22 Kasım 2013 15:10

Gezi direnişi sonrası yaşanabilir bir İstanbul

TMOOB İstanbul İl Koordinasyonu tarafından düzenlenen İstanbul Kent Sempozyumu bugün ‘Yaşanabilir Bir İstanbul’ başlığıyla başladı.

Gezi direnişi sonrası yaşanabilir bir İstanbul
Paylaş

Sinem UĞURLU
İstanbul

TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu tarafından düzenlenen İstanbul Kent Sempozyumu bugün ‘Yaşanabilir Bir İstanbul’ başlığıyla başladı.
Şişli Kent Kültür Merkezinde üçüncüsü düzenlenen ve üç gün sürecek olan sempozyumun ilk gününün ilk oturumunda, yerel yönetim ve kent anlayışı tartışıldı. Kent ve yerel yönetimler kelimelerini İstanbul gibi bir şehirde yan yana getiren sempozyumda yapılan konuşmalarda elbette Haziran ayına damgasını vuran Gezi direnişi de yer aldı. Keza sempozyumun açılış konuşmasını yapan TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı da, sempozyumun Gezi direnişinin üzerine olmasının anlamlı olduğunu söyleyerek, “Direniş sonrası İstanbul’u konuşacağız” dedi.

KENTSEL RANT TABLOSU

Şimdiye kadar Türkiye’nin çeşitli illerinde 44 kez düzenlenen kent sempozyumlarıyla, kentlerde ortaya çıkan tabloları biriktirdiklerini ifade eden Soğancı, bu tabloyu şu sözlerle özetledi: “Yaşadığımız kentler çağdaş kentlere yaraşır bir şekilde yönetilememektedir. Kent yönetiminde şehir plancılarının, mühendis ve mimarların araştırmaları devre dışı bırakılmıştır. Kentlerin mekansal ve çevresel bakımdan niteliksiz ve kalitesiz büyümesinin ardında, şirketlerin kentsel rant anlayışının olduğu bir ekonomik sistem yatmaktadır. Yerel yönetim ve yöneticilerin temel hedefi de bu olmuş durumda. Yerel yönetimlere karşı çözüm üretilmesi, demokrasi mücadelesinin olmazsa olmazıdır”

BİR PRATİK BİÇİMİ: GEZİ DİRENİŞİ

Yıldız Teknik Üniversitesinden Araş. Gör. İlkim Markoç ve Amasya Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Araş. Gör. M. Erdem Yazıcıoğlu da ‘Küreselleşme ve merkezileşme sürecinde kentsel mekan ile ilgili karar almada toplumsal katılımın sağlanmasına yönelik yeni arayışlar’ başlığıyla sunum yaptı. Öğretim görevlilerinin yaptığı konuşmada dikkat çeken ise şu cümle oldu: “Gezi direnişi, Türkiye açısından merkezileşmenin ve merkezileşmeyi kolaylaştıran küreselleşmenin tıkadığı katılım mekanizmalarının önünü açma ve buna yönelik bir pratik biçimidir”

KATILIMCI YEREL YÖNETİM ÖRNEKLERİ

Sempozyumda, ‘Etkin, özerk, demokratik bir kent yönetimi’ başlığını taşıyan ilk oturumda, karar alma süreçlerinde halkın da yer aldığı bir kent ve yerel yönetim anlayışı ele alındı.
Bu konuyu dünya örnekleri üzerinden anlatan İmece-Toplumun Şehircilik Hareketinden Hatice Kurşuncu, ‘Yerel yönetimlerde temsiliyet sorunu ve karar alma mekanizmaları’ başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi. Barcelona’daki İpotek Mağdurları Platformu (PAH), Cordoba Su Yönetimi ve Arjantin Kiracılar ve İşgalciler Hareketi (MOİ), Kurşuncu’nun verdiği doğrudan yönetim örnekleri arasındaydı.
Kurşucu’nun yerel yönetim anlayışıyla ilgili şu tanım ise, önümüzdeki yerel seçimler bakımından önemliydi: “Kişilerin yönetilmesindense, sosyal ekonomik ve fiziksel-mekansal gereksinimlerin, yerel nitelikli kamu hizmetlerinin karşılanmasının yönetilmesi.”


İSTANBUL NEDEN YAŞANILMAZ?

‘Yaşanılabilir bir İstanbul’ başlığıyla gerçekleştirilen kent sempozyumunun katılımcılarına sorduk: “İstanbul neden yaşanılmaz bir şehir?​”
Mehmet Yıldırım (TMMOB Harita Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı): Sakarya’dan ve Tarakya’dan içme ve kullanma suyu alıyor. Ama artık su alacak noktası da kalmadı. Su ihtiyacının bile nasıl karşılanacağının cevabı yok. Trafik sorunu, başlı başına bir problem haline geldi. Kentsel dönüşüm tamamen yağma, talan ve oralarda yaşayanları kent dışına itme politikası. İstanbul hakikaten yaşanılmaz bir kent haline geldi.
Erol Köktürk (Prof. Dr.): İstanbul’u yönetenlerin, İstanbulluyu dikkate almadan verdikleri kararlardan dolayı yaşanılmaz bir şehir. Oysa İstanbul’daki tüm projelerde düşüncemizi, fikirlerimizi ifade ediyor olsak, o zaman daha yaşanılır bir kent olabilir.
Süleyman Solmaz (TMMOB İstanbul İKK Sözcüsü): İmar ve ulaşım planları koordineli yürütülmedi ve projeler sadece rant için hayata geçirildi. Bu yüzden İstanbul yaşanılmaz bir şehir.
Nur Üstündağ (Öğrenci): Kalabalığın artmasıyla birlikte, kentleşme hızlandı. Yapılaşmanın artmasıyla da yeşil alanlar giderek yok oldu. Çevre kirliliğinin artmasıyla da İstanbul artık, yaşanılmaz bir hale geliyor.
Aziz Egin (Öğrenci): AVM’lerin artması, her yerin sermaye tarafından işgal edilmesi nedeniyle yaşanmaz bir şehir.

 

ÖNCEKİ HABER

İHD\'den ODTÜ raporu: Hukuki süreç beklensin

SONRAKİ HABER

İngiltere’de yargısız infaz skandalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa