15 Kasım 2013 06:00

Ücretli öğretmenlerin sesini duyan var mı?

2000’li yılların başında Türkiye siyaset arenasına çıkarken R. Tayyip Erdoğan’ın en sık kullandığı propaganda araçlarından biri KPSS ve atanamayan öğretmenlerdi.

Ücretli  öğretmenlerin sesini duyan var mı?
Paylaş

*Gülay Doğan

2000’li yılların başında Türkiye siyaset arenasına çıkarken R. Tayyip Erdoğan’ın en sık kullandığı propaganda araçlarından biri KPSS ve atanamayan öğretmenlerdi. O günlerden bu yana köprünün altından akan sular birçok şey değiştirdi ülkemizde. Ancak eğitim fakültesi mezunu öğretmen adaylarının hayatında pek de bir şey değişmedi.
Öğretmen olmak, bu mesleğe gönül vermek için üniversitelerin eğitim fakültelerinden mezun olmak, ardından yeterliliğinizin ölçüldüğü KPSS’ye girmek de yeterli değildir. Senelerce emek ve para harcayarak sürdürdüğünüz eğitim hayatınız bir sınava bağlanır, bu uğurda hayatınızın en özel yıllarını harcar hatta aile içi ilişkilerinizde ve sosyal hayatınızda çeşitli sorunlarla karşılaşırsınız.  “Üniversite mezunu işsiz damgası” yemek ve dahası atanamadığınız için -eğer şanslıysanız- herhangi bir dört ya da, iki yıllık üniversite mezunuyla aynı kefeye konulup hak ettiğiniz ücretin üçte biri maaşla çalıştırılmak… Son yıllarda bu sorun nedeniyle intihar eden, atanamayan öğretmenlerin sayısı bir hayli artış göstermekte. Zira bu konuyla ilgili mikrofon uzatılan dönemin Milli Eğitim Bakanı atanamayan öğretmenler için; “Yeteneklerine göre başka işlerde çalışsınlar” diyerek hükümetin konuya bakış açısını bizlere yeterince yansıtmıştır.  Son zamanlarda sayısı 38’i bulan intihar eden öğretmenler de konunun vahametini gözler önüne sermektedir.  
Tüm bu şartlara ek olarak kimi okullarda çalışan ücretli öğretmenler maaşlarını da alamamaktadır. Kadrolu bir öğretmenle aynı işi yapmasına rağmen “yeterli” olmadığı için herhangi bir sosyal hakkı olmadan (İndirimli taşıma kartı bile alamıyorlar), kadrolu bir öğretmenin maaşının 3’te 1’ini alarak çalışmak bir yana, o üç kuruşluk maaşlar da geç yatınca bunca sorunun üstüne tuz biber oluyor. Beyoğlu ilçesinde görev yapan ücretli öğretmenler geçtiğimiz ayın maaşını bankanın işgüzarlığıyla beraber 1.5 aylık gecikmeyle sonunda alabildiler. Bu gecikmeden kaynaklı kime gittilerse bir muhatap bulamadılar, banka görevlisi tarafından bankadan kovuldular! Gecikmenin tatil gününe denk gelmesinden kaynaklandığını gerekçe olarak sunan banka, iş gününe denk gelen iki günlük sürede parayı fazladan kullandığını söylemiyor ve bir öğretmen, geciken maaşıyla ilgili soru sorduğunda onu kovmaktan beter edebiliyor. Eee devletin, hükümetin sahip çıkmadığı öğretmene banka (bankacı) neler yapmaz sorusu insanın aklına geliyor. Bayram olduğu için kadrolu öğretmenler maaşlarını dört gün önce aldıklarından çifte bayram etmişlerdi. Peki, sormak lazım: Kadrolu öğretmene gelen bayramsa, ücretli öğretmene gelen neydi ?

*İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

Çalışma yasasında demokrasi istiyoruz

SONRAKİ HABER

Yatağan’da direniş 60 günü geride bıraktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa