‘Işığım kilitlenmez ki benim’
Şükran Kurdakul’un bu dizelerinin yabancısı değilsiniz, Ezginin Günlüğü’nden şarkı olarak dinlemişsinizdir. 23 Mart 1927’de doğmuştu Şükran Kurdakul. 15 Aralık 2004’te ayrıldı aramızdan.
Sennur SEZER
Güz kapısında ağaç
El kapısında emekçi
Suyu çekilmiş toprak
Kafamdaki nöbetçi
Acıdan kısılsa bile sesim
Acımı sesleyenler var
Boşuna belindeki anahtar
Işığım kilitlenmez ki benim
Şükran Kurdakul’un bu dizelerinin yabancısı değilsiniz, Ezginin Günlüğü’nden şarkı olarak dinlemişsinizdir. 23 Mart 1927’de doğmuştu Şükran Kurdakul. 15 Aralık 2004’te ayrıldı aramızdan. Onu hep toplantılarda hatırladı/hatırlayacak gençler. Mitinglerde, gösterilerde hep aramızdaydı. Bağımsızlıktan, kültür emperyalizminden söz ettiğinde bir salon dolusu genci ayağa kaldırırdı. Hep gençti çünkü. 1940 kuşağının en genç şairiydi.
Lise ikinci sınıfta komünizm propagandası yapmaktan 4.5 ay tutuklu kalmış bu arada okuldan atılmış, beraat etmesine karşın geri de alınmamıştı. O yüzden hep lise ikide bir delikanlı havasındaydı. Ona ağabey demeye bir iki ay dayanabilirdiniz. Sonra “Şükran” olurdu hitap şekli. Yaşıtımızdı.
Aslında sevecen bir ağabeydi, örgütleyici, öğretici, izleyici ve yargılayıcı. Yaşamının tek dayanağı kendi emeği ve edebiyat tarihinin başındaki adak cümlesinde “Çalışmalarımın görünmez emekçisi” diye andığı Selma Kurdakul’du.
Selma Kurdakul’la ikinci tutuklanışında aynı davadan yargılanmışlardı.
1951 tevkifatının Sevim Tarı (Belli), Sıdıka Umut (Su), Sevinç Tanık (Özgüner), Nuran Bozer gibi savcıya kök söktüren kadın tutuklularındandı Selma Ertekin (Kurdakul).
Onların birlikte geçen yaşamlarını anlamak için Şükran Kurdakul’un dizelerini hatırlamak gerekli:
Bunca yıl çok ışık birikti avuçlarımda
Senin olsun
Esinler sevgi dokuyan ellerimden
Bunca yıl şiirin, kardeşliğin, kavganın
Has bahçelerinde yarattım bu gerçeği.
Sabrım senin olsun.
Aşkım senin olsun.
Birlikte yaşanan onca yıla sığdırılan emekler, edebiyat tarihi, sosyalist kültür ansiklopedisi Türkiye Bölümü, Yazarlar Ve Şairler Sözlüğü, Yelken dergisi, Ataç dergisi, Ataç Yayınevinde yayımlanan kitaplar onların ortak çalışmasının, dayanışmasının ürünleri:
Biz ki acılar döneminden
Ellerimizi kirletmeden geçtik.
Direncim senin olsun,
Sevgim senin olsun.
Kurdakul’un Edebiyat Tarihi’nin Önemi
Şükran Kurdakul’un Çağdaş Türk Edebiyatı üst başlığını taşıyan dört ciltlik edebiyat tarihinin önemini Server Tanilli vurgulamıştı: “Edebiyat tarihine diyalektik bakışın zenginliğini taşıyan bu eser, bir başeserdir bugün ve bu niteliğini yıllarca da koruyacaktır.” O, TYS’de anma ve tanıtma kurulunu üstlendiğinde de bize öğütlediği tek şey hakkında konuşma yapacağımız yazarları dönemine göre değerlendirmemizdi. Sanıyorum, bu bakış açısı yorumlayıcıyı kolay ve kişisel yorumlardan kurtaracak tek yoldur. “Çağdaş Türk Edebiyatı” tek kitapla eğitilen gençliğimizin çağdaş edebiyat algısını kazanmasını sağlayan Son döneminde, Emek Partisinin basın açıklamalarından birinde Bakırköy Özgürlük Meydanı’ndaydık. Polis sürekli taciz ediyor topluluğumuzu oradan öbür yana gönderiyor, kovalıyor. Sonunda onun başına dikildiler, “Amca buradan git”. O bir dikeldi “Neden? Basın açıklamasını dinleyeceğim” . Polis bıyık altından gülümseyerek “Git amca git” dedi, “öteki tarafta dinlersin”. Hep birlikte çevredeki bir kahveye sığındık. Şükran Kurdakul, “bu adam bana meydanın öteki tarafını mı öğütledi” diye sordu. “Yoksa ‘sen artık öteki dünyada dinlersin’ mi demek istedi. “ Hep birlikte gülmeye başladık ama cevap vermek kısmet olmadı, o sıra bizi aldılar.
Şükran Kurdakul, yaşamayı sevişi, yaşamaktan kopmayışı, olayları hemen sonrasında değerlendirme alışkanlığı ile birlikte olduklarını eğitti. Onu elbet özlüyoruz.