03 Aralık 2013 07:01

Gerçekten sağ mı kaldık?

Fukuşima Faciasının dumanı iki seneden fazla bir zamandır tütmeye devam ederken ve devasa bir radyoaktif felaket bulutu dünyamızı kuşatırken AKP gözü kara bir girişime imza atmıştır: Sinop’a bir nükleer santral…

Gerçekten sağ mı kaldık?
Paylaş

Musost CANBEK

Fukuşima Faciasının dumanı iki seneden fazla bir zamandır tütmeye devam ederken ve devasa bir radyoaktif felaket bulutu dünyamızı kuşatırken AKP gözü kara bir girişime imza atmıştır: Sinop’a bir nükleer santral…
Fukuşima’da olan bitenler radyoaktif kapitalizmin bir nükleer kazayı bile, bir kâr ve rant kaynağına dönüştürebildiğini göstermektedir. Nükleer enerjinin ne büyük bir tehdit olduğu hakkında insanlık korkunç bir akıl tutulması yaşamaktadır. Hiroşima’dan  Fukuşima’ya uzanan yol ne kadar da kısa halbuki. Ve insanlığın geçici olduğuna emin olduğumuz sessizliği bir o kadar kahredici ve düşündürücüdür. İnsanlık kapitalist medya tekellerinin de beslediği, bilgiden mahrum bırakılma ve bile bile yanlış bilgilendirilme sarmalında yolunu adeta kaybetmiştir.

YAKLAŞAN FELAKETİN AYAK SESLERİ

Yıllardır bıkmadan usanmadan birbirinden çarpıcı gençlik romanları yazan alman yazar Gudrun Pausewang’ın yazma eylemiyle dolu hayatı gençlere duyduğu vicdani borcun, onları aydınlatma sorumluluğunun ispatı olan unutulmaz örneklerle doludur.
 “Araba durur durmaz gökte, ağaç dalları arasında beyaz ve korkunç bir şekilde göz alan bir ışık fark ettik. Devasa bir kaynak aletinin ışığı gibiydi. Hiç sönmek bilmeyen bir şimşek gibi… Ben yalnızca kısacık bir an baktım. Yine de uzun bir süre körleşmiş gibi kalakaldım.”(s.16)
“Son Çocuklar”ın anlatıcısı Roland atom bombasının patladığı anı bu şekilde anlatıyor. Pausewang’ın sözünü sakınmayan aydın cesareti, dürüst ve cepheden saldırıyı esas alan eleştirel gerçekçiliği kimi zaman haksız eleştirilere neden olmuş, yazar korku yaymak, panik ve endişe havası yaratmakla itham edilmiştir.Radyoaktif kapitalizm insanlığa korkunç bir tuzak hazırlamaktadır.Pausewang nükleer tehlikeye karşı geç kalmadan, şimdiden aktif bir politik tavır sergilemenin gereğine bıkmadan usanmadan vurgu yapan üretken bir aydın olarak kalemini adeta bir kılıç gibi kullanıyor.

AYDINLANMANIN ŞAFAĞINA TANIKLIK

Bu nedenle “Son Çocuklar” elden ele dolaştırılmalı ve sandığımızdan çok daha yakın olan nükleer kıyamete karşı zihinler silahlandırılmalı, saflar sıklaştırılmalıdır. Politik alanda verilen kavgayla kopmaz bir bağa sahip olan kültürel mücadelenin kıvılcımlarının çakılmasında Pausewang’ın dürüst ve taviz vermeyen eleştirel gerçekçi eserlerinin büyük bir payı olacağına kuşku yoktur.
Bu karanlık zamanlarda sosyalizm umudunun sancağını yükseltmek için edebiyatı bir direniş formu olarak coşkuyla selamlamak bir aydın sorumluluğudur. Gudrun Pausewang, kararlı aydınlanmacı duruşuyla bizlere bakıyor. Uzak olmayan bir gelecekte sökecek olan sosyalist aydınlanmanın şafağına tanık olduğumuzda “Son Çocuklar” ve dürüst, eleştirel gerçekçi tavrıyla Gudrun Pausewang’ın diğer başyapıtları minnetle hatırlanıp tekrar tekrar okunacak, eserleri direnmenin estetiğinin görkemli örnekleri olarak elde bayraklaştırılacaktır.
 

ÖNCEKİ HABER

Yazı kültürü dergisi: Mürekkepbalığı

SONRAKİ HABER

‘Acıları aşkla yazdım’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...