18 Kasım 2013 20:58

Trafik sorununa yanlış tedavi

Dünyanın sayılı metropol kentlerinden biri olan İstanbul, 63 kilometrelik metrosuyla dünyanın en geri şehirlerinden birisi.Tekerlek üzerinde taşımayla vatandaşını trafikte mutlu eden tek bir metropol yoktur! Ama İstanbul’u yönetenler tekerlekli çözümde ısrar edince, sorun geldi duvara dayandı. İstanbul’un en büyük sorunlarından biri trafik oldu. Saatlerce süren, insanı çileden çıkaran trafik işkencesi artık İstanbul’un bir gerçeği…

Trafik sorununa yanlış tedavi
Paylaş

Bülent FALAKAOĞLU

Dünyanın sayılı metropol kentlerinden biri olan İstanbul, 63 kilometrelik metrosuyla dünyanın en geri şehirlerinden birisi.
Tekerlek üzerinde taşımayla vatandaşını trafikte mutlu eden tek bir metropol yoktur! Ama İstanbul’u yönetenler tekerlekli çözümde ısrar edince, sorun geldi duvara dayandı. İstanbul’un en büyük sorunlarından biri trafik oldu. Saatlerce süren, insanı çileden çıkaran trafik işkencesi artık İstanbul’un bir gerçeği…
Bu tabloda belediye yönetiminin ve ulaşım politikasının büyük payı var. Neden mi? Üç ana sebep sıralayabiliriz:
- Berbat bir ruhsatlandırma ve yapılaşma.
- Yoğunlaşmanın belediyeler eliyle ölçüsüz şekilde arttırılması.
- Toplu taşımaya öncelik verilmemesi.

TEM BİLE CADDEYE DÖNÜŞTÜ

Uluslararası bir yol olan TEM bile, toplu konut ve iş merkezlerinin arasında kalmış caddeye dönüşmüş durumda. İstanbul’da, ana arterlerin tümü mahalle arası cadde artık!
Belediye İstanbul’u rant üssü gördü. Her boş alana, boşaltılan yerlere dev binalar dikildi.
Bir iki tane değil; onlarca! İstanbul’un merkezi sayılacak 4. Levent, Mecidiyeköy, Şişli hattına büyük alışveriş merkezleri, iş kuleleri yapıldı. Ama yol aynı kaldı. Neredeyse adım başı her biri kent büyüklüğünde siteler kuruldu. Yol aynı yol ama!
İstanbul’da 90’dan fazla AVM var. Denize sıfır devasa oteller yapılıyor ama “Sahil yolu bu yükü kaldırır mı?​” diye soran yok.
İnşaat büyümenin lokomotifi olmuş, kent rantlarına yüklenildikçe yüklenilmiş ama yolu düşünen olmamış.

ARABASIZ ÇIKILSA TRAFİK TIKANIR!

İstanbul’daki araçların tümü trafiğe çıksa trafik durur. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise İstanbulluları şöyle suçluyor: “Toplu taşıma araçlarını kullanmayanlar yüzünden işkence çekiliyor. Bir de ailenin iki otomobili var, ikisi de yollarda…”
Başbakanın sözleri birçoğumuza, “Evet ya doğru söylüyor” dedirtmiştir.
Peki ya hiç tersini düşündük mü? Yani herkes arabasını kapısının önünde, garajda bıraksa ne olur? Hemen söylüyorum: Trafik hiç kıpırdamaz!
Şaka değil gerçek!  
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yayınladığı resmi rakamlar öyle diyor. Şöyle ki… Bir kişi gidiş dönüş için en az iki kere yolculuk yapmak zorunda. İstanbul’da bu çok daha fazla! Metrodan inip otobüse bineni… Tramvaydan inip minibüse bineni… Üç beş kere vasıtaya binmek zorunda kalanı derken İstanbul’da günlük yolculuk sayısı 21 milyonu buluyormuş.
Bu yolculukların yarısı tekerlekli toplu taşıma araçlarıyla (İETT, halk otobüsü, minibüs, dolmuş, servis araçları) yapılıyor. Raylı sistem, tramvay ve banliyö hatlarını kullananlar 1 milyon 341 bin… Geri kalan özel araç kullanıyor.
Geriye kalan bu milyonlarca kişi Başbakan’ı dinlese… Toplu taşıma araçlarına binmek için araçlarını evde, otoparkta, garajda bıraksa İstanbulluların hali nice olur! Çünkü İstanbul’daki toplu taşıma araçlarının kapasitesinin, doğacak milyonlarca yeni talebi karşılayabilmesi imkânsız.
Düşünsenize! Sabah ve akşam saatlerinde metrobüse zaten binilmiyor. Sadece metrobüse değil, iş çıkışı artık metroya da binilemiyor. Bir de özel araçla gidenleri bu kalabalığa ekleyin. O zaman değil binmek, peronlara inmek bile imkânsız hale gelir.

RAYLI TOPLU TAŞIMAYA ÖNEM VERİLMEZSE

Mevcut metro ve metrobüs hatları bunları tercih eden kalabalıkları çekemez halde. Üç dakikada bir gelen metrobüs yarım dakika da bir gelse fark etmez.
İstanbul’da günlük yolculuk yapanların (özel otomobil haricindekiler) yüzde 83’ü karayollarında. Sadece yüzde 13,2’si raylı sistem kullanıyor. Deniz yolculuğu yüzde 3,3’lerde.
Yolculuk verileri bu şehrin raylı bir toplu taşıma sistemine sahip olmadığını gösteriyor.  
63 kilometrelik metro hattı… Yaklaşık 40 kilometrelik tramvay hattı ve 20 kilometrelik de hafif metro… Bir de bunlara 16 kilometrelik Marmaray eklendi.
Onlarca yıldır şehri yönetenlerin yaptığı bu! Düşünün 50 yıl önce yapılmış banliyö hattının uzunluğu 72 kilometre. Yıllardır belediye yönetimlerinde olanların eskinin üzerine ekledikleri hat boyu komik!
Bu kadar ezici ağırlıkla karayolu kullanan her metropol cinnet geçirtir. İstanbul’da cinnete ramak kaldı. 20 yıldır toplu taşımaya gerekli önemi vermeyenler masum olabilir mi?

İBB DOĞRUYU SÖYLEDİ AMA…
Bugüne kadar çözebilecek bir sorunu sürekli erteleyen; her yere kavşak, tünel açarak bu işin çözülmeyeceğini (aksini iddia etse de) gören İstanbul Büyükşehir Belediyesi çözümün nereden geçtiğini açıkça ilan ediyor: Her yer metro, her yere metro!
Bu doğru teşhise rağmen tedaviye buradan devam edilmiyor. Yapılacak üçüncü köprünün trafiği rahatlatacağı iddia ediliyor. Trafik yoğunluğunun yaşandığı yerden kilometrelerce uzağa, kimsenin yaşamadığı ormanlar bölgesine yapılacak köprü trafiği rahatlatmaz.
Üstelik devlet 3. köprü ihalesini alan firmaya her yıl için 520 milyon dolarlık gelir garantisi verdi. Tahminlere göre geçiş yapan araç sayısı düşük kalacağı için devlet cebinden para ödemek zorunda kalacak. Oysa bu parayla onlarca kilometrelik metro inşa edilebilirdi.
İstanbul’a hiç ihtiyaç olmayan yeni havalimanı yapmak yerine var olan havalimanının kapasitesi arttırılsa… Ve yeni havalimanı için özel firmaların harcayacağı 20 milyar dolar yap-işlet-devret ile metroya harcatılsaydı İstanbul’un yüzlerce kilometrelik ilave metro hattı olurdu.
Velâkin tercihler farklı. Anlayacağınız trafik sorununa yanlış tedaviye devam!
 

ÖNCEKİ HABER

Sağlıkta da rantsal dönüşüm

SONRAKİ HABER

Fabrika düdükleri susarken

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...