12 Aralık 2013 20:46

Boş paketleri patlatmayı da biliriz...

“Sağ gösterip sol vuruyor hükümet”. Ortak kanısı bu Gülistan, Nilgün ve Eylem’in. Konumuz çalışma yaşamının zorlukları, çocuklu bir kadın olarak çalışma yaşamında nelerle karşılaştığımız olunca, hele bir de “müjde” diye ortalığa salınan istihdam paketleri olunca bu cümle pek de güzel özetleyiveriyor durumu.

Boş paketleri patlatmayı da biliriz...
Paylaş

Demet FALAKOĞLU

“Sağ gösterip sol vuruyor hükümet”. Ortak kanısı bu Gülistan, Nilgün ve Eylem’in. Konumuz çalışma yaşamının zorlukları, çocuklu bir kadın olarak çalışma yaşamında nelerle karşılaştığımız olunca, hele bir de “müjde” diye ortalığa salınan istihdam paketleri olunca bu cümle pek de güzel özetleyiveriyor durumu.
Gülistan çocuklarına bakmak zorunda olduğu için işinden uzak kalmış. Ama çocukları büyüdüğünde işine dönebilir mi, pek olanaklı görünmüyor ona. Sohbetimiz yakında meclis gündemine gelmesi beklenen kadın istihdamı paketi. Biraz bilgi paylaşmaya çalışıyoruz. Paketin kadınlara yarı zamanlı çalışmayı kadınlara hediyeymiş gibi sunduğunu, kadınların yarı zamanlı çalışarak alacağı ücretin bir kısmının devlet tarafından İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeneceğini söyleyince Gülistan ilk tepkisini veriyor: “madem bunun adı destek, neden benim cebimden veriyor ki?​” diye soruyor Gülistan. Yeni yasa taslağında işyerlerinde kreş açma zorunluluğunun getirildiğini, oysa bu hakkın zaten varolan yasalarda da olduğunu konuşuyoruz. Bu konu, kadınların bam teli olmuş neredeyse. Kreş var mı yok mu denetleyecek hiçbir mekanizma bırakmayan hükümetin, varolan hakkı yeni bir hak gibi sunmasına anlam veremiyor kadınlar. Gülistan bu konuda çok net: “işyerlerinde kreşlerin mutlaka açılması, açılıp açılmadığının denetlenmesi gerekiyor. Kadın çocuk dünyaya getirecekse, işe geri dönüşünün mutlaka teminat altına alınması gerekiyor. Hükümetin yaptığı üç kuruşa beş köfte istemeye benziyor” diyor.

‘BENİM PARAMLA BANA HAVA ATMASIN’
Nilgün ise öğretmen ve iki çocuk annesi bir kadın. İş yerlerinde kreş olmamasından o da şikayetçi. “Bundan tam 30 yıl önce öğretmen arkadaşım hasta çocuğunu okula getirip sınıfta arka sıralardan birinde yatırmıştı. Bunca zaman geçti, 1 hafta önce aynı şeyi başka bir arkadaşım yaptı. Ya izin alıp eve gideceksin ki buna vicdanın elvermiyor ya da okulda bakacaksın” diyor. Doğum izninin 18 haftaya çıkarılmasına ise kendince bir yorum yapıyor: “Siyasi iktidar ebeveyn kavramını oturtamamış ki. Varsa yoksa kadın. Kadın dediğin çocuk bakar. Peki babalar nerede? Hangi bakanın eşi faal olarak çalışma hayatında ki zaten? Onların düsturunda erkek çalışır, kadın çocuk bakar”.
Eylem yeni evlenmiş. 30 yaşında ve Arkeoloji mezunu. Bu konuşulanlar onun için bir karabasanın gün ortasında yaşanması gibi. Bu yüzden de çocuk doğurma fikri ona çok uzak geliyor. Çalışan kadına öngörülen kısmi zamanlı çalışmayı da bir o kadar anlamsız buluyor. “Benim paramla bana hava atmasın” diyor Eylem ve ekliyor: “Çevreme bakıyorum da; çalışan, 3- 5 çocuğu olan, kendine yardımcı olmayan kocası, çocuğunu bakması için bir anne veya bakıcı desteği olmayan kadınlar... Of anlatırken bile her şey insanın üstüne geliyor. Bu kadar hengamenin içinde insan nasıl zaman ayırır kendine?​” diye soruyor. “Düşünün ki kirada oturuyorsunuz. Her ay düzenli olarak yatırılması gereken faturalar var. Üstüne yapmışsınız 3 çocuk... E bu çocukların giderleri, mutfak masrafları, ulaşım giderleri; ailenin sağlık, giyim ihtiyaçları gibi bir sürü zaruri ihtiyaç. Tüm bunları sağlamak için kadın çalışmak zorunda. Hal böyleyken ne çalışabilirsin ne de çocuk bakabilecek durumda olursun” diyor.  
Bakmayın siz karanlık bir tablonun içinden konuşuyormuşuz gibi yansıdığına sohbetimizin. Kadınların hayatı denge üzerine kurulu, ip cambazı gibiyiz. Zorluklardan konuşmanın yorgunluğunu umutvar cümleler kurarak atıveriyoruz hemen. Son sözü Eylem söylüyor: “Bu dengenin değişeceğini biliyorum” diyor. Kadınları esnek, güvencesiz bir çalışma yaşamına sürükleyecek; çocuğuna bakamaz hale getirecek, dahası giderek kendine yabancılaştığı bir hayata sürükleyecek boş paketleri kadınlar patlatmayı bilir. 

ÖNCEKİ HABER

Sizlere göre kölelik çağından sesleniyormuşum gibi gelebilir

SONRAKİ HABER

Her alanda ayrımcılık, her alanda hak gaspı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...