22 Aralık 2013 08:53

Bahanelerle geçen yıllar…

Hayatımızın büyük bir kısmını kaplar iş hayatımız. Nasıl bir yaşam süreceğimizi belirler. Mutluluğumuzu en çok etkileyen şeylerin başında gelir mesleğimiz. Peki bu kadar önemli olan seçimimizi hangi şartlar altında yapıyor ve sürdürüyoruz?

Bahanelerle geçen yıllar…
Paylaş

Zeliha GÜREL

Hayatımızın büyük bir kısmını kaplar iş hayatımız. Nasıl bir yaşam süreceğimizi belirler. Mutluluğumuzu en çok etkileyen şeylerin başında gelir mesleğimiz. Peki bu kadar önemli olan seçimimizi hangi şartlar altında yapıyor ve sürdürüyoruz?
Toprak Işık’ın kasım ayında çıkan, İşimle Başım Dertte adlı kitabı, muhatap olduğumuz bu yaşamsal durumu  gayet ustaca irdeliyor diyebiliriz. İşin içine mizahı da karıştırarak tadına doyum olmayan ve içinizden sürekli  “Gerçekten böyle ya “ dediğiniz  denemelerden  oluşuyor kitap.
İlk olarak üniversiteye hazırlık bölümünden başlıyor Işık. Türkiye’nin neden işini sevmeyen insanların ülkesi olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Örnek veriyor; diyelim  paleontolog ( fosilbilim) olmaya karar verdiniz. Ya sonra? Aile, mezuniyet sonrası, ülkenin şartları derken, hayallerimizin tıkanma noktalarını ve bu tıkanmaya karşı aldığımız tutumları  çok samimi anlatıyor yazar. Ardından üniversite yaşamına geçiyoruz. Yüksek duvarlar arasında, üstün güvenlik önlemlerinin çemberleri içinde nasıl da düşünmeden, sorgulamadan, “uslu” kalma telkinleriyle, ezberci bir eğitimden geçtiğimizi okuyoruz.

EN GÜZEL ALIŞKANLIĞIMIZ MUTSUZLUĞUMUZ!

Ve iş hayatı… Tabii bitmek bilmeyen sınavları, mülakatları atlatabilirseniz. Toprak Işık kitabın büyük bir bölümünü bu kısma ayırıyor. Kendimizi çok gerçekleştirmeden yaptığımız yanlış seçimleri;  yetişkin dönemde, oldukça farkında olduğumuz halde nasıl komik bahanelerle sürdürüp mutsuzluğu alışkanlık haline getirebildiğimizi anlıyoruz. Sıkıntılı ruhumuzu avutmak için aldığımız eşyaların ya da küçük  etkinliklerin, boşluğu daha da büyüttüğünü anlıyoruz. Aslında boşluğun sebepleri bizi ara ara dürtüklese de soruları hep cevapsız bırakıyoruz.
‘‘Acaba benim ömrüm harcanıyor mu? Kendine bunu sorduğunda ‘hayır ne münasebet!’ diyebilmek istiyorsun. Hayatında  anlamlı bir uğraş olmazsa yapamazsın bunu.”
Emeklilik hayatında yapılan hesaplar, tatsız gerçeklerin altını, bu sefer görmezlikten gelemeyeceğimiz kadar kalın bir çizgiyle çizer.
“Toplam enerjinin ve zamanının çoğunu patronlara verdin. Karşılığında ne aldın? İki ev, bir araba bir de çocukları okuttum.”
Toprak Işık kendimizle birlikte birçok meseleyi düşünmemiz adına güzel bir kitap. Kendinizden, yaşadıklarınızdan mutlaka bir parça buluyorsunuz. Söz konusu olan Türkiye şartları olunca herkesin tecrübesi az çok benzeşmiyor mu zaten?

ÖNCEKİ HABER

Tüp bebek şansını ‘iki kat artıran’ yöntem

SONRAKİ HABER

Nejat Uygur unutulmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...