09 Aralık 2013 06:00

Ortadoğu politikasında ne değişti?

Cumartesi günü Al Kuds Al Arabi gazetesi oldukça ilginç bir iddiayı haberleştirdi. Birçok Arapça İnternet sitesinde yer alan ve BBC Arapça’ya dayandırılan haberde, el Kaide ile bağlantılı cihatçıların Hatay’ın sınır ilçesi Reyhanlı’dan Suriye’ye geçiş yaptığı bilgisi yer alıyordu. Haberin ilginç tarafı hükümet yetkilileri tarafından el Kaide’nin “terörist örgüt” olarak nitelendirildiği bir dönemde en az 150 kişinin geçiş yapmış olması.

Ortadoğu  politikasında  ne değişti?
Paylaş

Ali Karataş / Yusuf Ertaş

Cumartesi günü Al Kuds Al Arabi gazetesi oldukça ilginç bir iddiayı haberleştirdi. Birçok Arapça İnternet sitesinde yer alan ve BBC Arapça’ya dayandırılan haberde, el Kaide ile bağlantılı cihatçıların Hatay’ın sınır ilçesi  Reyhanlı’dan Suriye’ye geçiş yaptığı bilgisi yer alıyordu. Haberin ilginç tarafı hükümet yetkilileri tarafından el Kaide’nin “terörist örgüt” olarak nitelendirildiği bir dönemde en az 150 kişinin geçiş yapmış olması.

Tam da bu haberin yer aldığı süreçte “Ahrar Kalamun” adlı cihatçı bir örgüt Malula adlı Hristiyan köyünü bastı. Köy, bütün dünya tarafından tanınan bir yer çünkü bu köy Hz. İsa’nın dili Aramice’nin konuşulduğu birkaç köyden bir tanesi. Saldırı sonrasında köy yakıldı ve rahibeler rehin alındı.

IRAK POLİTİKASI; TAKTİK Mİ DEĞİŞİM Mİ?

Bu gelişmelerin, Türkiye’nin son dönemlerde dış politikasını resetlediği veya yeni bir yön kazandırmaya çalıştığı bir tartışmalar sürecinde gelmesi, Ortadoğu politikasında pek de değişen bir şey olmadığını düşündürüyor. Irak’ta yoğun diplomatik temasların yapıldığı bu dönemde aynı soru Iraklı yazarlar tarafından da soruluyor; Türkiye’nin Irak politikası değişti mi? Assabah gazetesinden Selim Meşkur, Türkiye’nin bölge ile ilgili planlarının değişmediğini sadece eski taktikler işe yaramayınca Irak üzerinde amaçlarını gerçekleştirmek için yeni taktikler denediğini yazdı.

Bu süreçte yapılan ve Ortadoğu’da Türkiye’ye duyulan sempatinin sert bir şekilde düştüğünü gösteren TESEV’in 16 ülkede yaptığı anket Arap basınında geniş yankı buldu.

GERİLİM LÜBNAN ÜNİVERSİTELERİNE SIÇRADI

Suriye’deki olaylardan dolayı Lübnan’da en olumsuz şekilde etkilenen yer ise sadece Lübnan’ın değil aynı zamanda bölgenin de yumuşak karnı olan kuzeydeki Trablusşam kenti oldu. Nitekim geçtiğimiz hafta kentte yaşanan çatışmalarda yine 10’un üzerinde kişi öldü.

Trablus kenti, Sünni kesimin yoğun olarak yaşadığı ve Suudi Arabistan destekli Saad Hariri’nin ‘‘Müstakbel Hareketi’’nin çok güçlü olduğu bir kent.  Bölgedeki Cebel Muhsin bölgesinde ise Arap Alevileri yaşıyor.

Öte yandan, Lübnan’da yayımlanan Al Akhbar gazetesi, Beyrut sokaklarındaki mezhepsel gerilimin Lübnan üniversitelerine sıçradığını yazdı. Gazetedeki haberde, yüzyıl önce Cizvitler tarafından kurulan Lübnan Aziz Jozef Üniversitesi’nde, Kasım ayında yapılan öğrenci seçimlerinden sonra üniversiteyi parçalanmayla karşı karşıya getiren mezhepsel bir gerilim döneminin yaşadığı belirtildi.

ORDUSUZ GENERAL

ÖSO’nun kuruluşunu ilan ettiğinden beri, ne kadar güce sahip olduğu hep tartışma konusu oldu. ÖSO’nun konuyla ilgili bugüne kadar yaptığı açıklamaların gerçeği ne kadar yansıttığı da şüpheli olarak kaldı. Alarabiya24.com sitesinin bir haberinde, radikal grupların ayrışmasıyla beraber Selim İdris’in ordusuz general durumuna düştüğüne dikkat çekiliyor.


IRAK POLİTİKASI DEĞİŞTİ Mİ?

Selim Meşkur
Assabah

Kürt bölgesinden Türkiye’yle doğrudan doğruya petrol ihraç sürecinin ayrıntıları iki durumu açık hale getirdi. Birinci olarak bölgenin petrolü, merkezle koordinasyon olmadan doğrudan doğruya ihraç ettiği. İkincisi Türkiye’nin federal hükümet ile Kürt bölgesi arasındaki ihtilaflarda “vesayetçi” bir rol üstlendiği. Bu rol “arabuluculuk” olarak adlandırıldı.  Türkiye’nin Irak kapılarından girmesinin amacı geçen dört sene boyunca hedeflerini gerçekleştirecek mezhebe dayalı siyasi bir kitle oluşturmak başka bir anlama gelmiyor.
Açık olan, Ankara’nın bölgede baskın bir rol oynamak için kullandığı “Arap Baharı” projesi çöktü. Bu durum hedeflerini gerçekleştirmek için başka seçeneklere itti. Bu seçenek Özellikle iç bölünme yaşayan Irak, Lübnan ve diğerlerinde diplomasi yoluyla yumuşak hareketler önermeye dayanmaktadır.  Mısırlılar, Erdoğan sadece; “Sisi’ye saygılı olmayacağım” dedi diye büyükelçisini kovdu.  Hükümetin simgelerinin tecavüzün hedefi olan Iraklılar ise, Erdoğan’ın dışişleri bakanını kırmızı halılarla karşıladılar.

ANKARA PLANLARINDAN VAZGEÇTİ Mİ?

Gerçekten mantık, Irak içerisine etkisi olabilecek bölgede diğer ülkelerle ve özellikle komşularla normalleşmeyi sağlayacak herhangi fırsatı kaçırmamayı gerektirir. Bununla birlikte bu durum çok dikkat ve beceri gerektirir. Özellikle ilişkiler Erdoğan’ın Türkiye’si ile olacaksa. Başlangıçta şu sorgulanmalıdır: Ankara bölgedeki planlarını gerçekten değiştirdi mi?  Yoksa değişimi sadece takip edilen siyasette ama arkasında aynı İhvan ve Osmanlı ortaklığının olduğu bölge liderliği projesi mi var?

Irak’a geldiğimizde ardından şu soru sorulmalı; Türkiye liderinin vadettiği gibi bölgedeki yeni politikasının bir parçası olan Ankara’nın Irak siyaseti radikal bir şekilde değişti mi?  Yoksa önceki politikaların hatalarını önlemek için yeni bir taktik mi?

DAVUTOĞLU’NUN YENİ TAKTİĞİ

Türkiye’nin müdahalesi, dört yıldan bu yana bir siyasi kitle oluşturma çalışmasıyla başladı. Sonra Erdoğan mezhepçi konuşmayla Irak’ın iç işlerine karıştı. Daha sonra bölgesel Kürt Yönetimi ile doğrudan ekonomik ve siyasi ilişkilerle Bağdat üzerinde baskı kurdu. Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Bağdat’ın bilgisi dışında ve diplomatik kaidelerin açık bir ihlali ile Erbil üzerinden Kerkük’ü ziyaret etti.  Bugün Davutoğlu’nu Bağdat’ı, Necef’i, Kerbela’yı ziyaret ederken görüyoruz. Dini liderle görüşüyor aşure konvoyunda yürüyor. Bir rengi destekleyen politikasının başarısızlığından sonra gelecekte Türkiye’nin birçok listeyi destekleyeceğini söylüyor.  Bu gerçekse yukarıda sorduğumuz sorunun cevabıdır: Gelişmeler, Erdoğan Türkiye’sinin siyasi mühendisi Davutoğlu’nun aynı projesinin yeni taktiğidir.

Kürdistan bölgesiyle ilişkiler, yeni taktiği açık bir şekilde doğruluyor; Merkezin bilgisi dahilinde doğrudan ilişkilerin devam etmesi, oyunun gereği petrol boru hattı ve gelirleri konusunda ayrıntılarla ilgili münakaşa ediliyor görünmesi, doğrudan ihracatı tanıma teklifinin sunulması ve Irak’ın siyasetine ve iktisadına daha derin bir müdahalenin başlangıcı için Türkiye’nin “vesayetçi” rolü. Türkiye’nin kurnazlığı, onunla ilişkiler geliştirmek için daha büyük bir siyaset gerektiriyor. 


'SULTANIN RÜYASI DUMAN OLDU'

Ortadoğu'da Türkiye’ye duyulan sempatinin sert bir şekilde düştüğünü gösteren Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfının (TESEV) 16 ülkede yaptığı anket Arap basınında geniş yankı buldu. Birçok Arap haber sitesinde, Türkiye’nin Suriye’ye karşı “dostane” bir tutum içerisinde olmaması ve saldırgan dış politikasının böylesi bir sert düşüşe yol açtığı yorumları yapıldı.   Middle East “Sultanın rüyası duman oldu: Türkiye Ortadoğu’da popülaritesini kaybetti” diye yazdı. Al Arab gazetesi anketi, “Birleşik Arap Emirliği Ortadoğu’da popülerlikte Türkiye’nin önüne geçti” diye aktardı. Almanar, “Türkiye’nin Ortadoğu’daki popülaritesi keskin bir şekilde düştü” başlıklı haberinde, “Bir anket, Ankara’nın tartışmalı dış politika stratejisini yansıtarak, Türkiye’nin,  popülaritesinin son iki yılda keskin bir şekilde düştüğünü ortaya koydu. Suriye’de ankete katılanların yüzde 88’i Türkiye’nin kendi ülkelerine karşı “dostça” davranmadığına inanıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti, Suriye hükümeti ile savaşan silahlı grupları destekliyor” diye yazdı.



HZ. İSA’NIN DİLİNİ KONUŞAN KÖYE SALDIRDILAR

ŞarkAl Awsat
Al Kuds Al Arabi

Suriye'de, Hazreti İsa’nın konuştuğu Aramicenin konuşulduğu Ortadoğu’daki birkaç yerleşimden biri olan Malula beldesindeki Mar Takla Manastırına Cihatçı gruplar saldırdı. Suriye resmi haber ajansı SANA, Suriye ordusunun başkent Şam’ın Deyr Atiye ile Karra beldesinde silahlı gruplara saldırarak büyük zayiat verdiğini ve cihatçı grupların Hristiyanların yoğunlukta yaşadığı Şam’ın Malula beldesindeki tarihi Mar Takla Manastırı’na saldırdığını açıkladı. Ahrar Kalamun (Kalamunu özgürleştirme) adlı gurup saldırıyı üstlenirken kaçırılan 5 rahibenin ellerinde olduğunu duyurdu.  Al Kuds Al Arabi gazetesi 15 ailenin çatışmalar nedeniyle Lübnan’ın doğusuna sığındıklarını yazdı. Aileler köylerinin tamamen yakıldığını ifade ettiler.


İSTEKLERİMİZ GERÇEKLEŞMEDEN BIRAKMAYIZ

Şark Al Awsat gazetesine açıklamada bulunan İhrar Kalamun’un sözcüsü, talep ettikleri gerçekleşmeden kaçırdıkları 5 rahibeyi bırakmayacaklarını açıkladılar. Grup 5 rahibeye karşılık Suriye hapishanelerindeki binlerce tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti. Kaçırılan 5 rahibenin görüntüleri El Cezire televizyonunda yayımlandı. Yayımlanan görüntülerde rahibelerin durumunun iyi olduğu gözlendi.


SELİM İDRİS; ORDUSUZ GENERAL

Alarabiya24.com

GEÇTİĞİMİZ günlerde ÖSO’nun başındaki isim olan General Selim İdris’in el Kaide ve IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) gibi radikal gruplara karşı Esad yönetimiyle iş birliği yapabilecekleri doğrultusunda açıklama yapması birçok kesim tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, el Kaide ve IŞİD gibi ve bunlara benzer radikal dinci grupların tasfiye haricinde ÖSO’nun geriye kalan gücü. Selim İdris’in son açıklamalarından sonra ÖSO’ya bağlı olarak savaşan ‘‘İslami Cemaat’’ örgütünün de ÖSO çatısından ayrıldığını açıkladı. Alarabiya24.com sitesinin bir haberinde, radikal grupların ayrışmasıyla beraber Selim İdris’in ordusuz general durumuna düştüğüne dikkat çekiliyor.

ÖSO’nun kuruluşunu ilan ettiğinden beri, ne kadar güce sahip olduğu hep tartışma konusu oldu. ÖSO’nun konuyla ilgili bugüne kadar yaptığı açıklamaların gerçeği ne kadar yansıttığı da şüpheli olarak kaldı.

ÖSO en başından beri,  Esad’a karşı savaşan gruplara tam olarak komuta edemiyor. Hiçbir zaman düzenli ordu haline gelemeyen ve ÖSO adı altında savaşan gruplar sürekli olarak birbirlerinden bağımsız olarak hareket ediyor. ÖSO’yu (kâğıt üzerinde) meydana getiren grupların farklı ülkeler tarafından finanse edilmesi ve en ufak birliklerin bile çoğu zaman birbirleriyle hâkimiyet savaşına girmesi bunda rol oynuyor.

ÖNCEKİ HABER

Kayseri’de unutulmuş mahalleler

SONRAKİ HABER

Şaşkınlığım sadece, kaçıncı yüzyıldaysak onadır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...