juba’da başladı. Yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Çatışmalar hızla diğer vilayetlere yayıldı. Machar’ın kuvvetleri liman kenti Jonglei'yi ele geçirdi. Eski milislerin toplanmaya başladığı bölgelerde şiddet endişesi arttı. Güney Sudan’daki gelişmeler, Sudan’dan ayrılmasından iki yıl sonra ülkede etnik kökene dayalı bir iç savaşa yol açabilir.
Rekabet ve çatışma Dinka kabilesinden Kiir ile Nuer kabilesinden Machar arasında. 1991 senesinde çoğu Nuer kabilesinden silahlı milislere sahip Faysal Machar, Bor kentinde Dinka kabilesinden yaklaşık 2000 sivili katletti.

Nuer ve Dinka kabileleri arasındaki çatışma, oldukça eski kinlere, iktisadi ve siyasi çatışmalara dayanıyor. Başka kabilelere sıçramadan iki kabilenin arasının sakinleşmesi dürüst ve hızlı bir girişime ihtiyaç duyuyor. Jonglei’de Morli kabilesi Dinka ve Nuer kabileleri ile husumet içerisinde. Geçen iki yıl boyunca yaşanan kanlı çatışmalarda aralarında çocukların ve kadınların da olduğu 1600 kişi öldü. Bunlardan bazıları koyun keser gibi kesildiler.

Dinka ve Nuer’in siyasi elitleri arasındaki çatışma, onlarla sınırlı kalmayacaktır. Geçen pazardan bu yana devam eden çatışmalar Allah göstermesin binlerce masumun canına mal olacak yeni katliamlara ve toplu göçlere yol açabilir. Güney Sudan, sahip olduğu petrol kuyularına rağmen en fakir ve az gelişmiş ülkelerden. Bugün yaşanan çatışmalar yatırım yapan ve arama çalışmaları içerisinde olan petrol şirketlerindeki endişeyi yükseltiyor. Mızraklar ve sopalarla yapılan çatışmalarda 16 çalışanın ölmesi nedeniyle şirketlerde personel tahliyesi başladı. Petrol gelirleri devletin gelirlerinin yüzde 98’ini teşkil etmektedir. Güney Sudan’ın petrolünün durması, rafinelerde petrolü ayrıştıran ve Kızıl Deniz’deki limandan ihraç eden Hartum’u da (Kuzey Sudan) etkileyecektir. Gelişmeler katliamdan kaçanların oluşturacağı yeni bir dalgayla karşı karşıya kalacak olan bölge ülkelerini de endişelendirmektedir.

Krizden çıkış bilgelik ve devletin liderliğini gerektirir. Çatışmalar, daha fazla kan akmasına hizmet edecek olan ve uzun süreden beri acı çeken halkı da sürecin içine çekecektir. İki taraf da ortamı kızıştırmayı durdurmalı ve ihtilafları kurşunla değil; diyalog, konuşma ve seçim sandıkları yolu ile çözme yoluna gitmelidir. Güney Sudanlıların umutları, Doğu Afrika Kalkınma Birliğinin hükümet yetkililerinin arabuluculukta bulunması. Birlik, 2005 yılında Güney İsyan Hareketi ile Hartum arasında barış görüşmelerinin başarıyla sonuçlanmasında önemli bir rol oynamıştı. Sudan’da iç savaş 20 yıldan fazla bir süre devam etti ve temmuz 2011’de bitti.  Bugün bebekleri öldüren fitne tomurcuk olarak mı kalır? Umarız böyle olur.


ÇATIŞMALAR DÜNYANIN EN GENÇ ÜLKESİNİ VURDU

Waakhe Simon WUDU
Middle East

Ülkede çatışmalar tırmanırken, yetkililer, cumartesi günü tahliye çabalarına yardım etmek için Güney Sudan üzerinde uçan ABD uçaklarının ateşe tutulduğunu ve dört ABD askerinin yaralandığını söylediler.

ABD ve Ugandalı yetkililer, Jonglei eyaletinde isyancıların elinde olan Bor şehrinde inmeye çalışan üç ABD askeri uçağına ateş açıldığını ve isabet alan ve yakıt sızdıran bir uçakla komşu ülke Uganda’ya inmek zorunda bırakıldığını belirttiler.

Sudan’dan 2011 yılında bağımsızlık kazanan dünyanın en genç ülkesinde artan düşmanlık,  geçen hafta bir darbe girişimi ile çatışmaları başlatmakla suçlanan eski devlet başkanı yardımcısı Reik Machar ile görüşmeleri başlatmak için bir teklif yapılmasına rağmen geldi.

Sadece Başkent Juba’da 6 günlük çatışmalarda en az 500 kişi öldü. On binlerce kişi yerinden oldu. Bunların birçokları BM merkezlerine sığınmak istiyor. Yoksul ülkenin topyekûn iç savaşın eşiğine geldiği uyarıları yapılıyor.

Perşembe günü saldırganlar Jonglei eyaletindeki bir BM üssüne yaptıkları baskında iki Hindistanlı barış gücü askeri öldürüldü. Aynı zamanda üste bulunan 36 sivilin de öldürülmüş olmasından korkuluyor.

Çatışmalar, hafta boyunca isyancılar tarafından ele geçirilen Juba’nın 200 km kuzeyinde uzanan Bor kasabasına yayıldı. Güney Sudan ordu sözcüsü, kasabayı geri almak için operasyonun sürdüğünü söyledi.

Sudan Halk Kurtuluş Ordusu Sözcüsü Phillip Aguer, kuzeydeki petrol üreten Unity eyaletinde önemli bir komutan olan Tümgeneral James Koang Choul’un Machar’ın safına geçtiğinin ortaya çıktığını söyledi.

Petrol şirketleri işçilerini tahliye etti. Çin devlet petrol şirketi Çin Ulusal Petrol AŞ (CNPC) kendi personelini çektiğini doğruladı.

Karışıklık, politik bir dalaşın sonucu başladı gibi görünse de, şiddet Kiir’in etnik Dinka’sı, Machar’ın Nuer’ine karşı etnik bir boyut kazandı.


ERDOĞAN’SIZ TÜRKİYE

Muhammed Nureddin
Aşşark

Türk Hükümeti Başbakanı Erdoğan’a yakın isimlere kadar uzanan operasyon hem Türkiye’de hem de dünyada büyük bir şaşkınlık yarattı. Bu operasyon, geçtiğimiz yaz yaşanan Taksim ve Gezi Parkı olaylarından sonra, Erdoğan’ı hedef alan ikinci büyük gelişmedir.

Bu operasyonun gerçekleşmesi Türk polisi ve yargı unsurlarıyla sınırlı değil, zira büyük bir nüfuza sahip ve ABD’de yaşayan Din Adamı Fethullah Gülen’le de alakalı olması, devlet içinde devlete benzer bir yapılamayla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Adalet ve Kalkınma Partisinin 11 yıllık iktidarından sonra, iktidar içinde bireysel çekişmeler baş gösterdi ve Erdoğan’ın iktidarı tek başına tekeline alması ve mutlak bir şekilde egemen olması kendisine yakın bazı isimleri de rahatsız etmeye başladı. Bu çerçevede yaklaşık bir sene önce Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ü siyasi denklemden uzaklaştırmak istedi ve bunun için ikinci defa cumhurbaşkanı seçilmesini engelleyecek bir kanun çıkarmaya yönelmişti ancak Anayasa Mahkemesi bu kanun tasarısını iptal etti. Bu duruma başka bir örnek ise, kızlı-erkekli öğrenci evleriyle ilgili tartışmalarda yaşandı ve Erdoğan, partinin ağır toplarından Bülent Arınç’la ayrı düştü.

Bugünkü kriz de dershaneler konusunda Erdoğan ve Erdoğan’ı destekleyen kesimler açısından önemli bir konumda olan Fethullah Gülen arasında baş gösterdi.
Erdoğan’ın bugün karşı karşıya kaldığı meydan okuma ve tehlike, önceki meydan okumalardan daha büyüktür. Çünkü bu durum öncelikle, Erbakan’ın Saadet Partisi ve Erdoğan arasındaki ihtilaftan sonra Türkiye’deki İslami hareket içinde büyük bir bölünmedir.

İkinci büyük tehlike ise bu operasyon kapsamında tutuklulara yöneltilen ithamların, Erdoğan’ın itibarını zedeleyecek olması.

Bu operasyonlar, kamuoyunun Adalet ve Kalkınma Partisine yönelik şüphelerini artıracak ve Erdoğan’ı düşürecek derecede olmasa bile seçmen desteği etkileyecektir.

Bu, Türkiye’deki ‘‘büyük yolsuzluk operasyonunun’’ iç yüzüdür. Öyle ki artık Türkiye’de, Ortadoğu’da ve özellikle Suriye, İran ve Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılması konusunda yeni bir döneme girildiği ve bazı dengelerin değiştiği sürekli konuşulmaktadır. Özellikle,  Türkiye’nin el Kaide’ye verdiği destek ve Kürdistan’dan petrol alımı konusunda var olan ABD-Türkiye ihtilafı da bunu göstermektedir.

Erdoğan bütün bu iklimden uzak değildir ki, Gezi olayları sürecinde aralarında İsrail’in de olduğu bazı ülkeleri bu olayların arkasında olmakla suçladı. Şimdi de yolsuzluk operasyonuyla ilgili yine dış güçleri sorumlu tuttu. Ki Erdoğan daha önce rakibine sürekli olarak seçim sandıklarıyla meydan okurdu. Ancak Erdoğan’da biliyor ki demokrasinin tek ölçütü sandık değildir ve zafer kazanmak için tek yer değildir. Erdoğan 2011 seçimlerinde halk desteğini artırdı ancak daha sonra kendi hükümetine yönelik algıya ve Türkiye algısına yönelik büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı.

Görülüyor ki yeni dünya düzeninde rol kapışmasının devam etmesi, sınırlı yetkiye sahip bir cumhurbaşkanı seçilebilmesi için Erdoğan’ı rahat bırakmayacak. Belki de en son hedef Erdoğan’ı içerideki siyasi denklemde saf dışı bırakmak ve Türkiye’yi doğal hacmine, göze alınmayacak maceralardan uzak olan yerine  geri getirmektir.
 

ÖNCEKİ HABER

CHP’nin İzmir Adayı Kocaoğlu oldu

SONRAKİ HABER

‘Soçi’de oyuncak olunmamalıdır’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...