09 Aralık 2013 06:00

Ateşin eteklerinde yaşamak

Tanrı Vulcanus, Etna dağının altına gizlediği evinde ne zaman demir dövmeye başlasa yeryüzünün kalbi çarpıntı yapar. Adlarını bu Roma tanrısından alan volkanlar doğayı şöyle bir sarsar, toprağı ateşten kanlarıyla ısıtır; yakınlarındakine korku, uzaktan izleyene ise heyecan verir.

Ateşin eteklerinde yaşamak
Paylaş

Elif Görgü

Tanrı Vulcanus, Etna dağının altına gizlediği evinde ne zaman demir dövmeye başlasa yeryüzünün kalbi çarpıntı yapar. Adlarını bu Roma tanrısından alan volkanlar doğayı şöyle bir sarsar, toprağı ateşten kanlarıyla ısıtır;  yakınlarındakine korku, uzaktan izleyene ise heyecan verir.

Değdiğini kora dönüştüren lavlarına, püskürttüğü gazlara ve yarattığı depremlere rağmen dünyada 500 milyon insan, aktif volkanların eteklerinde yaşamaya devam ediyor.
Kimi gidecek yeri olmadığı için, kimi de ateş söndüğünde toprağa geçen bereket için.

1500 AKTİF YANARDAĞ

Yeryüzünde 1500 aktif volkan var. Bunların en yaşlı ve öfkelilerinden biri İtalya’daki Vezüv Yanardağı. M.S 79 yılında lavlarıyla tarihi Pompei kentini, halkıyla birlikte ‘taşa’ dönüştüren bu tehlikeli yanardağ, 3 milyon nüfuslu Napoli’ye sadece 5 kilometre uzaklıkta.

Japonya’nın Kyushu adasında bulunan Sakurajima Volkanı da her yıl mutlaka hareketleniyor ve Kagoshima kentindeki 700 bin nüfusu tehdit ediyor. Sadece son yüzyılda 7 bin 300 kere ateş püskürmüş olması nedeniyle Japonya hükümeti bir kamp alanı inşa etmiş. Volkan aktifken halk bu kampa sığınabiliyor.

Endonezya’daki Merapi Dağı ise ülke sınırlarındaki 129 volkandan en korkutucu olanı. Buna rağmen eteklerinde 1 milyon Endonezyalı yaşıyor.

GERÇEK AŞKIN PEŞİNDEKİ VOLKANLAR

Meksika’nın başkenti, 20 milyonluk Mexico City de Popocatapetl Volkanı’na sadece 35 mil uzaklıkta. 1947’den sonra ilk defa geçtiğimiz yaz lav püskürtmüş Popocatapetl ve ‘tüten dağ’ anlamına gelen isminin hakkını bir kez daha vermiş.

Ancak Popocatapetl, Vezüv gibi öfkesinden değil, kederinden yanıyor. Efsaneye göre eskiden savaşçı bir insandı ve son savaşından zaferle döndüğünde sevdiği kadının öldüğünü öğrendi. Onu alarak dağın zirvesine çıktı, kendini aşağı attı ve dağla birlikte volkana dönüştü.
Adalar ülkesi Hawaii’de ise ateşin ve volkanların annesi bir tanrı değil tanrıça. Tanrıça Pele, Kilauea Volkanı’nda yaşıyor ve etrafındaki her volkanik hareketin, onun gerçek aşka özleminin bir ifadesi olduğuna inanılıyor.

700 bin yıldır aşkına kavuşamadığını ise bu yaştaki Mauna Loa’nın hâlâ lav püskürtüyor olmasından anlıyoruz. 1984 yılında 24 gün boyunca aktif olan volkan halka oldukça zor anlar yaşattı. Ancak bu ne ülkenin nüfusunu azalttı ne de turizm gelirlerini.

Çünkü volkanlar, eteklerinde yarattıkları verimli topraklar, değerli madenler ve zengin jeotermal enerjinin yanı sıra milyonlarca turistin ilgisini de çekerek, her şeye rağmen kendilerini terk etmeyen halklara borçlarını ödemenin bir yolunu buluyor. (DIŞ HABERLER)


NE KADAR YAŞLI O KADAR BEREKETLİ

Yanardağların çevresindeki toprağın oldukça verimli olması göçü engelleyen önemli nedenlerden biri. Yerin derinliklerinden yükselen magma önemli oranda mineral içeriyor. Magmanın dönüştüğü volkanik kayalar ne kadar eskiyse o kadar parçalanıp toprağa karışıyor.  Bir yandan toprak zenginleşirken diğer yandan bu kayalar gümüş, altın, hatta elmas gibi değeri madenleri de içinde saklayabiliyor.

Volkanların ağzından püsküren gazlar da sülfür minerallerinin yüzeyde birikmesine de neden oluyor. Bu bölgelerin yerli halkı katılaşmış  sülfürü toplayarak satıyor.
Berekete bir örnek Napoli’den.. Vezüv yanardağından kalan 35 bin yıllık çözeltiler sayesinde Napoli bölgesinin toprağı, hem zengin hem de cömert.
 


KARACADAĞ’IN EJDERHASI

 

Herkesin bir volkan efsanesi olur da bizim olmaz mı? Mesela sönmüş bir volkan olan Karacadağ. Diyarbakır’daki Karacadağ’ın taşı da toprağı da kapkaradır. Eski zamanlardan birinde bir ejderhanın yuvasıdır bu dağ. Her yıl yüzlerce insanı yer de doymaz. Yörenin beyi ne yaparsa yapsın baş edemez, ne yiğitler öldürmeye gider de dönemez… Bu arada beyin yanında çalışan, marangozluk yapan bir genç, beyin güzel kızına gönül verir, aşktan içine kapanır, kimse ile tek kelime konuşmaz. Bunun üzerine annesi, beyden kızını marangoza istemeye gider. Bey kabul eder ama bir şartla, eğer ejderhayı öldürürse…

Bir kılıç, bir gürzle yola koyulur aşık genç ama ejderha onu görür görmez ateş püskürterek delikanlıyı yakıverir. Yanarken içli bir ah çeker. Öyle derin ve yüksektir ki sesi, gökler de duyar, anası da. Anası tanrıya yalvarır, “Oğlumu yakan ejderhayı yak, karataşlara çevir” diye. Dileği kabul olur, ejderha yanar, parçaları karataşlar olarak dağın eteğine, Diyarbakır’ın etrafına saçılır. O gün bugün dağın adı Karacadağ’dır; sönmüş, ateşiyle kimseyi yakmaz olmuştur.

ÖNCEKİ HABER

Sporda siyaset korkusunun kökeni

SONRAKİ HABER

Kaçırılan askerler serbest bırakıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...