15 Aralık 2013 07:55

Şirketleriniz batsın!

“Asgari ücret 1000 tl olursa devlet değil ama şirketler batar” demekte zat-ı muhterem ve bir daha ve bir daha yankılanmakta yazarın beyninde bu sosyo-ekonomik ve dahi politik tespit! Peki… Ne diyelim?

Şirketleriniz batsın!
Paylaş

Ömer Furkan ÖZDEMİR

Şöyle başlayalım: Bırakmayalım yapmasınlar! Bırakmayalım geçmesinler! Çünkü bıraktığımızda artık piyasa’nın “görünen eli” de serbest kalmakta ve bu görünen elin “müdahalesi” şekillendirmekte “minimum maliyet ile maksimum kârın yarattığı ‘denge’”yi! Veyahut şöyle diyelim: yaşamak eğer “mutlak bir hak”sa ve insanca yaşamak da onun “bölünmez ve bölünmesi teklif dahi edilemez” mutlak bir parçası ise “asgari ücret” dediğimiz olgunun neye göre belirlenmesi gerektiği sorusunu sormaktan daha aptalca bir şey olabilir mi? Kapitalizmde olur maalesef… O zaman şöyle diyelim: (anlaşıldığı üzere yazar, yazı boyunca okuyucuyu da -eğer farklı düşünmekte ise- kendi düşüncesine dahil etmek istemektedir)

LÜTUF VE VİCDAN…

İnsanca yaşama hakkı’nı bize “piyasa” mı verecektir yoksa biz öyle yaşamayı “talep” mi edeceğiz ve aslında böyle bir “hak” aslında “talep” edilmeyi gerektirmekte midir?
Pekala baştan alalım: Bugün piyasanın hakimiyetine kayıtsız şartsız teslim olmuş bir ekonomik-politik idare’nin “asgari ücret”i tespit ederken neyi baz aldığını sormamıza bile gerek olmadığını biliyoruz ancak buna ek olarak bu işlem sırasında arka fona yerleştirerek kullandığı iki önemli unsuru -irdelemeden ama genel olarak- ortaya koymanın önemli olduğu düşüncesidir yazıyı kaleme aldırtan: Lütuf ve vicdan…

BİR VİCDAN MESELESİ MİDİR ASGARİ ÜCRET?

Devam edelim: Oysa (sadece değil çünkü hiç değil) bir vicdan meselesi midir asgari ücret ve onun özelinde milyonlarca çalışan ve ailesi için “adil” bir ücret talep etmek? Velev ki “vicdan”ın sesine kulak verilerek bir düzenleme yapılsa; o vakit milyonlarca ve milyonlarca emekçinin “şükran”ı mı temize çıkaracak piyasa sisteminizin kar adı altında el koyup biriktirdiği “ödenmemiş yetim hakkı”nı? Ve bir insana ailesiyle birlikte insanca yaşam sürebilmesi için gereken bir ücret düzeyini belirlemek ve bu ücret sefaleti dayatsa bile bunu lütuf olarak sunabilmek maharet olsa bile bir maharet midir?
Bir daha ama bu kez biraz sesimizi yükselterek vurgulayalım: “İşçinin emeğinin karşılığını alınteri kurumadan veriniz” sözünü dillerinden düşürmeyenlere ve ama bir yandan servet biriktirenlerin yeni biriktirme yöntemlerine her türlü kılıfı uydururken “alınterinin karşılığı”nı simit ve çay hesabıyla meşrulaştıran bir zeka algoritmasının arkasında yatan “daha fazla para ve servet nasip eyle” anlayışına sormazlar mı “zaten işçinin alınterinin tam karşılığını verdiğinizde siz ve sizin üzerinde yükseldiğiniz artık-değer de ortadan kalkar ve insanlık tarihinin bu mevcut “son çelişkisi” de nihayete erer. Bu sözün söylenmesiyle amaçlanan da bu muydu bilemeyiz lakin varacağı noktanın bu olduğunun rockefeller’inden en yeşiline kadar bilindiğinden şüphemiz de yoktur diyelim, sabırlı okuyucunun izniyle…

SON ŞİRKET BATTIĞINDA....

Ve derdimizi nihayete erdirelim: Asgari ücret tespit komisyonu toplanırken, 2014 yılı asgari ücret’ini (ve onun “efekte” edeceği “genel ücret haddi”ni) belirlemek üzere; “asgari” olan üzerine birkaç kelamın okur ve yazar üzerindeki dayanılmaz ağırlığını hissetmekten yoksun bir ses geliyor uzaklardan, sehpanın öte yanındaki televizyondan yankılanıyor fütursuzca ve utanmıyor bilgisayarda çalan ezginin günlüğü’ne parazit yapmaktan: “Asgari ücret 1000 tl olursa devlet değil ama şirketler batar” demekte zat-ı muhterem ve bir daha ve bir daha yankılanmakta yazarın beyninde bu sosyo-ekonomik ve dahi politik tespit! Peki… Ne diyelim: O zaman batsın şirketleriniz ve onların emek sömürüsü üzerine kurulu “kratos”ları; körolası “piyasa”nız batsın ve batsın kara ve daha fazla kara tahvil ettiğiniz “vicdanınız”! Eski bir Siyu atasözünün de dediği gibi (böylesi bir ‘teşbih’e onların da hoşgörü göstereceğinden şüphe duymayarak) “Son şirket battığında, son talep yok olduğunda ve son banka kamulaştırıldığında; CEO adam emek gücünün ne demek olduğunu anlayacak”…
4 bin vuruşa sığdırılmaya ve/veya kırpılmaya çalışılan yazımızı son “bonus” cümlemizle bitirelim: Asgari ücret 1000 tl olursa şirketler batacaksa eğer, asgari ücret 10 bin tl olsun demekle zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz bir şeyimizin olmadığını ve oysa kazanacağımız insanca bir yaşam olduğunu hatırlatalım…

ÖNCEKİ HABER

Higgs: Üniversitede olsam işten atılırdım

SONRAKİ HABER

Mezopotamya’nın nefesini üfleyen şehir: Mardin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...