19 Kasım 2013 07:53

Halkı kazanacak Muhsin dönecek!

Rojava’dan gelen Abdul Muhsin ile birlikte 6 kardeşi daha Antep’te yaşıyor. Ambardan bölme 2 odalı sıvasız bir inşaatta kalan Muhsin aylık 150 lira ödüyor. Muhsin, Rojava’ya dönme umudunu koruyor.

Halkı kazanacak Muhsin dönecek!
Paylaş

Mehmet Türkmen / Fatma Keskintimur

Rojava’dan 10 ay önce gelen Abdul Muhsin ile birlikte 6 kardeşi daha Antep’te yaşıyor. Muhsin’in babası yıllar önce kan davası nedeniyle Antep’in Savcılı köyünden göç etmiş Türk bir aileye mensup. Annesi Afrinli ve Kürt. Muhsin, babasının da kendini Kürt olarak ifade ettiğinin özellikle altını çiziyor ve “Biz Kürt’üz” diyor. Buraya gelmeden kısa süre önce bir kardeşi Halep’teki çatışmalarda hayatını kaybetmiş. Biraz da bunun etkisiyle olsa gerek, babası 24 yaşındaki oğlu Muhsin’in de Türkiye’ye gelmesi için çok ısrar etmiş. Yoksa o her fırsatta, aslında Rojava’da direnişin içinde olmak istediğini ifade ediyor.

Antep’te, ambardan bölme 2 odalı sıvasız bir inşaatta iki kardeşi ve bir kuzeniyle birlikte kalan Muhsin buraya aylık 150 lira ödüyor. Boyacılık yaptığını belirten Muhsin’in haftalığı da 150 TL. Kendisiyle birlikte aynı işi yapan Antepli işçilerin 350 lira almasına karşı bu ücretin yarısını bile alamama sebebinin de mülteciler üzerinden rant sağlayan patronlar olduğunu düşünüyor.

“Fotoğraf çekebilir miyiz” diye sorduğumuzda “siz karar verin. Bir zarar görmeyeceğimizi düşünüyorsanız..?​” deyince... Herhangi bir konuda tepkisini dile getiren Antepli bir işçinin bile, fotoğrafı ve adı gazetede çıktığında başına gelenleri hatırlayıp, bunu sorduğumuz için bile suçluluk duyuyoruz birden. Hele bir de Muhsin’in, ‘sınır’ın diğer tarafındaki halkına ve Rojava’ya, el Kaideci cani çetelerle iş birliği yaparak üstüne salacak kadar kin duyan bir hükümetin yönettiği ülkede bulunduğunu düşününce… Muhsin’le Suriye’yi konuşuyoruz...Savaşın zulmünün en çok Kürtleri vurduğunu söylüyor. “Bir taraftan Esad vuruyor, bir taraftan çeteler vuruyor” diyor. Esad’ın diktatörlüğüne vurgu yapan Muhsin, muhaliflerin ise çok daha zalim olduklarını şu sözlerle anlatıyor: “Muhalifler çok berbat. Daha birkaç ay önce ‘Kürtlerin canı, malı, namusu helaldir’ fetvalarıyla insanları boğazladılar. Esad’da bu yoktur.”

‘KÜRTLERİ ARTIK KİMSE  ESARET ALTINDA TUTAMAZ’

Muhsin. Halep’te yaşadığı bir anıyı paylaşıyor bizimle: “Halep’te halkımızı savunmak için görev almıştık. Bu süreçte muhaliflerle iyi geçinmeye çalışıyorduk. 50 yaşında Yemenli bir muhalifle konuşma fırsatı bulduk. Amaçlarının savaşıp Kürtleri yok etmek olduğunu söyleyen Yemenli muhalif, Türkiye üzerinden ve Türkiye’nin desteğiyle geldiklerini söyledi. Göğsünü açtı, bomba doluydu. Ölmeye geldiklerini söyledi, ‘öldür beni, cennete gideyim’ dedi. Çoğuna uyuşturucu haplar da verilmiş. Orada ölmeyi kurtuluş olarak görüyorlar.”
Konu el-Kaide çetelerine gelince, aldıkları desteği hatırlatıyor Muhsin yeniden ve şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin derdi, Kürtlerin başarısı, özerklik ilan etmeleri. En çok bundan rahatsız çünkü kendi ülkesinde de Kürtler var. Bu yüzden el Kaide gibi örgütleri destekliyor, halkları da düşmanlaştırıyor.” Bütün yaşadıklarına rağmen Muhsin, Rojavalı Kürtlerin geleceğine dair endişe duymadığını, yüzünde oldukça belirgin bir inanç ve güven duygusuyla ifade ediyor. “Ama ne olursa olsun artık Kürtler Rojava’da eskisi gibi esaret altında yaşamayacak. Haklarımız, kimliğimiz ve onurumuz için hepimiz sonuna kadar savaşırız.”

KÜRT’E AYRIMCILIK YAPILIYOR

10 aydır Antep’te yaşayan Muhsin’e buradaki hayatını soruyoruz…

“Burayı sevmeme tek neden burada da Kürtlerin olması” diye giriyor söze. “Ben bu kadar bilmiyordum, özellikle Suriyeli Kürtleri düşman gibi görüyorlar. Yapılan yardımlarda bile ayırt ediyorlar. Araplara ve Türkmenlere kömür, erzak, günlük para gibi yardımlar yapılırken, biz 4 eviz burada, hiç yardım görmedik.”

Muhsin, Antep’te yaşadıklarını anlatırken daha da bir özlem duyuyor memleketine ve babasına verdiği yemin olmasa halkı için orada olacağını söylüyor ve ekliyor: “İnsan ne için ölür? Namus için mi, kan davası için mi? Şimdi bir sürü insan ülkesi için ölüyor. Artık yeter! Barış, özgürlük istiyoruz. Kendi ülkemde özgür yaşamak istiyorum.”  Muhsin’in samimiyeti, savaşın parçaladığı bir hayatta bile umudun ışığını yansıtıyor bize. Yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle “Rojava’da halkımız kazanacak ve ben ülkeme döneceğim” diye bitiriyor sohbeti.


GALATASARAYLI OLMAYINCA…

Cüzdanında Fenerbahçe armasını görünce söz futbola geliyor. Muhsin’le Kürtçe konuşan ve Galatasaraylı olan Mehmet, Muhsin’in Fenerbahçeli olduğunu öğrenince bozuluyor biraz. “Neden Fenerbahçe? Ne alaka?​” diye soruyor. Armasındaki renkler ve Aziz Yıldırım’ın Kürt olmasıymış neden. Arkadaşımız, Muhsin’in Galatasaraylı olması için çok daha geçerli olduğunu düşündüğü gerekçeleri sıralıyor ama fayda etmiyor.

Bütün Kürtlerin Galatasaraylı olmadığı gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmek durumunda kalan arkadaşımız, ‘Gezi ruhu’nun etkisiyle midir bilinmez, Fenerbahçe’nin Antep’e ilk gelişinde birlikte maça gitme sözü veriyor Muhsin’e. (Antep/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Hükümetten kıdem tazminatında fon dayatması

SONRAKİ HABER

Barzani’nin zor hali; kılıç kimde, kalkan kim?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa