16 Kasım 2013 06:00

Hükümet bir taşla iki kuş vurmanın peşinde

Hükümetin eğitimdeki planını gazetemize değerlendiren Eğitim Uzmanı Erkan Aydoğanoğlu, Hükümetin bir taşla iki kuş vurmak istediğine dikkat çekti: 'Bir yandan cemaati zayıflatmayı hedefleyen Hükümet, diğer yandan özel öğretim kurumlarının eğitim sistemi içindeki payını artıracak’ dedi.

Hükümet bir taşla iki kuş vurmanın peşinde
Paylaş

Erkan Aydoğanoğlu
 
Türkiye’de halen yüzde 3 olan özel okulların oranını yüzde 10’a çıkarmayı hedefleyen AKP Hükümeti, eğitimdeki “stratejik hedefleri”ni de buna göre belirlemiş durumda. Milli Eğitim Strateji Raporu’nda 2014 yılına kadar dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi zaten açıkça belirtilmişti. Başbakanın 2013-2014 eğitim öğretim yılı sonundan itibaren özel dershanelerin kaldırılacağına ilişkin açıklamaları bu nedenle sürpriz değil.
11 yıllık AKP iktidarı döneminde özel dershane sayısı 2 kat artarken, AKP her fırsatta özel okullara yönelik teşvik politikaları geliştirmek için düzenlemeler yaptı. Özel okullara vergi teşvikleri, çeşitli alanlarda muafiyetler yapıldı. 2003 yılında yoksul öğrencilerin özel okul masraflarının devlet tarafından karşılanması girişimleri yargıdan dönmüştü. Benzer adımların 2014 yılında tekrar gündeme geleceği bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından açıklandı.
AKP, sermaye sınıfının en kararlı savunucusu olduğunu göstermek için, kamu kaynaklarını sadece eğitimde değil, her alanda özele aktarmak için bütün imkanlarını seferber ediyor. Şimdi de sıra özel dershaneleri özel okula dönüştürerek, hem cemaati ekonomik ve siyasal olarak zayıflatmayı, hem de özel öğretim kurumlarının eğitim sistemi içindeki payını arttırmayı hedefliyor. Bakanlığın 2014 sonuna kadarki hedefi, özel öğretim kurumlarının eğitim sistemi içindeki payının özel sayısına göre yüzde 9’a, öğrenci sayısına göre yüzde 5’e çıkarılması hedefleniyor. Bunun için velilere yönelik kredi teşvikleri, vergi indirimleri vb. gibi çeşitli alternatifler üzerinde çalışılıyor.   

ÖZEL OKULLAR VE DERSHANE SAYILARI

Türkiye’de 2013 itibariyle 3 bin 641 özel okul öncesi eğitim kurumu, 992 özel ilkokul, 902 özel ortaokul ve 970 özel lise bulunuyor. Türkiye’de 345’i özel sağlık meslek lisesi olmak üzere, toplam 399 özel meslek lisesi bulunuyor. Organize sanayi bölgelerinde patronlar tarafından kurulacak özel meslek liselerine yapılan teşvikler, öğrenci başına 5 bin 500 TL’ye kadar çıkıyor.
1930 yılında, çoğu yabancılara ait azınlık okulu olmak üzere, 300 kadar özel okul varken, 2012 yılında bu sayı 6 bin 500’ü aştı. 1930 yılında özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 30 bin civarındayken, bugün özel okullarda okuyanların sayısı sadece 583 bin.  Özel dershanelerin durumu daha da dikkat çekici. 11 yıllık AKP iktidarı boyunca Türkiye’de özel dershane sayısı 2 bin 122’den, 3 bin 961’e çıktı. 2002 yılında dershanelere giden öğrenci sayısı 606 bin 522 iken, 2012’de 1 milyon 219 bin 472’ye yükselirken; özel dershanelerde çalışan öğretmen sayısı ise 19 bin 881’den, 50 binin üzerine çıkmış durumda. AKP Hükümeti döneminde dershanelerin sayısı yaklaşık iki kat artarken, teşviklerin de etkisiyle özel okullara giden öğrencilerin sayısı 223 binden 570 bine yükseldi. Bugün özel okullarda çalışan öğretmen sayısı 20 bini okul öncesi eğitim kurumlarında olmak üzere toplamda 72 bini bulmuş durumda.

KAMU KAYNAKLARI ÖZEL OKULLARA

Devletin elinde, derslik ve okul yapacak kaynaklar varken bunların özel okullara destek amacıyla kullanılmak istemesi, eğitimin açık özelleştirilmesini teşvik ettiği kadar, özel okullarda es-nek, kuralsız ve güvencesiz çalışma koşulları ile karşı karşıya kalan eğitim emekçileri açısından da ciddi sorunları beraberinde getiriyor. 
Özel okullarda ve dershanelerdeki eğitim emekçileri iş güvencesi, çalışma koşulları ve ücret güvencesi açısından en olumsuz koşullarda çalışıyorlar. Özel okul ve dershane öğretmenlerinin mesleki ve duygusal tükenmişlik düzeyleri, kamuda çalışan kadrolu öğretmenlere göre daha yüksek.
Dershane öğretmenlerinin sözleşmeleri dönemsel yapılıyor ve bu nedenle dershane öğretmenleri yılın belli aylarında işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu alanlarda çalışan öğretmenlerin büyük bölümünün ataması yapılmayan öğretmenler olması, dershanelerin kapatılması tartışmalarının diğer bir boyutunu oluşturuyor.

TEK ÇÖZÜM KAMUSAL EĞİTİMİ GÜÇLENDİRMEK

Nitelikli bir eğitim sistemi oluşturmak için eğitim sisteminin kamusal nitelikli olması ve kamu kaynakları tarafından finanse edilmesi, bilimsel ve demokratik bir eğitim sisteminin oluşturulduğu anlamına gelmiyor. Bu anlamda eğitim sisteminin temel sacayaklarını oluşturan kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve ana dilinde eğitim talebi pratikte yaşam bulmadığı sürece sadece kamu finansmanının arttırılması ile eğitimde yaşanan sorunların çözümünü sağlamak tek başına mümkün değil.
AKP hükümeti, bugüne kadar gündeme getirdiği benzer pek çok yasal düzenlemede olduğu gibi, dershanelerin kapatılması ve özel okulların desteklenmesi konusunda yapacağı yasal çalışmalarda da kamu yararı gözettiğini iddia edecek ve özel okullara bu bahaneyle kamu kaynaklarını aktarmak için yasal düzenlemeler yapmak isteyecek.
Hükümet gerçekten kamu yararını gözetiyorsa, kamu kaynaklarını özel okullara aktarmak yerine, hepsi ticari amaçlarla kurulmuş bütün özel öğretim kurumlarını kamulaştırarak herkese eşit ve parasız eğitim anlayışını hayata geçirmeli, demokratik, laik ve ana dilinde eğitimin önündeki bütün yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır.

DERSHANELERİN KAPATILMASINDA GERÇEKLER ÇOK FARKLI

Dershanelerin kapatılması ve özel okula dönüştürülmesi tartışmalarını, yıllardır gördüğümüz gibi, kamusal kaynakların eğitimin ticarileştirilmesi ve her geçen gün daha fazla oranda piyasalaştırılması için özel sermaye kesimlerine aktarılması olarak değerlendirmek gerekir.Yapılması gereken ise, kamusal kaynakların yine kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil, halkın yararı gözetilerek değerlendirilmesi ve sadece eğitimde değil, bütün alanlarda kamu harcamalarının payının arttırılması olmalıdır.
Dershaneleri kapatacağız söylemleri ile asıl amacın özel öğretimi özendirmek ve özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla desteklemek olduğu açıktır.
Hükümetin eğitim sisteminde yarattığı ticarileştirme adımlarını, gelecekte yapacaklarının teminatı olarak değerlendirirsek, hepsi “kâr etmek” amacıyla kurulmuş, eğitim kurumu olmaktan çok birer “ticari işletme” işlevi gören özel okulların ve öğretim sisteminin desteklenmeye çalışıldığı açıktır.

* Eğitim Uzmanı

ÖNCEKİ HABER

Neoliberal üniversite ve Beykent modeli

SONRAKİ HABER

Kayseri’de kocaman olacağız Ali’m

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...