'Kar' dövüşünden Cimbom çıktı
Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray sahasında Juventus'u 1-0 yenerek 2.tura yükseldi. Kar yağışı altında, çamuru andıran bir zeminde oynanan maçta galibiyeti getiren gol 85'te Sneijder'den geldi.
Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray Türk Telekom Arena'da Juventus'u 1-0 yenerek 2.tura yükseldi.
Dün yoğun kar yağışı ve kötü zemin sebebiyle ertelenen maç, kaldığı yerden devam etti. Saat 15.00'da başlayan maçta Galatasaray'a galibiyeti getiren golü 85. dakikada Dider Drogba'nın asistiyle Wesley Sneijder attı.
Kar yağışının devam ettiği İstanbul'da maç bugün de zor şartlar altında oynandı. Galatasaray bu galibiyetle 7 puanla bir üst tura çıktı. Juventus ise 6 puanla 3. sırada kaldı. İtalyan şampiyonu yoluna UEFA Avrupa Ligi'nde devam edecek.
Öte yandan maçın bitiş düdüğüyle sahaya atlayan bazı taraftarlar oldu. Yaklaşık 10 kadar taraftar stadın değişik noktalarından sahanın içine girdi. Bir taraftar Sneijder'den formasını istedi ama Hollandalı yıldız formasını hatıra olarak kendisine saklamayı tercih etti.
GREENPEACE'TEN KUZEY KUTBU İÇİN PANKART
Salı günü oynanan Kopenhag-Real Madrid maçı öncesi basın toplantısında Şampiyonlar Ligi'nin sponsorlarından Gazprom'a karşı açtığı "Kuzey Kutbunu koru, Gazprom'a kırmızı kart göster" pankartıyla adından söz ettiren Greenpeace, Galatasaray-Juventus maçı sırasında da benzer bir pankart açtı:
(SPOR SERVİSİ)
18 MART '92'Yİ UNUTTURAN GOL
Mithat Fabian SÖZMEN
18 Mart 1992, Galatasaraylıların pek de hayırla yad etmediği bir tarih. Kupa Galipleri Kupası çeyrek final ilk maçında Galatasaray, Werder Bremen’e 2-1 kaybetmiş, rövanş Ali Sami Yen’de. Cimbom’a mutlak galibiyet lazım. Yoğun bir kar yağışı altında Ali Sami Yen’in balçık tarlasına dönmüş zemininde oynanan maçta Cimbom kendisine skoru getirecek vuruşu bir türlü yapamamıştı. Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü üzere Rotariu’nun 1 metreden kalenin içine yuvarlayamadığı top, sarı-kırmızı hafızalardan halen silinmedi.
Dün akşam başlayan Juventus serüveni de pek çok yönüyle 18 Mart 1992’yi hatırlatıyordu. Yer-gök yine bembeyaz ve Galatasaray’ın sahası bir kez daha balçıktan ibaret...
32. dakikasında tatil edilen maçın bugünkü devamında her iki takım için de senaryolar benzerdi. Yerden oynamak güçtü, uzun toplar ve doldur-boşalt bir zorunluluktu. Brian Clough gelse, “Yerden oynayın şu topu” diyecek cesareti kendinde bulamazdı. Galatasaray böylesi bir sahada maçın hatırı sayılır bir süresinde yapabileceğinin en iyisini yaptı. Topu Drogba ve Burak gibi fizikli santrforlarına göndererek ‘kar’ dövüşünden bir mucize çıkarmalarını bekledi. İndirilen toplara ceza sahası yayı üzerinden yapılacak vuruşlar gole en yakın seçenek gibi duruyordu. Ya da duran toplar... Wesley Sneijder ve Selçuk İnan’a da önemli işler düştüğü aşikardı.
Açıkçası 85. dakika gelene kadar tüm Galatasaraylıların aklında Danimarka’da çok kötü bir futbol neticesinde kaybedilen Kopenhag maçı vardı. Bu yenilgi büyük ihtimalle Şampiyonlar Ligi sayfasının kapanmasına yol açacak derken böylesi şartlardaki en iyi gol formülü hayata geçme şansını yakaladı.
Gönderilen uzun bir top Drogba’nın kafasıyla buluştu. Ustaca Sneijder’e indirilen top, belki de devre arasında sarı kırmızılı formaya veda etmeye hazırlanan Hollandalının bitirici vuruşuyla Cimbom’un zaferini hazırladı.
Maçı anlatan Ercan Taner kadar iddialı olup, “Buffon’un bittiği an” diyemeyiz elbette ancak Galatasaray tarihinde önemli bir ana imza atıldığı kesin. Cimbom en kötü dönemlerinden birinde, Juventus gibi bir devi geride bırakarak Şampiyonar Ligi’nde bir üst tura çıkmayı başardı. 18 Mart 1992’nin meşum karlı ve balçıklı hafızası yerini 11 Aralık 2013’ün beyaz şölenine bıraktı.
‘Boş tencere’ iktidarın neresinde?
Tehlike nedir?
Yeni anayasa tartışmaları, AKP’ye can suyu olur mu?
Erdoğan'ın Irak ziyaretinin 3 sebebi ve değişim rüzgarı!
Özgürlükçü Anayasa
1 Mayıs ve sonrası
Galatasaray kaparak, Fenerbahçe kaptırmayarak…
Bahçeli siyasete ayar çıtasını Erdoğan’ın en yakınına kadar çıkardı!
Savaş: Öznel niyet ve nesnel çelişki
Ne “yoksul” bir “zenginlik”…
Sancılı düşünceler
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
