10 Aralık 2013 11:04

‘Haklara sahip olmak diye bir haktan yoksun’ yurtsuzlar

Başbakan, bir müjdeden bahsetti. AB, Türk vatandaşlarına 3 yıl sonra vize muafiyeti getirecek bunun karşılığında ise Türkiye, AB’ye kaçak giriş yaparken yakalananları geldikleri ülkelere gönderilene kadar tutulacakları mülteci kamplarına gönderecek. Bu soğukkanlı, acımasız pazarlığın adı müjde!

‘Haklara sahip olmak diye bir haktan yoksun’ yurtsuzlar
Paylaş

Cem Terzi*

Başbakan, geçtiğimiz gün Türkiye’ye yakında bir müjde (!) vereceğini ilan etti.

AB, Türk vatandaşlarına 3 yıl sonra vize muafiyeti getirecek bunun karşılığında ise Türkiye, AB’ye kaçak giriş yaparken yakalananları daha kolay şekilde kabul edip, geldikleri ülkelere gönderilene kadar tutulacakları mülteci kamplarına gönderecek.

Bu soğukkanlı, acımasız, aşağılık pazarlığın adı müjde!

Dün İzmir'in Çeşme ilçesi Alaçatı beldesinden Yunanistan'ın Sakız adasına gitmeye çalışan bir tekne battı. Teknede 39 kişi vardı. Jandarma kıyıda denizden yüzerek çıkan 27 göçmen buldu. Sahil Güvenlik, denizden 3 ceset çıkardı. Aralarında çocukların da bulunduğu kaçakların tümü, ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeliler'di.

Sağ kurtarılan Yusuf Muhammed:"Suriye’den İsveç’e daha güzel bir yaşam için yola çıktık. Orada bize insanca davranılacağına inanıyorduk. Denize 40- 42 kişi karanlıkta açıldık. Aramızda çocuklar ve kadınlar da vardı. Yunanistan’ın bir adasına vardık. Komandolar bizi yakaladı. Hepsinin yüzlerinde kar maskeleri vardı. Üzerimizdeki tüm eşyaları ve telefonları aldılar. Bazılarımızı dövdüler. Plastik kelepçe taktılar. Yarım saat sonra büyük bir gemiye bindirdiler. Gemide üstüste bir vaziyette yolculuk yaptık. Daha sonra Türk karasına yaklaşık 150 metre yaklaştığımızda bizi denize attılar. Kelepçeli olanlar da vardı. Yüzme bilmeyen iki kadın ve bir çocuk gözümüzün önünde boğularak öldü. Hepimiz yüzerek karaya çıktık. Kıyıya yakın bir ev vardı, oraya sığındık."dedi.

Geçen ay da Balıkesir’in Burhaniye İlçesi Pelitköy sahilinden, Yunanistan'ın Midilli Adası üzerinden Avrupa ülkelerine gitmek için denize açılan Suriyeli mültecilerin bulunduğu bir başka bot batmıştı. Biri iki aylık bebek 6 kişi boğularak ölmüştü…

Akdeniz kıyılarına artık ’göçmen mezarlığı’ deniyor. Ülkelerindeki savaştan, yoksulluktan kaçarken, insan tacirlerinin elinde boğularak ölen insanların cesetleri ile dolu sahiller.

Hayatta kalabilenler önce ‘’temerküz kamplarına’’ sonra da kaçtıkları ülkelerine geri gönderiliyorlar. Şeyla Benhabib, Buhran Çağında Haysiyet kitabında anlatıyor: Yirminci yüzyılın son 30 yılında 75 milyon insan ülkesinin dışına başka ülkelere göç etti. İki bin ile 2010 yılları arasında, dünya çapında göçmen sayısı 40 milyon arttı. Bu insanlar; göçmenler, sığınmacılar, mülteciler, ulaştıkları yeni ülkenin vatandaşı olamıyorlar artık. En iyi ihtimalle misafir işçi ya da mevsimlik işçi oluyorlar…

Zengin Batı, göçenleri kriminalize, sınırları ise militarize ediyor. Üstelik göçün asıl nedeninin kendileri olduklarını bile bile… Bugün dünyanın her yanındaki göç hareketlerinin nedeni aslında küresel ekonomik güçler. Politik baskılar, ekonomik marjinalizasyon ve ayrımcılık, küreselleşmenin çirkin yüzleri.

AB, kendi çiftçisini teşviklerle destekleyip korurken, iç pazarını Afrikalı çiftçilere açmayı reddeder ve onları yoksulluğa, açlığa, nihayetinde göçmeye mahkum eder.

ABD, Meksika’ya kendi mısırını ihraç ederek önce Meksikalı mısır yetiştiricilerinin işsiz kalmasını sonra da ABD’ye göçüp misafir işçi olarak ucuz emeğe dönüşmelerini sağlar… Kapitalizm sadece acımasız değil aynı zamanda irrasyoneldir. Zengin Batı sadece sömürgeci değil aynı zamanda şovendir.

Şeyla Benhabib, ‘’Devletlerin iktidar yolları boyunca göçmenlerin ölü ya da canlı bedenleri uzanır’’ diyor. Paranın ve malların bütün sınırları aşmasını, serbestçe dolaşmasını sağlayan küreselleşme, mazlumlara, mağdurlara bu imkanı tanımıyor. Zengin Batı, bu yurtsuz insanlar için açık hapishaneler kiralıyor: Pakistan, Türkiye gibi…

Bugün 10 Aralık 2013, Dünya İnsan Hakları Günü. Müjde Türkiye! AB’ye giremedin ama denizlerin yurtsuzların mezarlığı, karan açık hapishanesi oluyor! Hak ediyorsun demeye dilim varmıyor ama, alışıksın be Türkiye alışıksın… Mezar olmaya, hapishane olmaya…

*Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir

ÖNCEKİ HABER

Sanat kurumlarının kapatılmasına Mozart\'lı tepki

SONRAKİ HABER

Celtic’ten Yeşil Tugaylar’a ağır ceza

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...